Ortadoğu coğrafyasında liderleri deviren isyan hareketi rejimleri kökten reforme edememenin sancılarını çekiyor

Meydanlarda erkeklerle omuz omuza gösteri yapan kadınların payına ise hayal kırıklığı düştü. Otokrat liderler ve sandıkla göreve gelen yönetimlerin ortak noktası siyasette ve sosyal hayatta cinsiyet eşitliğinin önündeki engelleri kaldırmamak oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Mısır’dan Libya’ya devrim sonrası geçiş sürecinde kadının yeri İslamcı siyasi güçlerin hakimiyetiyle gölgelendi. Kuveytli kadın haklarıaktivisti Ebtehal El Katib Arap devrimlerinde İslamcıların yükselişinin ‘kadının rolünü öncelikli ve en kötü biçimde etkilediğini’ belirtiyor. 

Mısır
Hüsnü Mübarek yönetimine karşı Kahire’nin Tahrir meydanında erkeklerle yanyana öfkelerini haykırmış Mısırlı kadınlar, Müslüman Kardeşler’in ve Selefilerin seçim zaferiyle siyasetteki mevcut kısıtlı yerlerini de kaybettiler. Mübarek döneminde kadın adaylara ayrılan kota sayesinde mecliste 64 sandalyeye sahip olan kadınların temsil oranı yüzde 12’den yüzde 2’ye düştü. Müslüman Kardeşler sözcüsü Mahmud Gozlan halkın seçeceği devlet başkanının ‘bir kadın olamayacağını’ iddia ederken şeriata uymayan yasaları reddediyor. İnsan Hakları Uluslararası Federasyonu “Kadınlar şiddet uygulayan dokunulmazlık sahibi aşırı gruplara ve güvenlik güçleriyle olduğu kadar sosyal hayattan dışlama çabalarına karşı da mücadele veriyorlar” açıklamasını yaptı. İktidarı bırakmaya yanaşmayan orduyu protesto eylemlerinde kadın göstericilerin polis tarafından zorla bekaret testine götürülmesi uluslararası toplumun tepkisini çekmişti. Kahire’de Amerikan Üniversite’sinde görevli Amina Elbendari, kadın hareketinin Mübarek rejimiyle bağdaştırılmasından duyduğu sıkıntıyı aktarırken “Ulusal Kadın konseyi’nin bütün çalışmaları Suzanne Mübarek’le ilişkilendirildi. Feministlerin onlarca yıllık mücadele sonucunda elde ettikleri haklar sıfırlandı” dedi.

Tunus
Kurucu meclis için düzenlenen seçimlerde yüzde 37 oy olarak siyasi rakiplerine ezici bir üstünlük sağlayan İslamcı Ennahda partisi medeni manunu değiştirmeyi planlıyor. Devrik Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali döneminde çokeşliliği yasaklayan ve  Tunus kadınına bölgede eşi benzeri olmayan haklar tanıyan kanunun revize edilmesine liberal gruplar ve kadın örgütleri şüpheyle bakıyor. Meclisin üçte ikisinin onayını gerektiren değişikliğin yanısıra kaleme alınacak Tunus anayasasında İslam şeriatına referans verilmesi yönündeki tartışmalar kadınların kazanılmış hakları açısından endişe yaratıyor. İnsan hakları savunucusu, Bin Ali döneminde hapis yatmış Munsif El Mazruki’nin de aşırı görüşlü Selefiler’e direniş göstermemesi kaygıyı artırıyor. Peçe takmadıkları gerekçesiyle kimi kadın öğretmenlerin çalışması zorlaştırıldı.    

Libya
Muammer Kaddafi’nin 34 yıllık iktidarının sonlandırıldığını açıkladığı günün çoşkusu içerisinde Ulusal Geçiş Konseyi’nin başı Mustafa Abdül Celil’in yeni düzenin şeriata göre şekilleneceğini yönündeki açıklaması çok dikkat çekmemişti. Celil Libya’nın ‘özgürlüğünü’ dünyaya duyururken ‘şeriati ihlal eden evliliği ve boşanmayı düzenleyen yasalar dahil bütün kanunların geçersiz olacağını’ da açıkladı. Yeni seçim kanunun ilk taslağında kadınlara ayrılan yüzde 10 seçim kotası sonradan kaldırıldı; kadın örgütlerinin itirazları dikkate alınmadı. Merkez eğilimleri temsil eden Ulusal Parti’den Ahlam El Hac “İslamcı partilerden korkuluyor” diyor. 

Yemen
2011’de üç kadına verilen Nobel Barış Ödülü’nü alanlardan biri Yemenli insan hakları eylemcisi Tevekkül Karman’dı. ‘Barış inşa etme çalışmalarına kadınların tam katılım hakkı için şiddeti dışlayan mücadele’siyle ödüle uzanan Karman, ‘Ali Abdullah Salih’in sırtındaki diken’ olarak tanınıyordu. Toplantılar sırasında insanlarla iletişim kurmasını zorlaştırdığını söyleyerek çarşaf giymeyi bırakan, alamet-i farikası haline gelen pembe eşarbıyla Yemen sokaklarında yüzlerce kadın ve erkeğin katıldığı gösterilere liderlik yapan Karman’ın ülkesinde kadınlar için hayat Salih döneminden daha kolay değil. Okuma yazma bilen kadınların oranının yüzde 40’ı geçemediği ülkede devrim kadınları harekete geçirmiş olsa da Selefilerin siyasi hayatta atılgan hale gelmesiyle kadın hakları açısından tablo parlak değil.