İlk tören, Küçük’ün kabrinin bulunduğu Anıttepe’de düzenlendi. Küçük’ün hayatını kaybettiği saat olan 10.28’de tüm bölgelerde sirenler çaldı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Anıttepe’deki törende yaptığı konuşmada “ ‘Ey Doktor rahat uyu... Sevgili Kıbrıs Türk halkı siz de rahat olunuz... Doktor Derviş Eroğlu sizin ne istediğinizi, nasıl bir antlaşmanın bizi güven içinde yaşatacağını, geleceğe taşıyabileceğini   arkadaşları  ve ekibi ile iyi biliyor, çalışmalarını buna göre yapıyor. Sevgili Doktor, son günlerinde seni heyecanlandıran mutlu eden devlet olma noktasından geri gitmek yoktur. Kıbrıs Türk halkının Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden en ufak bir taviz vermesi asla söz konusu olamaz” dedi.

Eğer Rum tarafı iyi niyetli olursa önümüzdeki yaza kadar bir çözümün mümkün olduğunu dile getiren Eroğlu, şöyle konuştu:

“Biz Kıbrıs'ta var olan gerçeklere dayalı, yaşayabilir bir antlaşma için gereken esnekliği gösterdik, göstereceğiz. Ama veremeyeceğimiz tavizler, gerileyemeyeceğimiz noktalar var. Kimse bu noktalarda bizi boşuna zorlamasın.

Rahat uyu ey Doktor Küçük; senin ve dava arkadaşlarının bize emaneti olan kazanımlarımızı birileri bizi pohpohlayacak diye tehlikeye atmayacağız. Sana bir kez daha verdiğin mücadele, Kıbrıs Türk halkına hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor Allah'tan bol, bol rahmet diliyorum. Verdiğin mücadele bayrağımız, söylediklerin, yazdıkların andımızdır.”

ANITTEPE’DEKİ TÖREN

Dr. Küçük’ün Anıttepe’deki kabri başında düzenlenen anma törenine Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Dr. Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük, Meclis Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanı Korgeneral Adem Huduti, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Daysal, Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan, Ana Muhalefet Partisi CTP-GB’nin Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, bakanlar, milletvekilleri, siyasi partilerin başkanları ve temsilcileri, dernek, kurum kuruluş temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Protokol sırasına göre çelenklerin kabre sunulmasıyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşının okunması, anıt özel defterinin imzalanması ve Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun konuşmasıyla devam etti. Tören, Dr. Fazıl Küçük Müzesi ile Fotoğraf Sergisinin gezilmesiyle tamamlandı.

EROĞLU: “VERDİĞİ ÖZVERİLİ MÜCADELE UNUTLMAYACAK”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Küçük’ü anma törenindeki konuşmasına, “Öncelikle kendisine bir kez daha Allah'tan gani, gani rahmet diliyor, verdiği özverili mücadelenin unutulmadığını unutulmayacağını vurgulamak istiyorum” diyerek başladı.

Kıbrıs Türk Halkı bugünlere,   milli ve dini kimliğine, egemenliğine, özgürlüğüne sahip çıkarak, kahramanca bir mücadele ile geldiğini vurgulayan Eroğlu, şöyle devam etti:

“Bu kahraman halkın içinden çıkan Doktor Küçük, Rauf Denktaş, Osman Örek, Faiz Kaymak, Mustafa Necati Özkan, Burhan Nalbantoğlu gibi kişilerin gerçekleştirdikleri   ise davaya, rehberlik, önderlik ve liderlik yapmak olmuştur. Aramızda olmayanların tümünün ruhları şad olsun...

Yıllarca Doktor Fazıl Küçük'ün kabri başında önemli mesajlar veren Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş Cuma akşamı saat 22:00'de ebediyete intikal etmiştir. Kendilerine tanrıdan rahmet dileriz.”

“DOĞRU BİR KİŞİYDİ”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, varoluş ve özgürlük mücadelesinin lideri Doktor Küçük’ün doğru   zamanda doğru işler yapan, doğru bir kişi olduğunu söyleyerek, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu'da verdiği Kurtuluş Savaşı'nı yakından izleyen Doktor Fazıl   Küçük’ün, 1950'lerin aydın bir tıp doktoru olarak yıllarca Ada'nın efendisi olan Kıbrıs Türk halkının asla sonsuza dek koloni idaresine boyun eğmeyeceğini, Rum-Yunan ikilisinin Enosis hülyasının gerçekleşmesine seyirci kalamayacağını iyi bildiğini anlattı.

