Barolar Birliği ve Baro Konseyi, borçlarını ödemedikleri için haklarında dava açılanların, elzem ihtiyaçlarını gidermek dışında bir gelire sahip değillerse takside bağlanmaması; takside bağlanmış bir davalının da borcunu ödeyemeyecek hale gelmişse bunu mahkemede yargıca izah etmesi; gerekirse yüzlerce kez mahkemeye gidip gelmeyi göze alması gerektiğini belirtti.

Borç faizlerine sınırlandırma getirilmesi için üç yıldır uğraştığını kaydeden Birlik ve Konsey, KKTC’de icra ve tebliğ sorunlarına yasama ve yürütme tarafından ivedilikle çözüm getirilmesini istedi.

Birlik ve Konsey Başkanı Hasan Sözmener ile Genel Sekreter Feyzi Hansel imzasıyla yapılan açıklamada, son zamanlarda taksitlerini ödemedikleri için hapse gönderilen borçluların eşleri ve yakınları ve birçok borçlu veya borçsuz kişinin, Barolar Birliği’ne giderek veya telefon ederek, mahkemeleri, avukatları ve siyasileri suçladıkları belirtildi.

Şikayet edenlerin birleştikleri en önemli noktaların; “Avrupa’daki yasal düzenlemelerden dolayı, Avrupa’da sivil borçları nedeni ile borçluların hapse gönderilmesi sözkonusu olamaz. KKTC’de bu tür yasal düzenlemeler yoktur, mahkemeler taksit emrine uygun olarak taksitlerini ödeme güçleri olmayan borçluları hapse göndermektedirler, yüksek faizler nedeni ile, ödenen tüm taksitler faize gitmektedir ve borçlar azalacağı yerde yükselmektedir” şeklinde olduğu belirtilen açıklamada, Baro Konseyi’nin Avrupa örneğine ve Dünya Bankası’nın faizlere sınır getirilmesini doğru bulmadığı görüşüne katılmadığı ifade edilerek, “Artık bu taklitçi davranışlardan vazgeçmemizin zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir” denildi.

“KKTC’de uygulanan yüksek faizlere işaret edilen ve benzeri bir devlet olmadığı” iddia edilen açıklamada, Dünya Bankası’nın bu durumu bilse böyle rapor vermeyeceği ifade edildi.

“MAHKEMELERİN HAPSE GÖNDERDİĞİ GÖRÜŞÜ YANLIŞ”

Barolar Birliği ve Baro Konseyi açıklamasında, mahkemelerin, ödeme gücü olmayan borçluları hapse gönderdiği hususundaki yaygın görüşün ise yanlış olduğu belirtilerek, şu bilgiler verildi:

“Yürürlükteki mevzuatımıza göre, borcunu ödemeyen borçlu aleyhine öncelikle alacaklının bir dava açması gerekmektedir. Açılmış olan bir davada, davalıya müdafaa hakkı verilmekte ve sonuçta mahkeme, davacıyı haklı bulur ise, davalının, davacıya bir miktar parayı ödemesine dair hüküm vermektedir. Davacı, davalı aleyhine bir hüküm elde ettikten sonra, davalı hükme bağlanan parayı davacıya ödemediği takdirde, davacı davalı aleyhine icra yollarına başvurmaktadır. Öncelikle başvurulan icra yöntemi, davalının taşınır mallarının zapt edilerek satılmasına yöneliktir. Maalesef bu icra yöntemi genelde sonuçsuz kalmaktadır. Şu veya bu nedenle, davalının, icraya tabi bir taşınır malı bulunamamaktadır. Bu arada davacı, davalının takside bağlanması talebi ile mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemenin, davalıyı takside bağlayabilmesi için, davalının, elzem giderleri dışında bir gelirinin olması gerekmektedir. Davalının geliri, elzem giderlerinin üzerinde değil ise, davalı, takside bağlanamamaktadır. Daha doğrusu bağlanmaması gerekmektedir.

BORÇLULARIN YAPTIĞI YANLIŞLAR

Genellikle borçlular ilk yanlışlığı bu noktada yapmaktadırlar. Birkaç tehirden sonra, sırf mahkemeye gelmemek için, bir miktar taksiti ödeyeceklerini kabul etmekteler ve mahkeme de davalıların kabul beyanları üzerine, davalıları takside bağlamaktadırlar. Davalılar bu şekilde günü kurtardıklarını zannetmektedirler. Halbuki, ödeme güçleri olmadığı halde sırf mahkemeye gelmeme uğruna kabul ettikleri taksitlerin ileride başlarına bela olabileceğini düşünmemektedirler. Bu noktada halkımızın bilmesi gereken şudur; elzem giderlerinizin üzerinde bir geliriniz yoksa, lütfen herhangi bir taksit miktarını kabul etmeyiniz. Gerekirse, yüzlerce defa mahkemeye geliniz ve gidiniz.”

