Mersin’in Silifke ve Erdemli ilçeleri arasındaki bölge, denize paralel uzanan Toroslar’dan, derin vadiler ve kayalık tepelerden oluşan büyüleyici bir coğrafya. Alabildiğine çıplak kanyonlar dik uçurumlar yapan yüksek duvarlarıyla insanı ürkütüyor. Yaz sıcaklarında çoğunlukla kurusa da, kanyondaki su diğer mevsimlerde yolculuğuna devam ederek Akdeniz’e kavuşuyor. 

Sarp vadiler arasındaki Şeytanderesi mevkii, içindeki Adamkaya kabartmalarıyla Dağlık Kilikia’nın en ilginç bölümlerinden biri. Anayolun iki yüz metre aşağısına konumlanan bu kabartmalar, 10 ayrı kompozisyondan oluşuyor. Geç Helenistik veya Erken Roma dönemine ait olduğu düşünülen 11 erkek, dört kadın, iki çocuk ve bir dağkeçisi figürü, halk arasında Adamkayalar olarak biliniyor. Yer yer makilik ve zeytin ağaçlarından oluşan bir bitki örtüsüyle kaplı Şeytanderesi’nin dik kayalık yüzeyine yapılan kabartmalar, insanda hayranlık uyandıran bir işçiliğin ürünü. İÖ 3. yüzyıla tarihlenen kabartmaların bulunduğu kutsal alandaki tepe üzerinde bir yerleşimin izlerine rastlanması, bölgenin stratejik bir merkez olduğu kanısını güçlendiriyor. 

Dağlık Kilikia’nın bu kesiminde Adamkayalar’ın yanı sıra daha pek çok kaya kabartması yer alıyor. Kızkalesi’nde bir asker, Kanlıdivane’de beş kişilik bir soylu ailesinin mezar anıtı, Taburelli ve Hisarınkale köylerindeki mızraklı asker figürleri, Toroslar’ın yamaçlarında hâlâ nöbet tutuyorlar. Adamkayalar Vadisi’ne ulaşım için Kızkalesi’nden 10 kilometrelik asfalt yolu izlemek gerekiyor. Bu noktadan geriye bakıldığında, Kızkalesi’nin Akdeniz’i inci bir gerdanlık gibi süsleyen manzarası seyredilebilir. Cambazlı Kilisesi, Uzuncaburç ve kutsal merkez Olba da mutlaka ziyaret edilmeli. Son yıllarda çeşitli acenteler, Adamkayalar ve çevresinde “Prensesin Ayak İzleri” adını verdikleri yürüyüş turları organize ediyorlar.