İngiliz Guardian gazetesi ABD'deki protestoları "ABD Başkanı Donald Trump ülkedeki karmaşayı normalleştirdi. Bunun bedelini de ABD ödüyor" şeklinde değerlendirdi.

Guardian'daki değerlendirmede, 100 bini aşkın kişinin koronavirüs salgınında öldüğü, askeri birliklerin sokaklarda dolaştığı ABD'de sürekli karşılaşılan olağandışı uygulamaların hızına yetişilemediği ve her geçen gün normalin ne olduğunu unutmaya daha da yaklaşıldığı vurgulanıyor.

Gazetenin dünya haberleri editörü Julian Borger, akıl almaz olayların art arda yaşanması nedeniyle halkın pusulasını şaşırdığını ve olup bitenleri kavramasının güçleştiğini, son günlerde yaşanan olayların ise bu tepe taklak inişin ne kadar hızlı olduğunu gösterdiğini belirtiyor.

Gazetede, “Yönetimin salgın karşısında aldığı yetersiz önlemler nedeniyle 100 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Protestoların başlamasıyla Washington'daki metro istasyonlarında zırhlı araçlar ve askerler beklemeye başladı. Göstericileri dağıtmak için askeri helikopterler ve tam donanımlı nişancılar kullanılıyor. Barışçıl protestocular göz yaşartıcı gaz ve copla Beyaz Saray önündeki meydandan uzaklaştırılıyor. Başta siyahlar olmak üzere dükkan sahipleri, mahalle sakinleri keyfi şekilde tutuklanıp, dövülüyor” deniliyor.

Gazetedeki değerlendirmede, "Buralara nasıl geldik?" sorusunun ise Twitter'daki sürekli mesaj akışı ile silinip gittiği ve bunları takip etmenin bile çok yorucu olduğu belirtiliyor.

Her tuhaf yeni olayın hemen normalleşmesinin bu olayların takibini zorlaştırdığı ve insanlar üzerinde anestezi etkisi gösterdiği ancak Trump'ın etrafındakilerin ise olağan dışı bir şey olmadığını tekrarladığına işaret edildi. "Bu çılgınlıktır" diyenlerin ise bir süre önce yönetimden ayrıldığı vurgulanıyor.

Trump elinde İncil ile poz verdiğinde yanında ABD Savunma Bakanı Mark Esper ve ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'in de bulunduğu ve bunun Amerikan ordusunun iç politikaya karışmasını engelleyen çizgiyi aştığı ve bunun, Trump'ın "tehlikeli bir iç düşmana karşı haklı bir savaş verme görüntüsünü" desteklediği belirtiliyor.

Daha sonra Pentagon, Esper ve Milley'in olanlar konusunda bir fikri olmadan Beyaz Saray'da Başkan'ın yanında yer aldıkları açıklamasını yapsa da, bunları ismi açıklanmayan bir yetkilinin söylediği, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın kamera karşısında bir açıklama yapmadığı belirtilerek şu ifadelere yer veriliyor:

"Anayasal sınırların da sanıldığından daha elastik olduğu görülüyor. Kongre, denetleme görevini yaparken istediği yetkilileri ve belgeleri görmeyi talep edebilir ama yönetim artık bu tür talepleri görmezlikten gelebileceğini ve herhangi bir yaptırımla karşılaşmayacağını düşünüyor"

Trump'ın ulus üzerinde tehdit olarak kullandığı 1807 İsyan Yasası, Başkan'ın silahlı kuvvetleri eyaletlerin isteklerine aykırı olarak konuşlandırmasına izin verecek denli değişmiş görünüyor.

"Korku, militerleşmeye doğru her yeni adımın atılmasını kolaylaştırıyor. Protestoların kenarda bir yerinde yağmalama ve kırıp dökme olayları korkutucu, ama bunlar biraz da ya yasaların uygulanma taktiklerinin bir sonucu. Polis, yağmacıları tutuklama yerine protestocuları dağıtmaya odaklanmış durumda. Ve haberlerde sürekli gösterilen de bu şiddet olayları oluyor."

Trump'ın günlük şovlarını takip etmenin de zor olduğu belirtilerek, kilise önünde İncil ile poz verip en sevdiği kitabın İncil olduğunu söylemesi, en çok hangi bölümünü sevdiği sorulduğunda ise "İncil'in tümü harika" yanıtını verdiğine işaret ediliyor.

Guardian’daki yazı şu paragrafla sona eriyor:

"Tarihin öğrettiği derslerden biri, soytarıya dikkat etmek gerektiğidir, ancak her gün öylesine tuhaf ve dikkat dağıtıcı ki bu dersleri hatırlamak zorlaşıyor. Akıntıya kapılmamak için sürekli bir çaba halindeyiz. Ve her gün normalin ne olduğunu unutmaya daha da yaklaşıyoruz."