İlki 1840'ta Katolik Kilisesi tarafından Kanada hükümeti adına açılan ve sonuncusu 1997'de kapatılan toplam 139 yatılı kilise okulu, faaliyette olduğu yıllarda 150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla koparılarak alıkonulduğu yerler oldu.

Beyaz çoğunluğun hakim olduğu topluluklara entegre edilmek için zorla ailelerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılan çocukların büyük kısmı, kötü muameleye maruz kaldı, cinsel ve fiziksel tacize uğradı, açlık ve soğuğa mahkum edildi.

Dönemin Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, 2008'de yatılı kilise okullarında yaşananlar için devlet adına özür dilerken, aynı yıl trajedinin tüm boyutları ile ortaya çıkarılması için Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu.

HAKİKAT VE UZLAŞMA KOMİSYONU UYGULAMA İÇİN "KÜLTÜREL SOYKIRIM" DEDİ

Hayatta olan mağdurların 6 bininden fazlasını dinleyen Komisyon, çalışmalarını 2015'te tamamladı ve 4 bin sayfalık rapor hazırladı.

Raporunda yaşananları "kültürel soykırım" olarak tanımlayan Komisyon, hükümete de sorunun çözümüne ilişkin 94 madde halinde tavsiyelerde bulundu.

Bazı kaynaklarda, kilise okullarında kalırken ölen çocuk sayısı 4 bin 200 olarak verilirken, Komisyon raporunda, ölümlerin kilise yönetimlerince belgelenmemesi nedeniyle bu sayının 5 bin 995 olduğu kaydedildi.

Kuruldukları bölgelerdeki yerli kabilelerinin çocuklarını, ailelerinden zorla alan kilise yatılı okulu görevlilerinin, cinsel ve fiziksel kötü muamelenin yanı sıra çocuklar üzerinde tıbbi deneyler yaptıkları da belirlendi.

SIKÇA ÇIKAN YANGINLARDA, ONLARCA ÇOCUK YANARAK CAN VERDİ

Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu 6 ciltlik raporuna göre, ilki 1840 yılında Batı Kanada’da açılan yatılı kilise okullarında defalarca yangın çıktığı, bu yangınlarda 40 çocuğun yanarak öldü. Raporda, "Eğitilecek diye anne babalarının kollarından zorla alınan çocuklar, oyun bahçeleri yerine isimsiz mezarlara konuldular. Birçoğunun neden öldükleri, ölenlerin çoğununsa isimleri bile bilinmiyor." ifadesi yer aldı.

ÇOCUKLARIN ÇOĞU AÇLIKTAN VEYA SOĞUKTAN DONARAK ÖLDÜ

Ödenek azlığı gerekçesiyle yeterli beslenemeyen bazı çocukların açlıktan öldüğü kayıtlara yansırken, bazı çocukların da yatakhanelerin ısıtılmaması nedeniyle donarak can verdikleri şahit ifadelerinde yer aldı.

Hayatta olan ve Komisyona konuşan bazı mağdurların ifadelerine göre, uygulanan kötü muamelelerden kurtulmak isteyen ve yaşları büyük olan bazı çocukların kaçma girişimleri de ya donarak ya da yakalandıktan sonra aç bırakılarak ölümle sonuçlandı.

İSİMLERİN YERİNE HER ÇOCUĞA NUMARA VERİLDİ

Yatılı okul mağdurlarından Lydia Ross, Komisyona verdiği ifadesinde, isimler yerine idari numaraların nasıl kullanıldığını anlatırken, "Benim adım Lydia'ydı ama bulunduğum okulda bir adım yoktu, numaralarım vardı. Yıllara ve bulunduğumuz sınıflara göre 51 numara, 44 numara, 32 numara, 16 numara, 11 numara ve son olarak liseye gelirken bir numara olmuştum. Yani, Lydia değildim, benim bir adım yoktu, numaralarım vardı." ifadelerini kullandı.

