Sonsuz gençliği yakalamak için ne ilaçlara, ne de mucizelere ihtiyacınız var. Çünkü uzmanlara göre; doğal kürler de vücudumuzun uzun yıllar tepeden tırnağa genç kalmasını sağlayabiliyor.

Hemen hepimizin imrenerek izledikleri bazı kadınlar var: Onlar 40 yaşında hala pürüzsüz bir cilde sahip oluyor, 50 yaşında yoga hareketlerini hiç zorlanmadan uygulayabiliyor ve gençlik dönemlerindeki gibi aktif bir yaşam sürebiliyorlar. Sahi, çoğumuzda ilk kırışıklar neredeyse 30’umuza bile gelmeden ortaya çıkarken, halsizlikten merdivenleri bile çıkmaya üşenirken, onlar nasıl oluyor da gençliklerini bunca yıl koruyabiliyorlar? İşte biz de merak ettiğimiz bu soruyu Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Semih Gökart’a yönelttik ve öğrendik ki nüfus cüzdanlarında yazan rakamlara inat her daim genç kalan bu kadınların sırrı; bakımlarını sadece saç ve tırnaklarıyla sınırlı tutmamalarıymış!


Beyin
Beynin formda kalması için sinir hücrelerinin her gün çalıştırılması gerekiyor. Sürekli stres altında kalmak ise hücrelere zarar veriyor.

Akciğer
Her gün tüketilen 1 dilim ananas bronşları enfeksiyondan koruyabiliyor. Akciğerleri korumanın diğer yolu ise egzersiz yapmak.

Gözler
Göz hastalıkları genellikle geç fark edildiği için gözlerin düzenli olarak kontroldan geçmesi şart. A vitamini görme kaybını önleyebiliyor.

Kalp
Sevgi dolu bir partner kan basıncını düşürebiliyor. Duygusal sorunlar ve stres ise kalp hastalıklarına zemin hazırlayabiliyor.


Cilt
Anti - aging maddeleri hücrelerin yenilenmesine yardım ederek elastikiyetini kaybeden cilde destek veriyor.

Karaciğer
Karaciğerin dinlenebilmesi için alkol alımını abartmamak ve bol bol elma ile enginar tüketmek gerekiyor.

Omurga
Son yıllarda kadınlar tarafından büyük rağbet gören pilates ve yoga belin esnek kalmasını sağlayabiliyor

Kemikler
30 - 40 yaşından itibaren kemik kitlemiz azalmaya başlıyor. Zamanında önlem alınırsa, osteoporozun gelişmesi engellenebiliyor.

1. Beyin: Özel egzersizlerle onu da çalıştırın Unutkanlık, günümüzde 7’den 70’e hemen hepimizin sorunu. Uzmanlara göre; eğer içinde yer alan 100 milyar sinir hücresini (nöron) çalıştırırsanız, beyninizin formda kalmasını sağlayabilirsiniz. Ne yapabilirsiniz? Bulmaca çözebilir, şiir ezberleyebilir veya yabancı dil öğrenebilirsiniz. Uzmanlar, yönteminiz ne olursa olsun, uzun yıllar sağlıklı kalması için beyninizi her gün en az 30 dakika boyunca çeşitli aktivitelerle zorlamanız gerektiğine dikkat çekiyorlar. Eğer yoğun bir egzersiz programı için zaman bulamıyorsanız, günde en az bir kez gri hücrelerinizi keşif yolculuğuna çıkarmanız gerekiyor. Bunu da dişlerinizi bazen sol elinizle temizleyerek, zihninizde bir resim çizerek veya restoranda yeni bir menü tadarak sağlayabilirsiniz.

2. Gözler: Havuç ve kayısı yıpranmayı önlüyor Yaşımız ilerledikçe iki şey göz sağlığımızı özellikle tehdit ediyor: Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen ‘glokom’ ile makula dejenerasyonu! Bu hastalıklar tedavi edilmediğinde körlüğe kadar varabilen sorunlar oluşutarabiliyor. Ne yapabilirsiniz? 40 - 45 yaşlarında iseniz ve risk faktörünüz varsa 2, yoksa 4 yılda bir göz basıncınızı ölçtürmelisiniz; sonuç 22 mmHg çıktığı takdirde doktorunuz tedavi uygulayarak sorunun ilerlemesini durdurabilir. Makula dejenerasyonundan korunmak içinse sofranızda her gün sebze ve meyve, özellikle de luteinden zengin havuç, kayısı veya ıspanak bulundurun. Çünkü yapılan bir araştırma; bu sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan lutein maddesinin yaşlılığa bağlı göz hastalıkları riskini azalttığını ortaya koydu. Ancak ne kadar sağlıklı beslenirseniz beslenin, siz yine de güneş gözlüğünüzü yanınıza almadan sokağa çıkmayın!

