Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, KKTC’nin 2012 büyüme hedefinin yüzde 5 ile, yüzde 4 oranında bir büyüme hedefleyen dünya ekonomisi ortalamasının üzerinde olduğunu bildirdi.

Ekonominin 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,3 ; 1977 yılı sabit fiyat endeksine göre ise yüzde 3,6 oranında reel olarak büyüdüğünü kaydeden Sunat Atun, 2010 yılında milli gelirin 14 bin 703 dolara yükseldiğini belirtti.

Sunat Atun, dolar cinsinden büyümenin ise yüzde 5,5 oranında gerçekleştiğini vurguladı.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Kalkınma Bankası salonunda “Ekonomik Büyüme ve Ekonominin Genel Değerlendirmesi” konulu basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda, 2010 yılı milli gelir rakamları, 2011 yılı tahmini verileri ve 2012 yılı hedefleri ve ekonomik gelişmeler konusunda bir sunum gerçekleştiren Sunat Atun, “Dünyada ekonomilerin daraldığı, ciddi zorlıuklar çekildiği bir dönemde mali yönden iyileşme yanında reel yönden de iyileşme sağladık. Bunda TC nin çok büyük katkıları var” dedi.

Toplantıda ayrıca İstatistik ve Araştırma Dairesi Başkanı Güner Mükellef  “Gayri Safi Yurtiçi  Hasıla ve Gayri Safi Milli Hasıla 2010 Gerçekleşme Tahmini” ve Ekonomi Planlama Dairesi Başkanı Ödül Muhtaroğlu da “KKTC Yatırım Teşvik Uygulamaları” konularında sunumlar yaptılar.

Toplantıya katılarak söz alan Maliye Bakanı Ersin Tatar da, KKTC’nin uyguladığı tedbirlere devam etmesi gerektiğini, Sosyal Sigortalar Yasa Tasarısı’nın da biran önce geçirilmesi ve sigortalardaki açığın kapatılması gerektiğini söyledi.

TC’nin her yıl KKTC bütçesine 800 milyon TL’nin üzerinde bir katkıyla 3 yılda 2.5 milyar TL gelir enjekte ettiğin ve bu enjektenin de büyümeye katkı koymakta olduğuna vurgulayan Tatar, “Türkiye ile işbirliği protokolü 2012 yılında bitmeden önce 2013-14-15 yılları için de yeni bir protokol yapılmasını temenni ediyorum” dedi.

Toplantıyı, TC Yardım Heyeti Koordinatörü Ertan Tosun, TC Lefkoşa Büyükelçiliği Maliye Müşaviri Erol Öz, DPÖ Müsteşarı Ali Korhan, bazı bürokratlar ve ekonomistler de izledi.

ATUN

Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, 2010 yılı milli gelir rakamları, 2011 yılı tahmini verileri ve 2012 yılı hedefleri ve ekonomik gelişmeler konusunda yaptığı sunumda, ABD bankacılık piyasalarından kaynaklanan finansal krizin dünyaya yayılması ile birlikte, dünya ekonomisinde 2008 yılı ile birlikte daralma başladığını belirterek, “ ‘Küresel finansal kriz’ olarak adlandırılan bu etki, KKTC’ni de 2008 yılı sonu itibarı ile tesiri altına almış ve küresel krizle birleşen yapısal eksendeki iç ekonomik sorunların etkisi ile 2009 yılında da daralma devam etmiştir” dedi.

Atun, şöyle devam etti:

“Buna göre 2007, 2008 ve 2009 yıllarındaki Ekonomik büyümesi, sırası ile yüzde 1,5; eksi yüzde 3,4 ve eksi yüzde 5,7 olarak gerçekleşmiştir. Buna paralel olarak kişi başına düşen Gayrı safi milli hâsıla da 2007 yılından itibaren gerilemeye başlamıştır. Tüm bunlarla birlikte 2008 yılından itibaren bütçe gelirleri ekonomik daralmaya kıyasla daha büyük ölçüde gerilemiştir. 2009 yılından itibaren küresel krizle birleşen iç ekonomik sorunların etkisi de hissedilir şekilde artmaya başlamıştır.

