Birçok ailenin çocuklarına kendilerini dinletme konusunda şikâyeti bulunduğunu belirten Gür, çocukların yanlışlarını belirtirken kullanılan dilin önemli olduğunu aktardı.

Doç. Dr. Gür, ebeveynlerin uyarı sırasında bazen suçlayıcı bir dil kullandıklarını söyleyerek, “Cümlelerimiz suçlayıcıysa, suçlanan kişi gücünü kendini savunmaya harcar. Bu durum çocuk-ebeveyn çatışmasına ortam sağlar. Oysa olumsuz gördüğümüz durumlar için çocuğun kendisini suçlamak yerine, davranışa vurgu yapmak daha etkili olacaktır” dedi.

Olumsuz davranışı ön plana çıkarmanın tam olarak istenilen şeyi açıklamadığının altını da çizen Gür, çocuğun yaşı ve düzeyine göre durumun nedenini açıklayıcı bir şekilde anlatmak, gerekirse örnekler vermek ya da başka nasıl davranabileceğini aktarmanın daha anlamlı olacağını kaydetti.

Doç. Dr. Gür, problemi “söylenme şeklinde” ifade etmenin etkili bir uyarı olmadığını dile getirerek, “Bu yaklaşımla anlattıklarımız etkisini yitirir. Çocuk bir süre sonra ya hiçbir şey yokmuş gibi bir tutum takınmayı seçer ya da ortamdan uzaklaşmaya çalışabilir” dedi.

Sürekli denetlenen çocuklar yaptıklarını ebeveynlerinden gizlemeye başlıyor

Bazı ebeveynlerin sürekli denetleyen ya da hata bulan bir pozisyon benimsediklerine de dikkat çeken Gür, bu durumun ise çocukların yaptıklarını ebeveynlerinden gizlemesine, kabul görmeyeceği-sevilmeyeceği endişesiyle ebeveynine açılmamasına yol açtığını söyledi.

Doç. Dr. Gür, çocuklar her zaman ihtiyaçları olması durumunda ebeveynlerinin arkalarında olduğunu bilmek istediklerini aktararak, “Bu tabii ki, ebeveynin çocuğun her yaptığını onaylaması anlamına gelmiyor. Uygun olmayan durumun nedenini açıklamak, kişiye değil davranışa vurgu yapmak, seçenekleri birlikte değerlendirmek, sebep ve sonuca ilişkin birlikte analizler yapmak daha verimlidir” dedi.

Çocukla etkili iletişim kurmanın önemine dikkat çeken Gür, iletişim kurarken göz kontağı kurmanın, çocukla nitelikli zaman geçirmenin, onu etkin bir şekilde-sözünü kesmeden dinlemenin iyi bir iletişim açısından önem taşıdığını aktardı.