3. Cilt: Akıllı maddeler cildi gençleştiriyor 30 yaşından itibaren ilk kırışıklar beliriyor, 40 yaşından sonra da cildimiz kollajen azalmasına bağlı olarak elastikiyetini kaybetmeye başlıyor. Yaşlanmayı önlemek mümkün olmasa da, cildimizin uzun yıllar genç ve pürüzsüz kalmasını sağlamak bizim elimizde! Ne yapabilirsiniz? Cilt sağlığınız için öncelikle sigara tüketiminden ve yoğun güneş banyosundan hemen vazgeçmelisiniz. Çünkü sigara ve ultraviyole ışınları, cildin erken yaşlanmasına yol açıyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için sokağa çıkmadan önce en az 30 koruma faktörlü ürünleri cildinize sürmeyi ihmal etmeyin. Her gün cilt tipinize uygun nemlendirici etkiye sahip krem sürmeyi de unutmayın. Örneğin, en üst katmandaki hücreleri aktive eden ve elma, papaya, limon ve şeker kamışında bolca bulunan meyve asitli ürünleri tercih edebilirsiniz. Doğadaki en iyi nemlendiricilerden biri olduğu öne sürülen aloe vera da, cildi yumuşatıp, yeniden canlandırabiliyor. Yosun da içeriğinde bol miktarda bulundurduğu E vitamini sayesinde yaşlanmayı geciktiriyor. Bunların yanı sıra cildinizin nemli kalmasını sağlamak için her gün en az 2 litre su içmeli, gergin bağ dokusuna sahip olmak için de bol bol çilek, böğürtlen ve kırmızı pancar yemelisiniz.

4. Akciğer: Ananas bronşları enfeksiyondan koruyor Sigara akciğerlerimizin en büyük düşmanı. Sigara dumanındaki hidrojen siyanid, bronşlarınızın çeperini yakıyor, bunun sonucunda kronik öksürük ortaya çıkıyor. Bronşlar zayışadıkça da bu bölgede pek çok hastalık oluşmaya başlıyor. Uzmanlar, sigara içenlerin, içmeyenlere oranla 10 kat daha fazla akciğer kanseri olma riski taşıdıkları uyarısında bulunuyor! Ne yapabilirsiniz? Her şeyden önce sigarayı bırakmalısınız. Ayrıca doğada yapacağınız uzun yürüyüşler, stresli solunum yollarını rahatlatacak. Aynı zamanda bilinçli beslenme programı da akciğerlere iyi geliyor: Yapılan bir araştırmaya göre; her gün tüketilen 1 dilim ananas bronşları enfeksiyondan koruyabiliyor. Akciğerlerimizi korumanın en etkili yolu ise haftada 2-3 kez, en az 30 dakika, soluk soluğa kalmadan kondisyon egzersizleri yapmak. Bunun için yürüyebilir veya bisiklete binebilirsiniz.

5.Karaciğer: Günde 2 elma destek veriyor Karaciğerimiz, yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenlemek, kandaki şeker miktarını ayarlamak, vücuda su üretmek ve daha pek çok görevini yerine getirebilmek için gün boyunca dur durak bilmeden çalışıyor. Görevlerinden herhangi birini yapamaz hale geldiğinde ise, karaciğer yetersizliği, iltihaplanması ve siroz gibi ciddi hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Ne yapabilirsiniz? Öncelikle alkol alımını kısıtlayın. Çünkü uzmanlara göre; alkolü günde bir kadehten fazla tüketmeniz karaciğerin yağlanma riskini artırıyor. Fazla kilolar da karaciğere zarar verebildiği için ideal kilonuza ulaşmalısınız. Bunların yanı sıra, zeytinyağı kullanın ve daha çok sebze - meyveye dayanan Akdeniz veya Ege Mutfağı ile beslenin. Uzmanlar karaciğerinize destek vermek için günde 2 elmayı kabuklarıyla birlikte yemenizi öneriyorlar.

6. Böbrekler: Bitkiler detoks etkisi yaratıyor Böbreklerimiz adeta arıtma tesisi gibi çalışıyor: Başta üre olmak üzere atıkları kandan süzüyor ve onları suyla birlikte idrar olarak boşaltıyorlar. Kanın asit baz dengesini sabit tutmak, vücudun su ve elektrolit dengesini sağlamak gibi önemli işlevler de üstleniyorlar. Ne yapabilirsiniz? Böbreklerinize destek olmak için her gün en az 2 litre su içmelisiniz. Isırgan otun çayı ile 3 hafta boyunca yapacağınız kür ve 10 dakika boyunca ip atlamak da toksin maddelerin vücudunuzdan atılmasına destek oluyor.