Daralan ekonomik ortamı rahatlatmak adına hükümetimiz, son 1 yıl içerisinde reel sektör odaklı projelere büyük önem vermiştir. Reel sector destekleri altında ayrılan kaynak 2010 yılı için 60 milyon TL, 2011 yılı içinse 100 Milyon TL olmuştur. KOBI finansman destek programları dâhilinde tam 59 milyon TL’ tutarında bir kaynak toplamı kullandırılmış bulunmaktadır.

Dış satım yolu ile döviz gelirlerine büyük önem veren hükümetimiz, sanayicilerimizin yurt dışı pazarlar bulmasında ve var olan pazarların geliştirilmesine yönelik uygulamalar başlatmış ve geliştirmeye de devam etmiştir. Olumsuz koşullarda devraldığımız ekonomimize ilişkin gerek mali gerekse ekonomi alanda talep yönlü yapılan hamleler neticesince Ekim 2009 ayından itibaren ithalat ve ihracat değerlerimiz istikrarlı bir şekilde artmaya başlamıştır.”

Nisan 2010 tarihli ithalat verilerinin, bir önceki yıla göre yüzde 18 artarken, ihracat verirlerinin ise yine bir önceki yılın ayni ayına göre yüzde 74 oranında bir artış gösterdiğine dikkat çeken Atun, “İhracat rakamlarımız, son 4 yılın en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Varılan bu sonuçlar, istikrarlı bir ekonomi yönetiminin sonucudur” dedi.

Atun, “Reel sektör odaklı büyüme programını Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin katkıları ile daha da geliştirmekte olan hükümetimiz, yeni projeler ve yeni uygulamalarla reel sektör yatırımlarının artmasını, iş yapabilirlik ortamının iyileştirilmesini ve işletmelerimizin gerek mali gerekse diğer destek programları ile daha da güçlendirilmesini hedeflemektedir” ifadesini kullandı.

MALİ DENGENİN BOZULMASI

2007 yılında kamu mali dengesinin olağanüstü şekilde bozulduğunu ve kamu harcamalarının kamu gelirlerinin birkaç kat üzerine çıkmasına neden olduğunu kaydeden Atun, kamu maliyesi dengesinin önemli bir şekilde bozulması sonucunda, 2007 yılından itibaren bütçe açıklarının katlanarak artmaya başladığını, kamu yatırım harcamaları için bütçeden ayrılabilen payın eridiğini, dolayısıyla ekonominin büyümesi, katma değer derinliği sağlanması ve istihdam yaratılmasının imkansız hale geldiğini belirtti.

2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, 2010 yılı itibarı ile makroekonomik istikrarın sağlanması hedefiyle planlı düzenlemelerin hayata geçirildiğini, bununla birlikte 2010-2012 kamunun etkinliğinin ve özel sektörün rekabet gücünün artırılması programı çerçevesinde reel sektör öncülüğünde iktisadi büyümenin sağlanması amacıyla teşvik uygulamaları ile desteklenen ve titizlikle tasarlanan Sektörel stratejik programların da uygulamaya konduğunu ifade etti.

Atun, “2010 ve 2011 yılları süresince, sabit sermaye yatırımları, ihracat, ithalat, tarımsal üretim, sanayi üretimi, teşvikler, yatak sayısı, yolcu sayısı ve geceleyen turist sayısında artış meydana gelmiş ve reel alanda büyümeye sebebiyet vermiştir. Buna bağlı olarak istihdam sayısı, mevduatların krediye dönüşme hızı, vergi gelirleri ve sosyal güvenlik prim yatırımlarında da artış meydana gelmiştir. Ayni dönemde başta Anavatan Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere KKTC’nin dış ticaret ortaklarının ekonomik performanslarında iyileşme yaşanmış ve KKTC ekonomisine olumlu şekilde yansımıştır” dedi.

Dış ticarette yüzde 65 ile en büyük ticaret ortağı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin reel büyümesinin 2010 yılında yüzde 8, 2011 yılında ise yüzde 8,5’e yükseldiğini kaydeden Sunat Atun, şöyle devam etti:

“KKTC’de 2010 yılında tarım sektörü yüzde 11,3; sanayi sektörü yüzde 2,7; inşaat sektörü yüzde 3,4; ticaret Sektörü yüzde 9 büyümüştür. Ulaştırma sektörü yüzde -10,4 ; kamu ve serbest meslekler sektörü ise yüzde -4,8 küçülmüştür. İstihdam sayısının, işgücündeki artıştan daha fazla olması nedeniyle işsizlik oranında azalma sağlanarak yüzde 11 seviyesine inmiştir.”