Küçük’ün, Vakıflar İdaresi'nin koloni idaresinden alınıp yeniden Kıbrıs Türk halkına verilmesi gibi tüm Kıbrıs Türkü'nü birleştiren çok doğru bir noktadan mücadeleyi başlattığını anımsatan Eroğlu, şöyle devam etti:

“Ancak mücadele için örgütlenme şarttı. Basın desteğini sağlamak, kalemle de mücadele etmek kaçınılmaz bir unsurdu. Onları da yaptı...Kıbrıs Türktür Partisi'ni kurdu, Halkın Sesi gazetesini yaşama geçirdi. Milliyetçilik, vatanseverlik ve halkçılık gibi başarı için son derece yaşamsal olan üç unsuru bir araya getirdi.

Bir doktor, halk adamı olarak yola çıktı, gazete sahibi, gazete başyazarı,   siyasi parti başkanı, toplum lideri oldu, kurulan   ortaklık Devleti'nin Cumhurbaşkan Muavinliği'ne yükseldi ve lider, saygı duyulan bir halk adamı olarak aramızdan, ebediyete  göç etti.

Yaptıkları, söyledikleri, geride bıraktığı eserler çok iyi bilinmeli ve gelecek nesillere aktarılmalı... Bu konuda öğretmenlerimiz başta olmak üzere Devletimizin tüm ilgililerine ve yetkililerine büyük görev düşmektedir.”

KİTAP

Cumhurbaşkanlığı olarak “Kıbrıs Türk Basın Tarihi” ile ilgili bir çalışmayı Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ile birlikte başlattıklarına işaret eden Eroğlu, kitabın önümüzdeki yaz aylarında tamamlanmış olacağını; bunu diğerlerinin izleyeceğini ve sonuçta bir televizyon belgeseli yapılması yoluna gidileceğini kaydetti. Eroğlu, “İnanıyorum ki bu çalışma ile Doktor Küçük'ün medya alanındaki çalışmaları ve Kıbrıs Türk halkına hizmetleri daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmış olacak” dedi.

Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı olarak “Kıbrıs Türk Siyasal Tarihi”nin   kitaplaştırılması için de bir çalışma başlatmış olduklarını belirterek, bu çalışma ile ilgili olarak da yakında daha net konuşabileceklerini dile getirdi. Eroğlu, “Ancak ben inanıyorum ki bu çalışmada, Doktor Küçük önemli bir yere sahip olacaktır. Bu çalışmalar ve bunun gibilerle Kıbrıs Türk halkına ışık tutmazsak gelecek günlerin aydınlık olmasını beklemek zor olur” diye konuştu.

“İNCELENMEYE DEĞER DERSLER”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Doktor Fazıl Küçük'ün yaşamının değişik zaman dilimlerinde ortaya koyduğu değişik tavırların tümünün, incelemeye değer dersler niteliğinde olduğunu; ama kendisine göre Küçük’ün bıraktığı en önemli miraslardan birinin, ölümünden çok kısa süre önce Cumhuriyet'in ilanında sergilediği tavır ve söyledikleri olduğunu ifade etti. Eroğlu, “Cumhuriyet ilanını büyük bir heyecanla karşıladığını, o gün Meclis'te tüm rahatsızlığına rağmen gözlerinin parladığını anımsıyorum.. ‘Bugünleri gördüm ya, artık ölsem bile gam yemem...’ demesi, o tarihi çınarın, Cumhuriyet olgusuna verdiği değeri ve bizlere ışık tutması açısından son derece anlamlı ve önemlidir” diye konuştu.

“MÜCADELE HALA DEVAM EDİYOR”

Doktor Fazıl Küçük'ün içinden çıktığı Kıbrıs Türk halkı için mücadelenin, hala devam ettiğini vurgulayan Eroğlu, şöyle devam etti:

“Evet artık güven içindeyiz, özgürüz, egemeniz ama ne yazık ki komşularımız henüz bizim bu Ada üzerindeki hak ve hukukumuzu kabul etmeye , hazmetmeye hazır değiller... Ne yazık ki hala bizi azınlık konumuna itmek, gün gele yeni bir Enosis eylemi yapabilmek için kapıları açık tutma çabası içindedirler... Bu gerçekleri bugün , bu tarihi anma etkinliğinde söylemek zorundayım. Hala Rum dostlarımız bizim kendileri ile eşit haklara sahip olmamızı içlerine sindiremiyorlar...