7. Omurga:
 Pilates beli esnetiyor İnsanların yaklaşık yüzde 80’i, hayatları boyunca en az bir kez bel ağrısıyla karşılaşıyor. Bel ağrılarınıın çoğu kendiliğinden düzelse de, bazı durumlarda hayatımız boyunca uğraşmamız gereken bir soruna da dönüşebiliyor. Ne yapabilirsiniz? Bel sağlığınızı korumak için haftada 2-3 kez karın ve sırt kaslarınızı güçlendiren egzersizler yapın. Örneğin fitness salonunda aletli egzersizlerden yararlanabilir veya esnek bantla uygulanan hareketleri tercih edebilirsiniz. Bu, disklerin yükünü hafişetebiliyor. Pilates, şexi bar ve yoga egzersizleri de, gövdenin dik ve dengede kalmasını sağlayarak bel sağlığınızı koruyabiliyor.

8. Dizler: Bisiklete binmek diz eklemlerini rahatlatıyor Vücudumuzdaki hiçbir eklem dizlerimizden daha fazla çalışmıyor. Bu nedenle eğer 70 yaşında da merdivenleri yine hoplaya zıplaya çıkmayı düşünüyorsanız, günlük yaşantınızda dizlerinize hak ettikleri özeni göstermelisiniz. Ne yapabilirsiniz? Diz sağlığını korumak için öncelikle fazla kilolarınızdan kurtulmalı, her egzersiz öncesinde ısınma hareketleri yapmalı ve yüzme, bisiklet ya da su jimnastiği gibi dizlerinize dost spor türlerini düzenli uygulamalısınız. Çünkü, dairesel ve ritmik hareketlerle yapılan egzersizler eklemlerin yükünü hafişetebiliyor.

10-dogal-yontem

9. Kemikler: Kuvvet egzersizleri iskeleti güçlendiriyor Kemik kitlemiz 30-40 yaşlarından itibaren her yıl yüzde 1, hatta menopoz döneminden sonra yüzde 5 oranında azalıyor. Kemik sağlığımızı korumak içinse zamanında önlem almamız şart. Ne yapabilirsiniz? Kaslarımızın güçlenmesini sağlayan egzersizler, kemik yoğunluğunu da artırabiliyor. Bu nedenle haftada 2 kez, kaslarınızı çok zorlamayacak şekilde ağırlık çalışmaları ile kas gruplarınızı belli bir gerginlikte ve güçte tutun. Ayrıca her gün veya haftada 3-4 kez, en az 15-20 dakika boyunca yürüyün. Günde 1000 -1200 miligram kalsiyum alabilirsiniz.

10. Kalp:
 Aşk ve seks damarları fit tutuyor Uzmanlar sağlıklı beslenmenin ve yaşam tarzının yanı sıra aşk ile cinsel hayatın da kalp sağlığına ilaç gibi geldiğine dikkat çekiyorlar. Çünkü aşk ve seks, stresin olumsuz etkilerini azaltıyor. Malum, stres de pek çok hastalığın ortaya çıkmasında sanık sandalyesine oturuyor. Bunun nedeni ise stresli olduğumuzda kanın pıhtılaşmasına, dolayısıyla da kalp krizine yol açan adrenalin hormonunun yüksek seviyede salgılanması! Ne yapabilirsiniz? Günümüzde mutlu bir ilişki yaşayabileceğimiz bir partneri bulmak pek kolay olmasa da, siz yine de ümidinizi kesmeyin ve arayışlarınıza devam edin. Çünkü uzmanlara göre; mutlu bir birliktelik, kalp sağlığını büyük ölçüde tehdit eden yüksek tansiyondan (140/mmHg) koruyabiliyor. Ayrıca spor yaparak haftada 2 bin kalori yakarsanız (aerobic, bisiklete binme ve yüzme), kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskinizi yüzde 50 oranında azaltabilirsiniz. Aynı zamanda Akdeniz Diyeti de kalbimizi genç tutabiliyor. Uzmanlar kalbinizin sağlıklı kalması için alışveriş sofranızı her gün 400 gr sebze ve meyve, 1 çay bardağı kırmızı şarap ve 2.7 gram sarımsakla donatmanızı öneriyorlar.