Charles Michel ile Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda 25 Mart'ta yapılan AB Liderler Zirvesi'nin sonuçları ve protokol olayıyla gündeme gelen 6 Nisan'daki Türkiye ziyaretleri hakkında milletvekillerine bilgi verdi.

Sözlerine "Ben AB Komisyonunun ilk kadın başkanıyım. Ben AB Komisyonunun başkanıyım." diyerek başlayan von der Leyen, buna uygun bir davranış beklediğini ama göremediğini söyledi.

Von der Leyen, AB protokolünde Konsey Başkanının, Komisyon Başkanından önde geldiği şeklindeki tartışmalarına atıfla "Bana yapılan davranışın haklı bir sebebini Avrupa anlaşmalarının hiçbirinde bulamıyorum." diye konuştu.

Kadın olduğu için bu davranışa maruz kaldığı sonucuna vardığını dile getiren von der Leyen, şöyle devam etti:

"Takım elbiseli ve kravatlı olsaydım bunlar olur muydu? Önceki toplantıların görüntülerinde sandalye eksikliği göremedim. Bu görüntülerde kadın da göremedim. Bu meclisin özellikle kadın üyeleri de geçmişte benzer şeyler yaşamıştır. Nasıl hissettiğimi çok iyi bildiğinizden eminim. Ben incindim, bir kadın ve Avrupalı olarak kendimi yalnız hissettim. Çünkü bunlar oturma düzeni veya protokolle ilgili değil. Bu tam da bizim kim olduğumuzla ilgili. Bu birliğimizin savunduğu değerlerle ilgili. Bu, kadınlara eşit muamele edilmesi için ne kadar yol kat etmemiz gerektiğini gösteriyor."

Von der Leyen, bir AB kurumunun başkanı olarak kendi sesini duyurabildiğini ancak birçok kadının bu ayrıcalıktan mahrum olduğunu söyledi.

İstanbul Sözleşmesinin kadın haklarının korunması bakımından önemli olduğunu söyleyen von der Leyen, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesinden duyduğu derin endişeyi dile getirdiğini aktardı.

Von der Leyen, "Ancak inandırıcı olmak için sadece başkalarını eleştirmemeliyiz. İnandırıcı olmak için kendimiz de harekete geçmeliyiz." diyerek şöyle devam etti:

"Bazı AB üyeleri hala İstanbul Sözleşmesini onaylamadı. Bazıları da ayrılmayı düşünüyor. Bu kabul edilemez. Kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddet suçtur ve cezalandırılmalıdır. Bu nedenle AB’nin kendisinin de sözleşmeye katılmasını istiyorum. Bu benim komisyonumun bir önceliğidir ancak AB’nin katılımı Konsey’de durdurulduğu için yıl bitmeden alternatif tedbirler önereceğiz. Kadınlara ve çocuklara karşı şiddeti engellemek ve bununla mücadele için yasa teklifi sunacağız." ifadesini kullandı.

Kadınların başarılarına örnek verirken yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısını geliştiren BioNTech firmasının kurucularından Özlem Türeci’yi örnek gösteren von der Leyen, AB kurumlarında da yönetim pozisyonlarında kadınlara daha fazla yer verilmesini istedi.

Von der Leyen, AB için Türkiye ile ekonomi, iklim değişikliği, kamu sağlığı ve diğer bölgesel konularda diyaloğun sürdürülmesinin ön koşulları olarak "kadın haklarına saygı gösterilmesi, Doğu Akdeniz’de gerginliğin düşürülmesinin devamı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanmasını" sıraladı.

Von der Leyen, bu şartların karşılanması halinde Türkiye’nin 4 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yaptığı için ortaya çıkan maliyetin karşılanmasını sağlayacak yeni mali yardımın daha kolay bırakılabileceğini belirtti.

"ÖZÜRLERİMİ DİLE GETİRDİM"

AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise Türkiye ile ilişkilerin zorlu bir konu olduğunu, kendisinin Konsey başkanı olmasından bu yana liderlerle 11 kez Türkiye’yi konuştuklarını söyledi.

Ankara’daki protokol olayına değinen Michel, "Ortaya çıkan durumla ilgili üzüntümü, Komisyona ve kendisini gücenmiş hissedenlere özürlerimi kamuoyu önünde birkaç kez dile getirdim." dedi.

AB Konseyi’nin protokol ekibinin toplantı odasına girişine izin verilmediğini savunan Michel, AB Komisyonu’nun da protokol ekibini Ankara’ya göndermediğini hatırlattı.

Michel, "Ursula von der Leyen ve ben, böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için söz verdik ve protokol ile diplomasi ekiplerimize bunun için gerekli talimatları verdik." diye konuştu.

Olay sırasında aylar süren çalışmalara zarar verebilecek siyasi bir olaya yol açmamak için tepki göstermediğini söyleyen Michel, "Şimdi ortaya çıkan görüntülerin birçok kadını gücendirdiğini anlıyorum. Burada kadınlara ve cinsiyet eşitliğine olan tam ve mutlak desteğimi tekrar teyit ediyorum." dedi.

Michel, bütün bu olayların AB içinde eşit ücret, yönetim pozisyonlarında daha fazla kadının bulunması gibi kadın haklarını güçlendirmeye vesile teşkil etmesi için çalışacağını ifade etti.

Türkiye’ye koşullu, orantılı ve geri çevrilebilir bir pozitif gündem sunduklarını söyleyen Michel, Türkiye’den hukukun üstünlüğü, insan hakları, Yunanistan ile ilişkiler ve Kıbrıs meselesinde beklentileri olduğunu aktardı.

Yunanistan ile Türkiye’nin istişari görüşmelere başladığını, Kıbrıs konusunda Birleşmiş Milletler öncülüğünde bu hafta görüşmeler yapılacağını hatırlatan Michel, pozitif gündemin ana hatlarının ekonomik iş birliği, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, göç, toplumlar arası temas gibi konuları içerdiğini dile getirdi.