BÜYÜME VE MİLLİ GELİR

Ekonominin 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,3; 1977 yılı sabit fiyat endeksine göre ise yüzde 3,6 oranında reel olarak büyüdüğünü kaydeden Atun, 2010 yılında Milli gelirin 14 bin 703 dolara yükseldiğini belirtti. Sunat Atun, dolar cinsinden büyümenin ise yüzde 5,5 oranında gerçekleştiğini vurguladı.

2011 YILI DEĞERLENDİRMESİ

2011 yılı içerisinde uluslararası değerlendirme kuruluşu S&P’nın ABD’nin kredi notunun negatife indirdiğini, not indiriminin de, faiz artış beklentisi taşıması nedeniyle borçlanma maliyetlerini artırma riski meydana getirdiğini belirten Atun, bunun sonucunda finans piyasalarında ve buna bağlı olarak döviz kurlarında dalgalanma yaşandığını ifade etti.

Avrupa Birliği ekonomilerinin 2010 yılı içerisinde ortalama yüzde 1,70 oranında büyüdüğünü,   Türkiye ekonomisinin ise 2009 yılında yüzde 4,8 oranında küçülüp 2010 yılında yüzde 8,9 oranında bir büyüme gerçekleştirdiğini anlatan Atun, bunun 2011 yılında ise yüzde 8,5 oranında devam ettiğini kaydetti.

AB’DA KRİZ

2011 yılında petrol fiyatlarında artış eğiliminin devam ettiğine de dikkat çeken Atun, şöyle devam etti:

“İçerisinde bulunduğumuz 2011 yılı boyunca AB içerisinde krizin derinleştiğini görmekteyiz. Küresel ekonominin üç temel aktöründen biri olan Avrupa Birliği kriz döneminde olumsuz derecede etkilenmiştir. Avrupa'da finansal güçlükler ile karşılaşan pek çok işletme kapanmakta, işsizlik oranlarında rekor düzeyde artış görülmektedir. Bu noktada en öne çıkan konu, ülkelerin başlıca önceliğinin mali sürdürülebilirlik olmasıdır. Sorun yaşayan AB ülkelerinin tamamı makroekonomik istikrar tedbirleri almakta, bütçe disiplini hedefiyle katı mali politikalar uygulamaktadır. En göze çarpan ortak özellik ise, sıkı mali tedbirlerin alındığı bu ortam içerisinde, Reel Sektör teşviklerine kaynak ayırma kabiliyetinin ortadan kalkmış olmasıdır...”

HOLLANDA VE İSVİÇRE

Hollanda ve İsviçre’nin uzun süreli durağan geçen bir dönemden sonra iyi tasarlanmış reformlar sonrası ekonomik büyüme sağladığı geçiş sürecinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirten Atun, “Bu iki ülkenin yaşamış olduğu deneyimin, KKTC’nin son beş yılı ile örtüştüğünü söyleyebiliriz. Her iki ülke ekonomisi de krizle sonuçlanan orta vadeli bir kötüleşme sürecinden geçmiştir. Kişi başına milli gelirin giderek azaldığı, kamu finansman kabiliyetinin bozulduğu ve mali açıkların büyüdüğü dönem süresince işsizlik artmış, üretim azalmış ve vergiler de yükseltilmişti. Her iki ülke de makroekonomik dengesizliğin ve büyüme önündeki engellerin, ekonominin en büyük riski olduğunu görerek reform programları tasarlamışlardır” ifadelerini kullandı.

KKTC EKONOMİSİ, 2011 YILI DEĞERLENDİRMESİ

Makroekonomik iyileşmenin 2011 yılında devam ettiğini belirten Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, şöyle devam etti:

“2011 yılı ilk yarısı gerçekleşme rakamları ele alınarak yapılan mukayesede 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında bir önceki yıla göre istikrarlı bir artış olduğunu görmekteyiz. Bu nominal artışın yanında; reel gelişimin görülmesi için göreceli mukayese yapılması gerekmektedir. Buna göre, gelir artış hızının giderlerin artış hızı üzerinde olmuş; bununla birlikte 2011 yılı ilk yarısında yerel bütçe gelirlerinin toplamının yüzde 9,6 artış ile; yüzde 6 oranında artan yerel bütçe giderlerinin üzerinde oluşmuştur.

