Yunanistan Başbakanı Lukas Papadimos önceki gün başladığı 2 günlük Güney Kıbrıs ziyareti çerçevesinde dün düzenlenen özel oturumda Rum meclisine hitap etti.
Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın da izlediği özel oturumda, Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru’nun açılış konuşmasının ardından sözü alan Yunanistan Başbakanı Lukas Papadimos Rum meclisine hitap etmenin, kendisinin de sürdürdüğü; Yunanistan Başbakanlarının geleneği ve Güney Kıbrıs ile Yunanistan arasındaki bütün alanlardaki eşgüdüm ve işbirliğinin göstergesi olduğunu söyledi.
Güney Kıbrıs ile Yunanistan arasındaki sıkı işbirliğinin, Yunan dış politikasının ana ve değişmez ilkesi olduğunu söyleyen Papadimos iddialarına şöyle devam etti:
“Türk istilasının olumsuz sonuçları ortadan kalkana kadar Kıbrıs meselesine olan ezeli ve bozulmaz bağlılığını teyit etmek istiyorum. Kıbrıs’a destek, Yunanistan’ı birleştiriyor. İşgale ve kolonizasyona son verme müşterek mücadelemiz; Kıbrıs sorununa kapsamlı ve karşılıklı kabul edilecek bir çözüm bulunmasına bağlılığımızla iç içedir.”

“Konferans gibi yöntemleri kabul etmiyoruz”
  
Papadimos bu hedefle BM Genel Sekreteri’nin himayesindeki doğrudan müzakerelerin devamını istikrarla desteklediklerini belirterek, “Bu müzakereler yerine, 4’lü veya 5’li konferans gibi başka yöntemler; ne de Türkiye’nin zaman zaman önerdiği diğer müzakere metotları kabul edilemez. Bütün yöntemleri gerçekte, BM ve AB üyesi bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni görmezden geldikleri için reddettik” dedi.
BM Genel Kurulu’nun ve Güvenlik Konseyi’nin; 1974 sonrasında, toplumlararası müzakereleri telkin eden ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine” saygı duyulmasını, Türk askerinin çekilmesini ve göçmenlerin geri dönmesini isteyen kararlarının uygulanmasını desteklediklerini anlatan Lukas Papadimos, bu kararların, Kıbrıs sorununun iç boyutlarına uzlaşı çözümü bulunmasına zemin oluşturduğunu savundu. Papadimos şunları söyledi:
 “Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekliyle iki toplumun siyasi eşitliği, tek bir uluslararası temsiliyeti, egemenliği ve tek vatandaşlığı olan iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon. Karşılıklı kabul edilecek bir çözüm elbette Kıbrıs’ın AB’ye üye ülke sıfatına uygun olmalıdır. Yani, Avrupa müktesebatının hükümranlığının tamamında uygulanmasını ve Kıbrıs’ın AB’nin karar merkezlerindeki etkin temsiliyetinin devamını güvence altına almalıdır.
İşgalin ve kolonizasyonun bitişi, Kıbrıs vatandaşlarının tamamının; Kıbrıslı Rumların, Türklerin, Maronitlerin, Latin ve Ermenilerin insan haklarının ve bütün temel özgürlüklerin tesis edilmesi, Kıbrıs halkının bölünmez egemenliği, güvenliği, kalkınma ve refahı açısından Kıbrıs Helenizmi için hayati önem taşıyor.” 
 
“Hristofyas’a tam destek”

Yunanistan Başbakanı, bu çerçevede Yunanistan’ın, Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın, müzakere çabasını; Güney Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’nı devralacağı 1 Temmuz’dan sonra da devam ettirme yönündeki iradesini desteklediğine işaret etti. Papadimos, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin; sorunun; toprağın da kopmaz şekilde bağlı olduğu mülkiyet ve Türk yerleşiklerle ilgili olan iç yönleri çözülmeden, uluslararası yönleri için uluslararası konferans toplanamayacağını söyleyen BM Güvenlik Konseyi’nin 2026 numaralı (14 Aralık 2011 tarihli) kararına dayanan tutumunu tamamen paylaşıyoruz” ifadesini kullandı. 
Konuşmasında Türkiye’ye de hitap eden Papadimos, “Ankara’nın, siyasi iradesi varsa; Kıbrıs sorununda kapsamlı bir uzlaşı çözümünün yalnız güvenlik ve garantiler konularında değil, sorunun bu önemli yönlerinde de Kıbrıs Türk tarafına yönelik etkin inisiyatifler alabileceğine dikkat çekmek isterim” dedi.
 
