Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ) Hemşirelik ve Ebelik Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Dr. Emine Güllüelli Dünya  Kulak ve İşitme  Günü dolayısı ile bir mesaj yayınladı.

“Kişiler arası iletişimin temeli işitme ve konuşmadır”

Öğretim Üyesi Dr. Emine Güllüelli yaptığı açıklamada, konuşma gelişiminin sağlıklı bir işitme gerektirdiğini belirterek işitmenin önemine dikkat çekti.

Güllüelli yayınladığı mesajda şöyle belirtti;


“Telefonu icat eden Alexander Graham Bell, işitme engelli olan annesi ve eşinin aynı zamanda tüm işitme engelli bireylerin duyamadığı sesleri duymaları için pek çok çalışma yapmıştır. İşitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren bir okulda çalışan Graham Bell, aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışmaları sırasında tesadüfen telefonu icat ederek birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını sağlamıştır. İskoçyalı ünlü bilim adamının işitme engelliler için yapmış olduğu çalışmalarından dolayı doğum günü olan 3 Mart (1947) tarihi Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak kutlanmaktadır. İşitme kaybı dünyada en yaygın engellerden biridir. Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre, 32 milyonu çocuk olmak üzere 360 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşamaktadır.  Dünya Sağlık Örgütü işitme kaybına yol açan faktörlerin% 60′nın önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Önleyici tedbirler arasında;

a) çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi,

b) kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması,

c) özellikle ototoksik (iç kulağa zarar verici) ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması,

d) aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması sayılabilir.

Yenidoğan her bebekte  ilk 1 ay içerisinde  İşitme Taraması yapılması önerilmekte. Birçok ülkede zorunlu kılınmaktadır

Bu programla işitme kaybıyla doğan ya da doğum sonrası dönemde işitme kaybı ortaya çıkan çocuklarda, işitme kaybının çocuğun konuşma gelişimini etkilemeden, psikolojik ve sosyal açıdan sağlıklı bir birey olarak toplumdaki yerini almasını sağlayacak şekilde erkenden saptanması çok önemlidir

İşitme kaybı  insanlarda görülen en sık konjenital anomalilerden birisidir.Yapılan araştırmalar her 1000 doğumda  1-4  arasında görüldüğünü gösteriyor

Yaşamın ilk yılında farkedilmesi son derece önemlidir. İşitsel uyarı, dil gelişimi, zihinsel becerilerin gelişimi bu dönemde başlar.

Yenidoğan İşitme taraması yapılıp da eğer varsa teşhis konmayan çocuklarda tanı 3 yaş ve sonrasına sarkar.Bu da tedavide bazı sorunları birlikte taşır.

Yaşamın ilk 3 ayında tarama yapılması  ilk 6 ayda da tedaviye başlanması  şiddetle önerilmektedir

Aile herhangi bir zamanda bebeğinde işitme kaybından şüphelenir ise bunu doktoru ile paylaşmalıdır. Bebeğin duyması her yaşta test edilebilir. Bilgisayarlı işitme testleri yeni doğanlarda taramayı mümkün kılmaktadır. Okula başlamadan önce tüm çocukların işitme testi ile değerlendirilmesi gereklidir. İşitme kaybı kulak kiri veya kulakta sıvı birikmesi gibi düzeltilebilir sorunlardan kaynaklanabilir. Bu durumlarda basit bir tedavi veya küçük bir cerrahiyle işitmesi düzeltilebilir ve kalıcı kayıpların önüne geçilebilir. İşitme duyusunun kaybı, özellikle bebeklik döneminde konuşmanın öğrenilmesi açısından ciddi bir sorun teşkil eder ve bu bireyler iletişim açısından ciddi problemler yaşarlar.

İşitme kaybı olan çocuklar; okul döneminde başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma, içine kapanıklık ve sosyal yönden başarısızlık gösterebilirler. Bu açıdan bakıldığında, işitme kaybının erken teşhisi büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda ülkemizde de uygulanan “yeni doğan işitme taraması programı” ile yeni doğan döneminde bu sorun gelişmiş odyolojik testler ile belirlenebilmekte ve erken tedaviye başlanmaktadır.