Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'na katılmak üzere İsviçre'de bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa borç krizi ve Türkiye ekonomisine ilişkin soruları yanıtlarken İstanbul'a 3. küprünin ihalesinin yeni bedelini de açıkladı. Projenin daraltılarak 2.5 milyar dolara ineceğini belirten Babacan, geçtiğimiz günlerde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın "Teklif gelmemesi, ne krizden ne belirsizlikten. Teklif gelmemesinin nedenlerini de biliyoruz." diyerek söylemediği nedenleri de açıkladı.

BAZI GARANTİLERİ VE ÖNGÖRÜLERİ GETİRECEĞİZ

Babacan, İstanbul'a üçüncü köprü konusunda 2 gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanlarla birlikte toplantı gerçekleştirdiklerini, durum değerlendirmesi yaptıklarını anlattı. Toplantıda, teklifin neden gelmediği ve ne yapılması gerektiğini ele aldıklarını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:

"3. köprünün yap-işlet-devret modeliyle yapılabilmesi için trafiğin de yatırımcılar tarafından genel olarak görülmesi gerekiyor. 'Ben bu yatırımı yapacağım ama 1. köprü var 2. köprü var sadece oradan artanlar mı bana gelecek, yoksa sürekli bir trafik olacak mı?' diye bir endişe vardı aytırımcılarda. Ağır taşıt trafiğinin tamamiyle 3. köprüye yönlendirileceği düzenlemeleri mevzuatın bir parçası haline getirdiğimizde , ihale şartnamesine koyduğumuzda yeni bir yap-işlet-devret ihalesine çıkılacak. 2 yerine 3 şeritli otoyol sistemler ile yolu beslemek söz konusu olabilir bununla ilgili de çalışılıyor.

Sayın Başbakanımız haritaları aldı önüne, projelere baktı ve şöyle bir talimatı oldu; üçüncü köprü ile sadece bağlantı yollarını ayrı bir proje olarak ayırıyoruz. Çünkü üçüncü köprü, bağlantı yolu ve otoyol sistemi olarak tek bir proje olarak dizayn edilmişti ve 6 milyar dolarlık tahmini bir proje söz konusuydu. Uzun vadeli ve finansmanı çok kolay değil. Dolayısıyla bu projeyi acil ihtiyacımız olan üçüncü köprü ve sadece bağlantı yolu olarak biraz daraltıp bu daralmış haliyle tekrar bir yap-işlet-devret ihalesine çıkma kararı aldık. Daraltılmış proje için de proje bedeli, 6 milyar dolardan yaklaşık 2.5 milyar dolara inmiş oldu.Burada şu önemli; ağır taşıt trafiğinin üçüncü köprüye yönlendirilmesi gerekiyor. Üçüncü köprü, zaten birinci ve ikinci köprülerin üzerindeki yükü almak için yapılacak. Şu anda hemen uygulanacak karar, projeyi biraz daraltıp sadece üçüncü köprü ve bağlantı yolları olarak sınırlayıp, bazı garantileri getirip tekrar yap-işlet-devret ihalesine çıkmak.''

"EURO BÖLGESİNİN DAĞILMASI MÜMKÜN DEĞİL"
2012 yılı farklı senaryolarla karşılaşabileceğimiz bir yıl. Türkiye olarak her senaryoya hazır olmalıyız.
Euro bölgesi tamamen dağılmaz, biribirlerine dayanışma içinde yaklaşırlar. Davos'ta bu görüş yok ama kötümser olan çok. Türkiye olarak adımlarımızı dikkatli atmalı ve esnek olmamız lazım.

Türkiye'nin sağlık konuları olsun, para politikaları olsun Türkiye'de olup bitenler Davos'ta konuşuluyor. Artık bizi yakından izliyorlar.

RİSKLER ARTACAK
2012 yılının göstergeleri özellikle risk göstergeleri 2011'e göre artacak. Bu tüm dünyada böyle, riskler artacak. 2011'in başında çok sağlam görünen Almanya ve Fransa'da bile risklerde artış var. Bunlar bir araya gelince faizlerde artış söz konsu oluyor. Biz bundan rahatsız değiliz. Piyasa şartlarının beklentileri neler, onlar oluşmazsa akıntıya karşı hareket etmiş gibi olunur.

DÖVİZ SIKINTIMIZ YOK
Merkez Bankası'nın Ağustos'tan yıl sonuna kadar olan dönemde çok döviz sattığı dönemde, tüm işlemlerde 5 milyar dolarlık döviz girişi olmuş. 2012'de 3 milyarlık giriş var. Türkiye'den bir döviz çıkışı sorunu yok, döviz sıkıntısı görmüyoruz.

ENFLASYON
Enflasyona ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, "Kurlar ve enerji fiyatlarının yüksek olması nedeniyle enflasyonda son aylarda bir artış gördük. 2011'ın son aylarında vergi kalemlerinde bazı düzenlemeler yapmamız gerekti, sigaradaki artış etkiledi, sel gibi doğal afetler etkiledi. Bunlar Merkez Bankası'nın politikalarına bağlı olmadığı için geçici olarak yükselen enflasyondan kaygı duymuyoruz."

"MALİYE POTİKAMIZI GEVŞETİRSEK HEMEN BURADAKİ ÜLKELER GİBİ OLURUZ"
Uluslararası kuruluşların büyüme tahminleri ile Orta Vadeli Program'daki (OVP) tahminler arasındaki farka ilişkin bir soru üzerine Babacan, şu anda dünya ekonomisinin, daha önce görülmemiş süreçler yaşadığını söyledi.