Egemeniz, eşitiz, bunların görünür olması ve daha iyi algılanarak özümsenmesi için dönüşümlü başkanlık istiyoruz   ama ne yazık ki anlayış göremiyoruz. İki kesimliliği, iki halk olgusunu, Kıbrıs Türk halkının Kuzey'de, Rum halkının Güney'de mülkiyet ve nüfus olarak sarih çoğunluğa sahip olmasını, varılacak antlaşmanın Avrupa Birliği'nin birincil hukuku   olması   gerektiğini savunuyoruz ama Rum tarafı bunların tam tersini yapmaya çalışıyor. Hala 1974 öncesine dönüş hayalinden vazgeçmiyorlar.

“74 ÖNCESİNE DÖNÜŞÜN YOLUNU AÇACAK ANTLAŞMAYA ASLA EVET DEMEM”

Değerli kardeşlerim ‘biz barış istiyoruz. Biz barışı Rum tarafından çok daha   fazla istiyoruz, çünkü haksız bir şekilde bir antlaşma olmamasından dolayı biz cezalandırılıyoruz. Artık bunun sonu gelmeli’ diyen benim ama bir şeyin daha altını çiziyorum: 1974 öncesine dönüşün yolunu açacak bir antlaşmaya asla ‘evet’ demem.

Burada tarihi New York zirvesi öncesinde varoluş ve özgürlük mücadelemizin lideri Doktor Küçük'ün manevi huzurunda bir kez daha altını çizerek vurguluyorum: ‘Ey Doktor rahat uyu... Sevgili Kıbrıs Türk halkı siz de rahat olunuz... Doktor Derviş Eroğlu sizin ne istediğinizi, nasıl bir antlaşmanın bizi güven içinde yaşatacağını, geleceğe taşıyabileceğini   arkadaşları  ve ekibi ile iyi biliyor, çalışmalarını buna göre yapıyor.

Sevgili Doktor, son günlerinde seni heyecanlandıran mutlu eden devlet olma noktasından geri gitmek yoktur. Kıbrıs Türk halkının Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden en ufak bir taviz vermesi asla söz konusu olamaz. Senin Anavatan Türkiye ile ilgili hassasiyetin bizim hassasiyetlerimizdir, senin  Anavatan Türkiye'nin buradaki varlığı için gösterdiğin ehemmiyet bizim kulaklarımıza küpedir.

Bir yıl önce Cenevre   buluşmasının öncesinde burada buluşmuştuk şimdi Greentree zirvesi öncesinde buradayız. Geçen yıl vurgulamıştım bu yıl yineliyorum:

“ÇÖZÜM MÜMKÜN AMA...”
  
Eğer Rum tarafı iyi niyetli olursa önümüzdeki yaza kadar bir çözüm mümkündür. Biz Kıbrıs'ta var olan gerçeklere dayalı , yaşayabilir bir antlaşma için gereken esnekliği gösterdik, göstereceğiz.   Ama veremeyeceğimiz tavizler, gerileyemeyeceğimiz noktalar var. Kimse bu noktalarda bizi  boşuna zorlamasın. Asıl baskı yapılması gereken taraf Rum tarafıdır.

Rumlar haksız bir şekilde gasp ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye aleyhine istismar edebildikleri içindir ki antlaşmaya çalışmıyor, bizleri cezalandırmak için görüşme yaparmış gibi yapıyorlar.

“BM GEREKENLERİ YAPMALIDIR”

Artık BM ve AB bunu anlamalı ve Rum tarafını makul olmaya , Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerini görmezlikten gelmemeye davet etmelidir. Eğer anlamıyorlarsa, eğer hala bizi kabul edemeyeceğimiz tavizlere zorlayabileceklerini zannediyorlarsa Birleşmiş Milletler gerekenleri yapmalıdır. Biz Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nden etkin görev bekliyoruz.

Kıbrıs Türk Halkı'nı tüm iyi niyetine rağmen hala ambargolar ve izolasyona mahkum durumda tutmak dünya ile buluşmamıza set çekmeye çalışmak Rum tarafının kazanılmış bir hakkı olarak ortada durmamalı, Birleşmiş Milletler buna müdahil olabilmelidir.”

“SÖYLEDİKLERİN, YAZDIKLARIN ANDIMIZDIR”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, konuşmasının sonunda Dr. Küçük’e seslendi ve şöyle dedi:

“Rahat uyu ey Doktor Küçük; senin ve dava arkadaşlarının bize emaneti olan kazanımlarımızı birileri bizi pohpohlayacak diye tehlikeye atmayacağız. Sana bir kez daha verdiğin mücadele, Kıbrıs Türk halkına hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor  Allah'tan bol, bol rahmet diliyorum. Verdiğin mücadele bayrağımız, söylediklerin, yazdıkların andımızdır.”