Çok güzel bir söylem...

Özellikle de siyasiler için büyük bir malzeme!

Gelen de tam gün diyor giden de...

Sonuçta geriye baktığınızda elde var sıfır!

İnsanlar çocuklarını boşuna özel okullara göndermiyorlar...

Varlıklı olanı da gönderiyor, olmayanı da borçlanıp yine gönderiyor!

Çünkü arada çok fark var...

Her ne kadar özel okulların bir çoğu bu işi şova dönüştürse de aileler en azından çocukları emin ellerde diye memnun!

Söylem güzel de eylem yok işte bizim siyasilerde...

Gelmiş geçmiş bütün hükümet programlarında var ama icraat yok!

Zaten bu konuda bir gayret de yok...

...

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu...

Bu konuda ezber bozup diyor ki;

“Tam gün hayaldir...”

Gayet açık ve net bir görüştür bu!

Parmağının ardına saklanmadan...

Ülke gerçeklerini göz ardı etmeyen!

Popülizm yapmadan...

Tam gün hayal!

Çünkü bu konuda geçmişte hiçbir zemin hazırlanmadı...

Dahası eğitim hiçbir zaman devlet politikası haline getirilmedi!

Yap boz oyunu gibi her gelen siyasi kendi ve partisinin görüşleri ışığında eskiyi bozdu...

O gitti, gelen de onu bozdu!

...

Ülkede 52 bin öğrenci var...

170 civarında da okul!

Zaten şu anda öğretmen eksikliği var eksiklikleri gidermek için çok büyük bir gayret gösteriliyor...

Tam güne geçilmesi için şu anki öğretmen sayısının neredeyse üçte biri kadar daha öğretmene ihtiyaç var...

Bin 200 kadar yeni öğretmen demek bu da!

İstihdam yetersizlikleri de ortadayken Bakan Çavuşoğlu’nun ‘hayal’ dediği de cuk diye oturuyor zaten!

Sırf öğretmenle de bitmiyor iş zaten...

Aracı var, gereci var, müfredat değişikliği var var oğlu var!

Dememiz şudur;

Eğer eğitimin patronu bile böyle söylüyorsa boşuna umuda kapılmamak gerek...

Özel okul furyasına devam!

Aileler bulacak buluşturacak, gerekirse borçlanacak çocuklarını özel okullara eskisinden çok daha fazla göndermeye devam edecek...

Hem de devletten genç yaşta emekli olan öğretmenlerin maaşlarını ikiye katlayarak kadrolarını güçlendirirken...

...

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Çavuşoğlu ile Radyo Vatan’da gerçekleştirdiğimiz programda bilmediğimiz şeyleri de öğrendik...

Devlet öğretmenlerinin ikinci iş yaptığını bilmeyen yok!

Bu konuda doktorlara çok yüklenildi ama nedense devlet öğretmenleri hiç de kendilerini gizlemeden bu başka dershanelerde ikinci işe devam ediyor...

Bu konuya yönelttik kendisine, kendisi epey dertliydi!

Bir önceki dönemde yine bakan iken olayın üstüne epey gitmiş hatta ikinci iş yapan bazı devlet öğretmenleri için soruşturma açılmış ama hükümet değişip başka bir bakan göreve gelince soruşturmadan vaz geçilmiş...

Bildiğimiz siyasetin cilveleri yani!

Kötü bir siyaset örneği...

Bakan Çavuşoğlu diyor ki;

Eğitim devlet politikası haline getirilmedikçe ne tam güne geçilir ne de bu konuda sağlıklı kararlar alınabilir...

...

Bakanın görevi süresince duygusal anlar yaşadığı da olmuş...

Zira bu yıl okullar geçmiş yıllara göre daha sorunsuz açıldı!

Özverili eğitim ordusuna ve okul aile birliklerine bu konuda teşekkür ediyor...

Benim müdürüm, öğretmenim çizmelerini giydi, okul boyadı, çevre düzenlemesi yaptı da buna bir de okul aile birliklerinin gayretleri eklenince daha az sorunlu bir başlangıç yaptıklarına inanıyor...

Bir de bazı belediyeler!

Çok ciddi yardımlarda bulunmuşlar...

Hani şu belediyelerin aldığı emlak vergilerinin bir kısmı zorunlu olarak okullara aktarılmak zorunda ya!

Kimi belediye buna uyarken kimi zırnık koklatmamış okullara...

Oysa ortada yasa var!

Vatandaş belediyelere emlak vergisi ödüyor bu paraların bir kısmı okullarda harcanmak zorunda...

Kimin umurunda!

Denetleyen yok ki...

...

Kalkınma ve İşbirliği Ofisi’ne de sitem etti Çavuşoğlu...

Hani şu Türkiye’den gelen kaynaklar!

Bir çoğu harcanmadan geri gider biz de buna kızarız hatta ‘proje özürlüyüz’ diye eleştiririz...

Bizde proje çok diyor!

TC kaynaklarının kullanılması için de yeterli süre tanınmadığını böylelikle ayrılan kaynakların zaten kullanılma gibi bir durumlarının olmadığının altını çiziyor ve ekliyor;

26 Aralık’ta açılan bloke eğer 31 Aralık’ta kapanır ve geri giderse bir nasıl proje üretelim ki diye bilmediğimiz başka bir şeyi ortaya koyuyor...

...

Sonuçta Çavuşoğlu ile verimli bir program yapsak da eğitim konusunda ülke gerçeklerini değiştirmek öyle çok kolay bir mesele değil...

Ama sorunların en büyük nedeni siyasi istikrarsızlık!

Çok erken değişen hükümetler ve tabi ki bakanlıklar...

Bu yüzden sistemin bir türlü oturmaması!

Böyle olunca da özel okullar sınıflarda en fazla 20 öğrenci bulundururken, devlette bu sayı 38’lere dayanmaya devam edecek...

Kötü siyaset kötü eğitim anlamında!