Önümüzdeki 4-5 haftalık sürecin, pek çok kararların alınacağı, çabaların gösterileceği bir dönem olacağını dile getiren Babacan, şu anda Avrupa ve dünya ekonomisiyle ilgili çok farkı senaryoların tartışıldığı bir dönemde olunduğunu vurguladı. Babacan,"Davos'taki ülkelere bakın Türkiye'ye gıpta île bakıyorlar. Kamu maliyesi bizde bir problem alanı değil, Türkiye'ye yatırımlar devam ediyorsa bunun nedeni maliye politikamızdaki sağlam duruştur. 2012 yılına bakacağız belki yeni sıkılaştırmalar ve gevşetmeler yapabiliriz. Esneklik, sıkılaştırma para politikasında olabilir ama maliye poltikamızda sağlam duracağız yoksa hemen buradaki ülkeler gibi oluruz." dedi.

DALGALI KUR REJİMİ
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurdaki değişmelere ilişkin ise hükümetlerinin kurdaki politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu ifade etti.

Buna karşın, kurumların veya şahısların kendi arzu ettikleri kur seviyeleri olabileceğini belirten Babacan, Merkez Bankasının kurla ilgili söylediklerinin de hükümetin kur politikasının dalgalı kur rejimi olduğunu değiştirmeyeceğini bildirdi.

Merkez Bankasının enflasyon endişesiyle hem fiili hem de sözlü müdahalelerle kuru belirli bir noktada tutmaya çalıştığını, ancak önümüzdeki yıl bambaşka bir tablonun da ortaya çıkabileceğini dile getiren Babacan, ''Bu, Merkez Bankamızın kendi görüşü, kendi uygulamasıdır. Başka kurumlar da başka şeyler söyleyebilir ama ben bugüne kadar ne Türk lirası değerlidir ne değersizdir ne inmelidir ne çıkmalıdır ne de bugünkü seviye doğrudur veya yanlıştır dedim. Resmi politikamız bu. Onun haricindeki söylemler, konjonktüreldir yada kurumların, şahısların kendi görüşlerini belirler'' diye konuştu.

''6 milyar dolarlık proje, rakamsal olarak neye düşecek'' şeklindeki soru üzerine de Babacan, bu rakamların ihale soncunda ortaya çıkacağını ama 2,5 milyar dolara seviyesine düşebileceğini öngördüğünü söyledi. Babacan, bu sayede de ihaleyle ilgilenenlerin sayısının artacağını kaydetti.

YENİ TEŞVİK PAKETİ
Babacan, yeni teşvik paketiyle ilgili soruyu yanıtlarken de bu konudaki çalışmaların tamamlanmasına az kaldığını, teşvik paketini 2-3 haftaya kadar neticelendirip detaylarını kamuoyuna açıklayacaklarını kaydetti.

Bölgesel teşvik kavramını güncelleyeceklerini anlatan Babacan, ayrıca stratejik sektörlere özel teşvikler uygulayacaklarını, yüksek teknoloji ve yüksek katma değer üreten bazı sektörlere ve ürünlere yoğunlaştırılmış teşvik programları uygulayacaklarını bildirdi.

2B ARAZİLERİ
Babacan, 2B'den ne kadar bir gelir elde edilmesinin beklendiği yönündeki soruya da ''2012 yılı bütçemizde bunu sıfır kabul ettik. Yani 2B'den hiç para gelmeyecek kabul ettik ve bütçemizi ona göre yaptık. Dolayısıyla 2B'den ne kadar tahsilat olursa o bütçeye artı bir gelir olarak kaydedilmiş olacak'' yanıtını verdi.

Ne kadar gelir elde edileceğine yönelik farklı senaryoların bulunduğunu anlatan babacan, ''Vatandaşlarımızın ne kadarı peşin ödemeyi seçecek, ne kadarı taksitli ödeyecek bunlara bağlı olarak durum değişecek. Ama orada kesinleşen kararlarımızdan bir tanesi rayiç değeri baz almak olacak. Rayiç bedelin de belli bir yüzdesini vatandaşlarımızdan talep etmiş olacağız'' diye konuştu.

FRANSA İLE İLİŞKİLER
Babacan, Fransa'da, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesinin suç sayılmasını öngören düzenlemeyle ilgili olarak da sürecin henüz tamamlanmadığını, bu kararın Fransa anayasasına uygun olup olmadığına yönelik bazı çalışmalar yapıldığını belirtti. Söz konusu teklifin ne kadar yanlış olduğunu herkesin gördüğünü belirten Babacan, ''Hukukçular ve kendi meclislerinin anayasa komisyonu başkanı bile 'bu yanlıştır, anayasaya aykırı iş yapıyorsunuz' diyor. Uluslararası hukuka göre ve kendi hukuklarına göre tamamen yanlış olan bir adımı atmaya çalışıyorlar'' dedi.

Artık Avrupa ekonomilerinin büyüyemediğine işaret eden Babacan, ''Avrupa'yı Avrupa yapan demokrasidir, hukuk devleti olmasıdır, temel hak ve özgürlükler konusundaki özellikleridir. Avrupa'nın hala bir saygınlığı varsa bu konulardır. Şimdi eğer tek dayanak noktaları olan bu konularda da bir gevşeme bir geri adım olursa nasıl ekonomik ve finansal açıdan bir çöküş dönemindeyseler aynı siyasi açıdan da bir çöküş dönemine girerler... Yani bu kadar yanlışın içine hep beraber düşeceklerine ben ihtimal vermiyorum'' şeklinde değerlendirmede bulundu.