Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’ta KKTC halkı ve Anavatan Türkiye’nin kabul edebileceği bir anlaşma arayışı içerisinde olduklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere KKTC’ye gelen Büyükelçi Volkan Bozkır başkanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu heyetini kabul etti.

BOZKIR

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Büyükelçi Volkan Bozkır kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin desteğini belirtmek için KKTC’ye geldiklerini söyledi.

“Ümit ediyoruz ki bu mesajımız hem uluslararası platformda hem de adada doğru olarak algılanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, tüm partileri ile tartışmasız olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin arkasındadır. Sizin davanız, bizim davamızdır” diyen Bozkır, “Sizin kalbiniz buruda attığında biz Türkiye’de hissediyoruz. Bizim kalbimizin atışını siz hissediyorsunuz. Bu haklı davanızda başarıya ulaşmanızı gönülden arzu ediyoruz” şeklinde konuştu.

EROĞLU

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da yaptığı konuşmada, öncellikle dün Van’da meydana gelen deprem nedeniyle Kıbrıs Türk halkının duyduğu üzüntüyü TBMM heyeti ile paylaşmak istediğini söyledi.

Depremde can kaybı olmasının Kıbrıs Türk halkını derinden yaraladığını kaydeden Eroğlu, “Temennimiz, meydana gelen hasarın kısa zamanda giderilmesi ve daha fazla can kaybının olmamasıdır. Ölenlere Tanrı’dan rahmet diler, ailelerine ve hayatta kalanlara başsağlığı ve bütün Anavatan’daki kardeşlerimize de geçmiş olsun diliyorum” dedi.

TBMM Dışişleri Komisyonu’nun New York zirvesi öncesi gerçekleştirdiği ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Eroğlu, belirtilen desteğin kendilerine güç vermekte olduğunu vurguladı.

TBMM ile her dönemde duyguların paylaşıldığını, TBMM’de alınan kararlar olduğunu, geçmişte cumhurbaşkanlarının TBMM’ye giderek konuşma yapıp gelişmeler hakkında bilgi verdiğini ifade eden Eroğlu, bu işbirliğinin fevkalade önemli olduğuna vurgu yaptı.

Kıbrıs Türk halkının, yıllar önce Anavatan Türkiye’ye güvenerek mücadeleye girdiğini, bu güvenin boşa çıkmadığını, Mutlu Barış Harekatı sonrasında yaratılan coğrafya üzerinde bir devlet kurulduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Verilen mücadelenin sonunda arzu edilen özgürlüğe kavuşmak ve bir devlet kurmaktı. Çok şükür devletimizi kurduk. Ama Kıbrıs’ta yaşayabilir ve kalıcı bir anlaşma için de açık olduğumuzu daha bağımsızlığımızı ilan ederken dünyaya duyurmuştuk” dedi.

Bu çerçevede görüşmelerin devam ettiğini ancak sadece KKTC ve Türkiye’nin isteği ile bir anlaşmaya varılamayacağını, karşı tarafın da aynı duyguları paylaşması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle konuştu:

“Yaptığım dış ziyaretlerde bazen BM Güvenlik Konseyi’ni, bazen de Avrupa Birliği’ni suçluyorum. Çünkü bu iki kuruluş Rumlar’ın Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasını, Avrupa Birliği’ne girmesini ve çözümsüzlüğün devamını sağlayan kuruluşlardır. Bunları söylediğimizde ‘haklısınız’ demeseler de bakışlarından geçmişte yaptıkları hatalarını kabul ettiklerini anlıyorsunuz.”

Yapılan bu hatalara rağmen sadece Türk tarafının taviz vermesi ile anlaşma olacağına inanlar bulunduğuna, Rum tarafının da bu yöndeki beklentisini artırarak müzakerelere devam ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Ama biz yalnız değiliz, açıkta da değiliz. Bu güven içerisinde Kıbrıs Türk halkı ve Anavatan Türkiye’nin kabul edebileceği bir anlaşma arayışı içerisindeyiz, kalıcı olacağına inandığımız bir anlaşma istiyoruz” dedi.

Kıbrıs Türk halkının geçmiş tecrübeleri bulunduğunu, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti 3 yıl devam ettikten sonra Kıbrıs Türk halkının cumhuriyetten dışlandığını, 1974 yılına kadar vatansız, topraksız ve can güvenliğinden yoksun bir şekilde yaşamını sürdürmek zorunda kaldığını anımsatan Eroğlu, bu nedenle geçmişten ders alarak yapılacak anlaşmanın kalıcı olması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nde olduğu gibi bir anlaşmazlık ortaya çıktığı zaman da herkesin ne olacağını bilmesi gerektiğini ortaya koyan bir anlaşma aradıklarını yineledi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bu konuda en büyük desteğinin Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu ifade ederek “Bu nedenle size inanıyoruz, size güveniyoruz” dedi.