Bununla birlikte vergi gelirlerinde yüzde 8,8; vergi dışı gelirlerde ise yüzde 18,4 oranında bir artış meydana gelmiştir. Vergi gelirlerindeki reel artış da 2011 yılında güçlü bir büyüme hızının olduğunu göstermektedir. 2011 yılı başlangıç bütçesine göre, bütçe giderleri yüzde 5,01 azalırken, bütçe gelirleri ise yüzde 2,12 oranında artmıştır.

Prim yatırımları  2010 yılı ilk 10 ayı 278.318.804,89   TL iken, 2011 yılı ilk 10 ayında 294.176.166,29  TL düzeyine yükselmiştir. 2010-2011 Yıllık değişim yüzde 5,70 oranında olup, son üç yılın ortalaması olan yüzde 5,1’in de üzerindedir.

KDV beyanları, 2010 yılı ilk on aylık döneminde 126.398.546,96 TL olurken, 2011 yılı ilk on aylık döneminde ise 153.176.258,13 TL’ye yükselmiştir. Son dört yılda KDV tahsilatlarındaki artış yüzde 8,83 oranında seyrederken, 2011 yılındaki gelişme 2010 yılına kıyasla yüzde 21,19 oranında olmuştur.

Reformların uygulamaya geçildiği ekim 2009 tarihinden itibaren aylık KDV tahsilatları üst banda taşındı..”

MEVDUATLARIN KREDİYE DÖNÜŞÜMÜ

Mevduatların krediye dönüşüm oranının 2010 yılının çeyrek dönemlerinde arttığını ve en güçlü artışın yüzde 8,68 oranıyla dördüncü çeyrekte olduğunu anlatan Sunat Atun, şöyle devam etti:

“2011 yılının ikinci çeyreğinde kredi büyüme hızı bir önceki çeyreğe göre 0,75 puan artarak yüzde 5,50 oranında genişlemiştir.

Bankacılık sektörü toplam kredilerinin Haziran 2011 itibarıyla, yüzde 68,28’si özel sektör, yüzde 31,72’si ise kamu kredilerinden oluşmaktadır. İlgili dönemde kamu kesimine kullandırılan krediler bir önceki çeyreğe göre 35,0 milyon TL azalarak 1.516,5 milyon TL’den 1.481,5 milyon TL’ye gerilemiştir. Özel kesime kullandırılan krediler ise 301,2 milyon TL artarak 2.887,8 milyon TL’den 3.189,0 milyon TL’ye yükselmiştir. Yine İlgili dönemde oransal artışlara bakıldığında, kamu kesimine ait kredilerdeki artış hızı yüzde 10,60, özel kesime kullandırılan kredilerin artış hızı ise yüzde 33,04’dür. Bu da yine özel sektör alanda meydana gelen ekonomik faaliyetlerin kamu alanından daha süratli geliştiğini göstermektedir.

Kamu sektörünün borçlanma ihtiyacının azalması ile birlikte, özel kesime kullandırılan kredilerde görülen artış, ekonomi içerisinde bu yönü ile özel kesimin etkinliğinin ilerlemeye devam ettiğine de işaret etmektedir.”

2012 YILI HEDEFLERİ:

Artan kapasite kısıtlamaları ve daraltıcı politikalar nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde 2012 yılında yüzde 6 civarında, gelişmiş ülkelerde yüzde 1,9; dünya ortalamasında ise yüzde 4,0 oranında bir büyüme elde edilmesinin öngörüldüğüne dikkat çeken Atun, “KKTC’nin 2012 büyüme hedefi yüzde 5 olarak belirlendi. Bu 2012 yılında yüzde 4 oranında bir büyüme hedefleyen dünya ekonomisinin ortalamasının üzerindedir” dedi.

FAALİYET ENDEKSİ

DPÖ’nün farklı parametreler kullanarak hazırladığı yeni bir çalışma bulunduğunu da belirten Atun, bunun da KKTC’nin Faliyet Endeksi olduğunu söyledi.

Atun, dünyanın 2009,2010 ve 2011 yılı ekonomik gelişmeleri ile KKTC’ninkinin paralellik taşıdığını da kaydererek, “Faaliyet Endeksi, ekonomik trendi belirlemekte ve belirlenen ekonomik trend de ülkemizin milli gelir seyrini ciddi bir seviyede mukayese edebileceğimiz alan oluşturmaktadır” dedi.

