Ermiyagil ve Tümer kongrede, “COVID-19 Pandemisi ve Mimari Mekânların Metamorfozu: Dijital platformlar yeni çalışma alanları olacak mı?” başlıklı sunumla yeni normal ile ilgili yaşanan ofis mekanlarından dijital mekanlara dönüşen hibrit çalışma ortamları ile ilgili çalışmalarını sundular.

“COVID-19 salgını, teknolojinin öngörülemeyen bir hızla iş ve sosyal hayatımıza entegre olmasına neden oldu”

Çalışma ile ilgili bilgi veren Ermiyagil, “Küresel bir sorun olarak, beklenmedik bir şekilde karşımıza çıkan COVID-19 salgını, teknolojinin öngörülemeyen bir hızla iş ve sosyal hayatımıza entegre olmasına neden oldu” diyerek sözlerine şöyle devam etti; Hayatlarımızda yaşanan bu yeni değişimler, dünya çapındaki karantinalar veya çeşitli standartlardaki kısıtlamalar, salgından etkilenen toplumların eğitim, çalışma ve sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için farklı dijital çözümleri de beraberinde getirdi. Buna bağlı olarak da yeni mekan anlayışı oluşmaya başladı. İç mekan, dış mekan ve kamusal alanların mekan kullanım algısının pandemiyle birlikte ne boyutta değişikliğe uğradığı ise farklı disiplinlerde yapılan çalışmalarla da ele alınmaya başlandı.

Kullanıcıların fiziksel, ruhsal ihtiyaçlarının değiştiğini ifade eden Ermiyagil, mekanların da değişime devam ettiğini ve bu bağlamda, yaşam alanlarında zorluklar ve gereksinimlerden kaynaklanan değişimler yaşandığını ve yaşanmaya devam etmekte olduğunu belirtti. Bu yaşanılanların kullanıcıları yeni mekan anlayışına, arayışına yönelttiğini belirten Ermiyagil, “Pandemi dönemindeki bu mekansal algının değişmesiyle tasarımsal problem toplumsal algıyı ve farkındalığı güçlendirerek, mekan tasarımında üretilebilecek yeni fikirlere yeni bir yol oluşturmaktır. Böylelikle eğitim, toplanma, çalışma ve fikir alışverişi gibi işlevlerin karşılandığı mimari mekânlar, görece sonsuz olan ancak aynı zamanda da sınırlı dijital mekânlara dönüşmeye başladı” dedi.

“Pandemilerden daha az etkilenmek adına yeni mekan anlayışımız olan hibrit mekanlar hayatımızda yer alacak”

Ermiyagil, bu noktadan hareketle, bu çalışmanın temel amacının, COVID-19 salgını ile hızla dijitalleşmekte olan çalışma eyleminin, ofisler çerçevesinde mimari mekânlara ve çalışma eylemine yansımalarını incelemek olduğunu ve bu bağlamda, kullanıcıların görüşleri, gözlem ve verilerin analizi sonucunda ofis alanlarının COVID-19 salgınından verimlilik açısından değerlendirildiğinde farklı meslek grubundan kullanıcıların mekan dönüşümünde yaşadığı olumlu ve olumsuz yönlerin değerlendirmeye alındığını belirtti. “Kullanıcıların fiziksel mekandan, dijital mekana geçiş noktasında, her iki mekan içerisinde sahip oldukları ve sonuç ürünlerine yansımaları değerlendirildiği zaman olumlu ve olumsuz yönde etkilendiği ve gelecekte değişme potansiyeline sahip olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu bağlamda gelecekte karşımıza yeni bir mekan anlayışının çıkma durumu olduğu hibrit mekanların ve hibrit bir çalışma yönteminin bizi beklediği elde edilen en önemli veridir” diyen Ermiyagil sözlerinin devamında, “Bu noktadan hareketle, hayatımızda sonraki yıllarda da olası yaşanabilecek olan pandemilerden daha az etkilenmek adına yeni mekan anlayışımız olan hibrit mekanların hayatımızda yer alacağı ve bu şekilde fiziksel ve dijital mekanların olumlu yönlerinden faydalanılabilecektir” ifadelerine yer verdi.