Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saniye Albaş, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla açıklamalarda bulundu. 

  Albaş açıklamasında şu ifadelere yer verdi; Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü esasen daha da eski tarihlere dayanmaktadır. Özellikle kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği mücadelenin fitilini ateşleyen olaylar, 8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması ile başladı. Bahsi geçen grevler sırasında çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda birçok kadın işçi can vermiştir.

  Aradan geçen uzun bir zamandan sonra ise kadın hakları mücadelesinde 1977 de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 8 Mart’ın, “kadın hakları, uluslararası barış günü” olarak kabul edildiğini ifade eden Albaş, bu kabule gerekçe olarak iki ana neden gösterildiğini ve bu nedenlerin dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine imkân sağlama gereksinimi olduğunu belirtti.   

   Türkiye’deki kadın hareketlerinin tarihinin de Cumhuriyet öncesine kadar uzanmakta olduğunu ifade eden Albaş, sözlerine şöyle devam etti: Dünyada eşit haklar isteyen kadınların mücadelelerinden etkilenen Türk kadınları eğitim, çalışma ve oy hakkı için seslerini yüzyıldan daha uzun bir süredir duyurmaya çalışmışlardır. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, “kadınların eşit haklara sahip olması gerektiği” gibi aydınlık bir düşünceyle dünyanın birçok ülkesinden önce, kadınlara sosyal ve siyasal (seçme ve seçilme gibi) haklar verilmiştir.

   Albaş, günümüzde kadın hakları mücadelesinin devam etmekte olduğunu belirterek, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; Zira eğitim ve iş bulmada kadın erkek eşitliğinin tamamen oluşabilmesi, kadınların kamusal alanda ve karar verici konumda olabilmeleri sağlanmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu ve ayrımcılığın önlendiği bir dünyada yaşanılabilmelidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde özellikle kadın hakları konusunda örnek teşkil edebilecek bir durumda olduğumuzu söylemek de yanlış olmayacaktır. Yine de birtakım iyileştirmelerin (yasal, sosyal, siyasal) olabileceği gerçeğini de gözden uzak tutmamak gerekir. Bu vesile ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve kadınlarımızın haklı mücadelesini destekliyor ve kutluyorum.