BM Genel Sekreteri Ban ki Moon Kıbrıs ile ilgili bir şey duymak istemiyor. Ban, Kıbrıs sorunundan umutsuz. Konuyu Politis Gazetesi'ndeki köşesinde yorumlayan Makarios Drusiotis şunları yazdı:
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, artık Kıbrıs’la ilgili bir şey duymak istemiyor. U Thant’tan Kofi Annan’a kadar tüm öncellerinin tecrübelerini yaşayan Ban Ki Moon, Kıbrıs sorununda umutsuzluğa düştü ve daha zor durumda kalmadan müzakere süreciden kurtulmak istiyor. 
Müzakereler, beş hafta daha, somut olarak söylemek gerekirse, Aleksander Downer’ın Genel Sekretere sunacağı raporda nihai değerlendirmesini yapacağı Mart ayı sonuna kadar hayattadır. Eğer rapor olumlu olursa, çok taraflı konferansı toplantıya çağıracak, eğer olumsuzsa, müzakereler orada bitecek ve görevi Güvenlik Konseyine verecek.
Geçtiğimiz Perşembe günü BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer, siyasilerle gerçekleştirdiği temasları çerçevesinde Cumhuriyetçi Türk Partisi ile görüştü. Ertesi gün Yenidüzen gazetesinde, gazetenin iki yazarı iki makale yayınladı. Söz konusu iki yazar, bu makalelerde, elde ettikleri bilgilerle ilgili olarak, BM’nin üst düzey bir yetkilisi ile gerçekleştirdikleri görüşmeye atıfta bulundular.
‘Politis’ gazetesi bu bilgileri araştırdı ve gazetenin yazarlarının da bu görüşmede hazır bulunduklarını, yayınladıkları bu bilgilerin, Genel Sekreterin Kıbrıs’taki İyi Niyet Misyon ofisinin görüşlerini yansıttığını teyit etti.
Yenidüzen’in konuyla ilgili haberlerinden ve ‘Politis’ gazetesinin elde ettiği ek bilgilerden, Genel Sekreterin, Kıbrıs sorununda o kadar umutsuz ki, adayı bir daha asla ziyaret etmek istemediğini söylediğini teyit edebiliriz. Dünyada çok ciddi sorunların olduğu bir esnada, Genel Sekreterin Kıbrıs’a ayırdığı zaman çok önemliydi ve bunun karşılığında bulduğu şey, cesaret kırıcıydı. Hatta birkaç kere de şahsına yönelik yapılan hareketler küçük düşürücüydü.
Ban Ki Moon’un hisleri, eski Genel Sekreter Kurt Weildheim’ın Kıbrıs sorununa ilişkin anılarını yazdığı kitabında, BM’nin atları nehre götürebildiğine ancak onları su içmeye mecbur edemediğine ilişkin saptamasını yansıtmaktadır.

Sorumluluklar 
BM’de sorumluluk Derviş Eroğlu’na yüklenmektedir, çünkü çapraz oy konusundaki ısrarı ile müzakerelerin dinamiğini düşürdü. Ancak Hristofyas’ın da çözüm için yanıp tutuştuğunu düşünmüyorlar. Bizzat Cumhurbaşkanı geçtiğimiz gün Lefkoşa’da yaptığı son konuşmada, Kıbrıs Rum tarafının çözüm istediğine ikna etmediğini kabul etti.
Öte yandan BM, uyarılmasına rağmen, Kıbrıslı Türklerin liderliğinde Talat’ın varlığına ilişkin konjonktürü değerlendirmeyerek, oyalama taktiği oynamasından dolayı Hristofyas’ı affetmiyor. Kaynaklarımız, Genel Sekreterin, Talat yönetimden gitmeden önce, sürece ivme kazandırmak için Kıbrıs’a geldiğini, ancak Hristofyas’ın ayak direyip, bu ziyareti başarısızlığa götürdüğünü hatırlatıyorlar.
Greentree öncesinde ve sonrasında yaşananlardan sonra Ban Ki Moon, nihai sondan önce bir fırsat daha vererek, müzakerelerden bağlarını koparmaya karar verdi. BM silahları teslim etmeden önce, müzakerelerin kurtulması için son bir çaba harcıyor.
Yenidüzen’e göre BM, yönetim ve mülkiyet başlığında öneri paketi sunacak. Elde ettiğimiz bilgile göre BM, iki tarafa sadece ortak tezlere varmaları konusunda yardımcı olacak. Çünkü BM, farklıklar arasında köprü kurulabileceğine inanıyor, ancak başarı umutları artık çok kısıtlıdır.
Bu iki başlıkta ilerleme olursa, o zaman ilk başta göründüğü kadar zor olmayan vatandaşlık konusu açılacak. Kıbrıs Rum tarafı, toplam nüfusun 630.000 olduğunu ifade ederken, Kıbrıs Türk tarafı 210.000’den bahsetti. Oran 75-25’tir. 1974 yılından sonra yaşanan demografik değişiklikleri dikkate alırsak, bu oranın çerçeve dahilinde olduğu düşünülmektedir. Eğer her şey iyi giderse, o zaman çok taraflı konferans toplanacak ve bu arada toprak konusu görüşülecek. Haritanın Annan Planındaki haritadan çok farklı olacağı düşünülmemektedir. BM pratikte bir anlaşmanın mümkün olduğu inancındadır, ancak siyasi açıdan oyun muhtemelen kaybedildi.

Ertesi gün
En kuvvetli ihtimal olan müzakerelerin çökmesi durumunda, Ban Ki Moon nihai raporu Güvenlik Konseyine sunacak. Ban Ki Moon’un çalışma arkadaşları, başarısızlıkla ilgili sorumluluğu kimin ya da kimlerin hangi ölçüde taşıdıklarının raporda ortaya koyacağı yönünde mesaj gönderiyorlar.
Bunun ardından ne olacağı konusunda birçok senaryo vardır, ancak seçenekler bellidir:
· Yalnızca ve sadece çözüm umudunun canlı kalması için müzakereler devam edecektir ki bu seçenek muhtemelen imkansızdır.
· 2013 yılındaki seçimler tamamlanana dek süreç askıya alınacak. Böyle bir durumda müzakereler ne kaldığı yerden ne de aynı zeminde devam edebilecektir. Belki de yeni çaba, daha basit ve daha gevşek bir şey için olacaktır.
· BM Kıbrıs’taki ofisini kapatıp gidecektir ki bu en muhtemel senaryodur ve Kıbrıslıları, hakemlik ve takvimler olmadan, Kıbrıslı müzakerelerde istediklerini görüşmeleri için yalnız bırakacaklar.
Son sözü Ban Ki Moon’un başvuracağı Güvenlik Konseyi söyleyecek. Tek bir olumsuz oy bile UNFICYP’in görev süresinin uzatılmaması için yeterlidir. Ancak en olası senaryo, UNFICYP’in Kıbrıs’tan tamamıyla çekilmesi yerine, sayısının daha da azaltılması ve aşamalı olarak çekilmesi yönündedir.
Önümüzdeki hafta Genel Sekreter Güvenlik Konseyine sunma konusunda söz verdiği ara raporuyla niyetlerini daha açık bir şekilde ortaya koyacak. Raporun sert olması ve tarafları, müzakerelerin çökme tehlikesi ile uyarması beklenmektedir.”