“Türkiye, müzakerelerde istenileni anlamalıdır”

Papadimos Kıbrıs sorununa bir anlaşmanın anahtarının Ankara’da olduğunu” savunarak, “Türkiye Kıbrıs halkını özgür bırakmak zorundadır” iddiasına, şöyle devam etti:
 “Yani, Kıbrıs sorununun çözümünün temel meselesinin, Kıbrıs egemenliğinin ve bağımsızlığının kabul edilip tanınması olduğunu kabul etmek zorundadır. Bu müzakerede istenilenin Kıbrıs devletinin lağvı değil; devamının, egemenlik haklarının, Avrupa’ya ve uluslararası topluma yönelik yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetiyle ve işleyebilirliğiyle ve merkezi federal hükümetin özlü yetkileriyle (federasyona) dönüşmesi olduğunu anlamalıdır.

“Türkiye güvenliğe ilişkin tutumunu gözden geçirebilir”

Türkiye güvenlik konusundaki tutumunu gözden geçirmek olanağına sahiptir ve bu menfaatinedir. Herkesin ve elbette öncelikle Türkiye’nin anlaması gerekir ki Avrupa komşuluğunda, kendi aramızdaki ilişkiler askeri güçle veya tehditle değil, Avrupa ilkelerine saygıyla ve karşılıklı yükümlülüklerle belirlenir. Avrupa Birliği, insan haklarının korunmasıyla ilgili meseleleri de herhangi başka bir askeri güçten çok daha iyi şekilde güvence altına alır.
Türkiye, maalesef Omorfo’yu (Güzelyurt) ve Karpaz’ı iade etmemekle ve Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’nı tanımamakla ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesindeki meşru aramaları engellemekle tehdidi tercih ediyor.
Sadece, var olan sorunları yakıcılaştıran bir çıkmaz ve tehlikeli politika söz konusu olduğuna inanıyoruz. Elbette Kıbrıs’ta Türkiye’nin yarattığı sorundaki gerilimin idamesi ve daha da artırılması jeopolitik istikrarsızlık bulunan Güney Doğu Akdeniz’de halen ağırlaşmış bulunan ortamın daha da ağırlaştırılmasına neden olur.”
Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın bu taktiğe, “Barışçıl bir tavırla, soğukkanlılıkla, uluslararası meşruiyete bağlılıkla ve hakların savunulmasındaki kararlılıklarıyla cevap verdiğini” iddia eden Papadimos, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın bölge açısından barış unsuru olduğunu savundu.

“İlişkiler çözümle normalleşebilir”

Papadimos, Yunanistan’ın, Türk-Yunan ilişkilerinin tam normalleşmeyi “dört gözle beklediğini” iddia ederek bunun ancak Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir çözüm bulunmasından sonra mümkün olacağını söyledi. Bulunacak çözümün, “Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecine büyük ivme katacağını, Rum ve Yunan hükümetlerinin Türkiye’nin bu sürecini ‘Türkiye’nin AB’ye karşı bütün yükümlülüklerini’ tam olarak yerine getirmesi” şartıyla desteklediğini söyledi.
 “Bu çerçevede çok net konuşacağım. Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi dışında alternatif bir çözüm yoktur. Kıbrıs halkı gibi Yunanistan da taksimi kabul etmez” diyen Papadimos şunları da söyledi:
 
“Alternatif çözüm yok”

“Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’nı devralacağı bu zaman; Avrupa ilke ve değerlerinin Kıbrıs’ın bütün toprağında uygulanmasının ve bütün Kıbrıslıların Ada’nın tamamında serbest dolaşabilmesinin ve serbestçe yerleşebilmesinin; mülklerini barış içerisinde kullanabilmelerinin tam zamanıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB katılım anlaşmasının 10’uncu protokolünde öngörüldüğü gibi Avrupa müktesebatı Kıbrıs’ın tamamında uygulanmalıdır. Eminim ki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk tarihî AB Dönem Başkanlığı tam başarı kaydedecektir. Avrupa Birliği’ne dört yapıcı başkanlık deneyimine sahip olan Yunanistan AB dönem başkanlığını takviye etme ve gereken başka şeyleri yapma konusunda Kıbrıs’la işbirliği memorandumu imzalamıştır.”
Türkiye’nin sözde “Rum münhasır ekonomik bölgesinde tehditkar ve saldırgan faaliyet içerisinde olduğunu iddia ederek Türkiye’yi ‘kınayan’ Papadimos, münhasır ekonomik bölge ilan etmenin, deniz bölgeleri ihdas etme sınırlarını belirlemenin Deniz Hukuku’na göre egemenlik hakkı olduğunu, bunun aynı zaman da Avrupa müktesebatının da bir parçası bulunduğunu savundu.
Papadimos “Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesinin ilanı ve sınırlarının belirlenmesi, Doğu Akdeniz’deki denizaltı zenginliğinden istifade açısından olumlu gelişme olmuştur” diyerek Yunanistan’ın da komşularıyla deniz bölgelerinin sınırlarının belirlenmesi genel politikası çerçevesinde münhasır ekonomik bölge ilanında bulunmayı incelediklerini anlattı. Papadimos “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesi içerisinde egemenlik haklarını kullanmasına tam destek veriyor ve bu konuda hükümetinizle sıkı işbirliği ve sürekli eşgüdüm içerisinde bulunuyoruz” dedi.

“Doğalgaz olumlu bir unsur”

Papadimos, “Kıbrıs’ın AB’ne katılımının ve doğalgazın değerlendirilmesinin Kıbrıs sorununa Kıbrıslı Rumların ve Türklerin çıkarına olacak kapsamlı bir uzlaşı çözümü bulunmasında olumlu unsur olabileceğine inanıyoruz” ifadesini kullandı.
Konuşmasında kayıplar konusuna da değinen Yunanistan Başbakanı “Yunan ve Kıbrıslı kayıp yakınlarının 37 yıldan beridir yaşadığı belirsizlik ve acıya son verecek şartların yaratılmasına büyük önem veriyoruz” dedi ve Türkiye’ye bu konuda eleştirilerde bulundu.

“Krizi aşmak için çabalıyoruz”
   
Yunanistan’ın son iki yıldır büyük bir ekonomik krizin etkileriyle karşı karşıya olduğunu, krizi aşmak ve Yunan ekonomisini sakin sulara çıkarmak için büyük gayret harcadıklarını söyleyen Papadimos bu durumun yarattığı zorlukların Yunan halkının yaşam düzeyini düşürüp işsizliği artırdığını söyledi. Papadimos, Rum meclisi kürsüsünden; Rum halkına, yaşadığı bu zor şartlarda Yunan halkına destek çıktığı için teşekkür etti.
Rum-Yunan ekonomilerinin birbirine bağlı olması dolayısıyla, Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik krizden Güney Kıbrıs’ın da hissedilir düzeyde etkilendiğine işaret eden Lukas Papadimos bu bağlamda Yunanistan’daki sorunların giderilmesinin Rum ekonomisine de olumlu etkiler yapacağını söyledi.
Papadimos şöyle devam etti:
 “Sayın milletvekilleri, bu kritik zamanlarda halklarımız arasındaki bağların büyük önemi vardır. Bu bağ da dayanışmanın güçlü tezahürü ile vurgulanmıştır. Büyük çaba yolunda, istikrarlı iradeyle, soğukkanlılıkla, kararlılıkla, aralarında ayrı ve belirleyici bir yere sahip olan Kıbrıs sorununun da bulunduğu milli meselelerimizin savunulmasındaki azalmaz taahhüdümüzle yürüyoruz.” 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK: KIBRIS