Mahkeme tarafından takside bağlanmış olan bir davalının, taksitini ödemediği gerekçesiyle hapsedilemeyeceği, hapis cezası için ödeme gücü olduğu halde kasten ödememiş olması gerektiği anlatılan açıklamada, taksitlerini ödemedikleri için kendilerine dava tebliğ edilenlerin mahkemeye gitmeyerek ödeme güçlerinin olmadığını mahkemeye bildirmeyerek ikinci yanlışı yaptığı belirtildi.

“Halbuki davalılar, takside bağlanmış olmalarına rağmen, sonradan ödeme güçlüğü içerisine girmiş olabilirler. Böyle bir güçlük içerisine girmiş olan davalılar, bu durumlarını mahkemeye izah edebilirler ve bu konuda mahkeme tatmin olduğu takdirde, taksitlerini ödemeyen davalıları hapse gönderemez” denilen Baro Konseyi açıklamasında, şu tavsiyelerde bulunuldu:

TAKSİDE BAĞLANDIKTAN SONRA ÖDEME GÜÇLÜĞÜNE GİRMİŞSE…

“Bir davalı takside bağlandıktan sonra ödeme güçlüğü içerisine girmişse ve taksitlerini kasten değil de içerisine düşmüş olduğu ödeme güçlüğü nedeni ile ödeyemiyorsa, aleyhine yapılmış hapislik dilekçelerine kayıtsız kalmamalı ve dilekçe gününde ve saatinde mahkeme huzurunda hazır bulunarak bu durumunu mahkemelere izah etmelidir.

Takside bağlandıktan sonra bağlandığı taksit miktarını ödemeyen davalının, ödememe nedenini mahkemeler kendiliklerinden bilememektedirler. Genelde takside bağlanmış olan davalılar, bağlandıkları taksit miktarlarını zamanında ödememekte ve alacaklıların hapis istemi ile yapmakta oldukları dilekçeleri kaale almamaktadırlar. Böyle olunca da, alacaklılar, davalıların gıyabında, davalıların, ödeme güçleri oldukları halde taksit borçlarını ödemediklerini ileri sürmekte ve mahkemeler de, davalıların gıyabında ileri sürülmekte olan bu yöndeki iddiaları doğru kabul ederek, davalıları hapse göndermektedirler.

Halbuki, takside bağlanmış olan bir davalı, taksit borcunu, ödeme güçlüğü nedeni ile ödeyemiyorsa, mahkeme böyle bir davalıyı hapse gönderemez. Yeter ki, davalı, hakkında hapislik istemi ile yapılmış olan dilekçe gününde mahkemede hazır bulunarak bu durumunu mahkemeye izah etmiş olsun.”

Barolar Birliği ve Baro Konseyi açıklamasında, yargıçların bu konularda borçlulara söz hakkı vermedikleri ve gerçek durumu araştırmadan davalıları hapse gönderdiği yönündeki şikayetlerde haklılık payı bulunduğu da savunularak, bazı kişilerin ödeme gücü olduğu halde ödememeleri nedeniyle yargıçların gerçek durumu ortaya çıkarmak için biraz sert davranışlar içine girmesinin hoş karşılanması gerektiği kaydedildi.

“RAHATINIZI BOZUP GÜNÜNDE MAHKEMEYE GİTMEDİNİZ…”

Açıklamada “taksitlerini ödemedikleri için hapiste olanlara ve hapse düşecek olanlara” seslenilerek şöyle denildi:

“Rahatınızı bozup gününde mahkemeye gitmediniz veya mahkemeye gidip de korktuğunuz için veya utandığınız için veya sindiğiniz için veya size bağırılıp çağrılmasına tahammül edemediğiniz için veya tehdit edildiğiniz için, durumunuzu izah etmediniz ve ödeme gücünüzün üzerinde taksit kabul ettiniz. Hapislik dilekçelerinin gününde mahkemeye gitmediniz veya gidip de ses çıkarmadınız ve mahkeme de eldeki bilgilerle sizleri hapse gönderdi. Sizlerin bu tutumlarınız nedeniyle, mahkemelerimiz, avukatlarımız suçlanmaktadır. Eşlerinizi, ailelerinizi, çoluk çocuğunuzu mağdur etmiş durumdasınız. Buna hakkınız yoktu.”