Uygulamanın aile bağlarını kopardığını anlatan Daniel Nanooch, kardeşlerinden ayrı bırakıldığını anlatırken, "Kız kardeşlerimle aynı binada olmamıza rağmen onları yıl içinde sadece dört kez görmeme izin verildi. Oyun alanında çitler vardı. Kimsenin çitin yanına yaklaşmasına izin verilmedi." diye konuştu.

Beverley Anne Machelle de Komisyon görevlilerine, "Orada üç erkek ve bir de kız kardeşim vardı. Erkek kardeşlerimden ikisi intihar etti. Onlar için bir şey yapamamak gerçekten canımı yaktı ve kız kardeşimle konuşamadım bile." dedi.

28 BİN MAĞDURA ŞU ANA KADAR 3 MİLYAR DOLAR TAZMİNAT ÖDENDİ

Yatılı kilise okullarının mağdurlarından halen 70 bine yakın kişinin hayatta olduğu belirtilirken, bunlardan bazılarının Kanada mahkemelerine açtığı binlerce taciz ve istismar davaları da devam ediyor.

Kanada devleti, uygulamanın mağdurlarından 28 binine 11 Mart 2021 itibarıyla toplam 3 milyar dolar civarında tazminat ödemesi yaptı.

TRUDEAU’NUN AÇIKLAMASI TRAJEDİNİN EN NET TARİFİ OLDU

Öte yandan Başbakan Justin Trudeau’nun, 2015'te Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun raporunu kabul etmesi sırasındaki açıklaması da trajedinin en yetkili ağızdan tanımlanması olarak tarihe geçti.

Trudeau, "Kanada tarihinin en karanlık bölümlerinden biri" olarak nitelendirdiği yatılı kilise okulları için, "Bu uygulama, yerli kültürü, mirası ve dili üzerinde derinden kalıcı ve yıkıcı bir etkiye sahip oldu. Bir baba ve eski bir öğretmen olarak, bu olaylardan ezici bir şekilde etkileniyorum. Yedi yıl önceki Kanada hükümeti bu iğrenç sistem için özür diledi. Kanada hükümeti olarak biz de bu ülkenin yerli halklarından içtenlikle özür ve af diliyoruz." ifadelerini kullandı.

PAPA, TRUDEAU’NUN "ÖZÜR DİLEYİN" ÇAĞRILARINI KARŞILIKSIZ BIRAKTI

Kanada Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu raporunun açıklanmasının ardından Kanada Başbakanı Trudeau, ülke tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan yatılı kilise okullarında kalan yerli çocuklarına uygulanan kötü muamele nedeniyle, Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus'tan 2015'te resmi özür talebinde bulundu.

Trudeau’nun özür talep eden açıklamasına Vatikan’dan beklenen cevap gelmeyince, bu kez 2018'de Kanada Federal Parlamentosu, Papa Franciscus'un, Katolik Kilisesinin yatılı okullarında mağdur edilen yerli çocuklardan özür dilemesini isteyen bir teklifi oy çokluğuyla kabul etti ancak Vatikan'dan herhangi bir karşılık gelmedi.

Kanada resmi haber ajansı CanadianPress’in 27 Mayıs'taki haberine göre, 1869-1978 yılları arasında British Columbia bölgesinde faaliyet gösteren Kamloops Kızılderili Yatılı Kilise Okulu'nun bahçesinde, 215 çocuğa ait ceset kalıntıları bulundu. Kalıntıları bulunan çocuklardan bazılarının 3 yaşında olduğu belirtilirken, okulun, Kanada'nın o yıllardaki yatılı kilise okulu sistemindeki en büyük okul olduğu ifade edildi. Yetkililer aynı bölgede arama çalışmalarına devam ettiklerini ve haziran ayı içinde bulgularını kamuoyu ile paylaşacaklarını açıkladı.