Cumhurbaşkanlığı ve Belediye seçimlerinin kaderini kararsız/partisiz/yüzen oyların belirlediği siyasete dair ülke gerçeklerinin ilk sırasında gelmekte.

Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri özel örneğinde ise kararsız/partisiz/yüzen oylardan nasibini en az alacak olan iki adaydan biri YDP adayı Erhan Arıklı.

Diğeri ise Başbakan ve UBP Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar.

Pek iddialı bir yorum görünse de kararsız/partisiz/yüzen oyların sol ve sosyal demokrat adaylara doğru kayma eğilimi yazılanların ayaklarının yere bastığının en önemli kanıtı.

Ancak YDP ve adayı Erhan Arıklı özel örneğinde esas sorulması gereken ise “YDP’nin kitle partisi neden olamadığı” veya daha basit bir ifade ile “YDP neden herkesin partisi olamadı veya olmak istemedi”.

Tek bir cümlecik de saklı soruların cevabı.

Çünkü YDP, herkesin partisi olmak istemedi.

Çünkü YDP, politika üretmek yerine etnik ayrımcılık üzerinden mağdur siyaseti ile Türkiye kökenli yurttaşlardan oy devşirme yolunu seçti.

Çünkü YDP, işin kolayına kaçmayı tercih etti.

YDP’nin kurulması ile birlikte meclis’e iki vekil sokma başarısı kullandığı ayrımcı dil ve etnik siyaset parametrelerinden daha çok sağ partilerin başarısızlıkları ve sağ partilere duyulan güvensizlikten kaynaklandığını da ya göremedi ya da görmek istemedi.

Covid-19 testlerinin pozitif veya her ne demekse düşük pozitif çıkması sonrasında yaşadıklarını bile Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı üzerinden siyasete alet etmeleri de Erhan Arıklı ve YDP’nin kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki “herkesin partisi olma” gibi bir gailelerinin olmadığını kanıtlayan bir “altın vuruş” oldu.

YDP’nin her iki vekilinin de Covid-19 testlerinin pozitif çıkması ile başlayan duraklama ve sonrasında yaşananlara dair komplo teorileri devam ede dursun bir gerçek var ki YDP’nin oylarının hatırı sayılı bir kesimi UBP adayına doğru kaymakta veya kaydırılmakta.

Ve böylesi bir eğilim UBP ve YDP’nin siyasi yelpazenin sağında yer almalarının doğal bir sonucu elbette.

Ve elbette YDP’nin ikinci turda CTP adayı Tufan Erhürman’ı ve MDP’nin de HP destekli bağımsız aday Kudret Özersay’ı destekleyeceğine dair parti başkanlarından gelen açıklamalar siyasetin kimyası ile çelişmekte.

YDP ve Erhan Arıklı’nın Covid-19 pandemi dönemi öncesinde kullandığı politik dil ve mağdur siyaseti belirli kesimler içerisinde oy oranını yükseltmiş olsa da Erhan Arıklı bugün itibarı ile pandemi öncesi destekten yoksun. 

Ve Covid-19 ile mücadelesinin bahane olarak gösterme yolunu seçecek olsa  da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alacağı oy oranının meclis’e 2 vekil sokma başarısı gösterdiği genel seçimlerdeki oy oranının altında kalması YDP ve Erhan Arıklı’nın siyasetteki meşruluğunu ve geleceğini olumsuz etkileyecek.

Kapalı Maraş’ın açılmasına yönelik ortaya koyduğu açıklamaların yıllarca siyaset yaptığı DP politikaları ve DP’nin ortaya koyduğu çözüm önerileri ile bire bir kelimesine kadar ayni olması ise YDP ve Erhan Arıklı’nın “siyasi intihallerin” dışına çıkamadığı ve sorunlara dair çözüm önerileri üretemediğinin bir göstergesi.

Ayrıştıcı siyaset dili ile sloganlar üzerinden yapılan ve dersine iyi çalışılmamış bir siyaset ile Erhan Arıklı’nın ikinci tura kalmayacağını şimdiden söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Ancak bir gerçek var ki, kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda YDP oyları kazananı belirleyecek en önemli etkenlerden de biri.

Erhan Arıklı ikinci tura dair siyasi pazarlıklar ile kapısı en çok aşındırılacak adaylardan biri.

Kıbrıs Türk seçmeninin ise YDP ile adayı Erhan Arıklı’ya bakışı ise düşük pozitif.

YDP ve Erhan Arıklı kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşayacağı başarısızlığının nedenini ise ne dışarıda ne içeride, sadece ve sadece aynada aramalı.