Yrd. Doç. Dr. Çınar, Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni çıkan SARS-CoV-2 varyantlarına Yunan alfabesinin harf isimlerini verme kararı aldığını anımsatarak, söz konusu varyantın isminin Delta olarak belirlendiğini aktardı.

Bu varyantın da diğer varyantlar gibi ‘spike’ proteininde, orijinal virüse göre önemli farklılıklar taşıdığı açıklamasında bulunan Çınar, bu değişikliklerin insan hücrelerine daha hızlı bağlanma ve daha kolay girmeyi sağladığının altını çizdi.

Yrd. Doç. Dr. Çınar, bu gibi moleküler farklılıkların diğer varyantlar gibi Delta varyantının da toplumda daha hızlı yayılmasını sağladığına dikkat çekerek, “Örneğin, ülkemizde de yaygın olarak görülmüş olan Alfa varyantına (İngiliz varyantına) oranla, dünyadaki örneklerde %50-60 daha kolay yayıldığı gözlemlenmiştir” dedi.

Hindistan örneğini hatırlatan Çınar, bu varyantın toplumda ani ve hızlı vaka artışlarına sebep olduğunu dile getirdi.

Çınar, bu ani hasta artışının hastane kapasitelerinin dolmasına neden olabileceği hatırlatmasında bulunarak, aşırı yığılmalar olması durumunda tedavisi mümkün olabilecek hastaların hizmet alamamasına neden olacağını vurguladı.

Delta varyantı üzerine yapılan bilimsel çalışmalar hakkında da bilgi veren Çınar, “Aşı dozunun tamamlanmadığı durumlarda, koruyuculuğun az olduğuna işaret ediliyor. Bu çalışmalar EMA onaylı aşılar ile yapılmıştır” açıklamasında bulundu.

Çınar, söz konusu çalışmalarda ayrıca daha önceki varyantlar ile COVID-19 hastalığı geçirmiş kişilerin vücutlarında oluşan doğal antikorların da Delta varyantına karşı düşük koruyuculuk içerdiği bulgularına ulaşıldığını belirtti.