Sunat Atun, “Reformların yürürlüğe girdiği temmuz 2009 tarihinden bugüne hem ekonomik faaliyetlerde hem de ekonomimizin gelişim eğiliminde bir yükselme olduğu parametrelerle ortaya konmaktadır” ifadesini kullandı.

Atun, DPÖ’nün artık çeyreklik dönemlerle faaliyet endeksini kamuoyuyla paylaşacağını vurguladı.

Atun, “Dünyada ekonomilerin daraldığı, ciddi zorlıuklar çekildiği bir dönemde mali yönden iyileşme yanında reel yönden de iyileşme sağladık. Bunda TC nin çok büyük katkıları var. AB ülkelerinde teşvikler hemen hemen kalkarken biz makro ekonomik yapıyı iyileştirirken diğer yandan da ekonomik büyümenin sağlanması aduına teşvikleri ve destekleri artırarak uygulamaya aldık” dedi. 
 
TATAR

Toplantıda konuk olarak bir konuşma yapan Maliye Bakanı Ersin Tatar da, daha önce yaptığı tahminlerin açıklanan rakamlarla örtüştüğünü görmekten mutlu olduğunu belirtti.

Tatar, “2010 yılında yüzde 3.5, 2011 yılında da yüzde 3.5 ve 2012 yılında da beklediğim 4 civarında demiştim. Türkiye Cumhuriyeti ile işbirliği protokolünü kapsayan 3 yılda yüzde 11 büyüme ki bu dünya standartlarında bir başarı” dedi.

Süreçte tedbirler alındığını, sıkıntılar yaşandığını ve tepkiler alındığına dikkat çeken Ersin Tatar, rakamların yapılan işlerin doğru olduğunu kamu maliyesinin düzelmekte, makro ekonomik dengelerin daha sağlıklı bir düzeyde yaşam bulduğunu ve bütçe açıklarının azalmakta olduğunu göstermekte olduğunu vurguladı.

TC’den ve TC Başbakanı Erdoğan’ın ‘mali disiplin’ prensibinden ilham almakta olduklarını kaydeden Tatar, rotanın artık belli olduğunu ve bunda popülizm bulunmadığını söyledi.

Kamunun şişirilerek hiçbir yere gidilemeyeceğini de vurgulayan Tatar, TC yetkililerinin kendileriyle paylaştığı bilgilere göre avrupadaki krizin daha da derinleşeceğini, bundan belki de KKTC’nin de etkileneceğini ifade etti.

“İşin özünde tedbirli olmalıyız” diyen Ersin Tatar, “Harcamalarda dikkatli olmalıyız” dedi.

HP’nin 2011 yılında kalktığını ve tasarrufa gidildiğini anlatan Tatar, 2012 yılında ise bu tedbirin kalkacağını HP’nin geri geleceğini, bu konuda bütçede yüzde 3 artış öngörüldüğünü söyledi.

KKTC’nin dikkatli olarak tedbirlerine devam etmesi gerektiğini de belirten Tatar, bu nedenle Sosyal Sigortalar Yasa Tasarısı’nın biran önce geçmesi gerektiğini, Sosyal Sigortalar’ın 300 milyon TL prim toplarken maaşlar ve 13’üncü maaşlara 600 milyon TL harcamakta olduğunu anlattı.

Tatar, “Sigortaların açığı devam ediyor. Bu sene biz bütçemize 50 milyon TL sigortalara aktarmak için tedbir aldık...Yaşın kademeli olarak artırılması, bazı prim düzenlemeleri ile kaynak aktarımına gidilmeli” dedi.

Tatar, petrol fiyatlarındaki artışın dünye ile birlikte KKTC’de de etkili olmakta olduğunu da kaydetti.

Tatar, “Dünyada kriz derinleşirken, bizim ülkemizde gayretlerimizle yerel gelirlerimizde artış var bu bir başarı ancak  TC her yıl KKTC bütçesine 800 milyon Tlnin üzerinde bir katkıyla 3 yılda 2.5 milyar TL gelir enjekte oldu. Bu enjekte de büyümeye katkı koyuyor. Türkiye ile bu işbirliği protokolünün 2012 yılında bitmeden önce 2013-14-15 yılları için de yeni bir protokol yapılmasını temenni ediyorum” dedi.