Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, deyim yerindeyse “dün dündür, bugün bugündür” ikileminin gölgesinde yoluna devam ediyor.

2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminde %60,6 oy oranıyla ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı süresince Rum lider NikosAnastasiadis'le görüşerek Kıbrıs sorununa iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon çerçevesinde çözüm bulmaya çalışsa da, çözüm sürecinin 2017 yılında Rum liderliğinin uzlaşmaz tutumu sonunda çöktüğünü bugünlerde unutmuşa benziyor.

Dün yaptığı “..gerekirse KKTC ile yola devam ederiz” açıklamalarını bugün unuttuğu gibi.

Dün, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmesinin ardından “aktif siyaseti bıraktığı” yönünde yaptığı açıklamayı bugün unuttuğu gibi.

Dün, tüm kesimlerin Kıbrıs müzakereleri ile ilgili hassasiyetlerini unutmadan görev yapacağı sözünü vererek seçilen ve seçildikten sonra “herkesin Cumhurbaşkanı olma” iradesini ortaya koymaktan kaçtığının yarattığı toplumsal travmaları bugün unuttuğu gibi.

Ve dün, aktif siyaseti bıraktığını deklare eden Mustafa Akıncı’nın bugün mitinglerde sokağa inmesi tüm yönleri ile tartışılmalı ve değerlendirilmelidir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamaları politikanın “dün dündür, bugün bugündür” klişesinin yeni bir boyut ile yeniden ortaya konmasından daha derin anlamları da içerisinde barındırmakta.

Ve Kıbrıs Türk toplumu bugün 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın samimiyetini sorguluyor, tıpkı dün “herkesin Cumhurbaşkanı olmama” noktasında ortaya koyduğu samimiyetsizliği sorguladığı gibi.

Ve bugün daha iyi anlıyor Kıbrıs Türkü, çözüm istemenin Türkiye düşmanlığı ve karşıtlığı olmadığını.

Türkiyesiz bir çözümün yeni felaketlere gebe olacağını da eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın aksine daha iyi görüyor ve okuyor Kıbrıs Türk toplumu.

“Herkes çözüm istiyor” cümleciğinin altını doldurmak zorunda, Kıbrıs Türk solunun kanaat önderleri.

Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı altı doldurulamayan soruların cevabını da Kıbrıs Türk toplumuna vermek zorunda.

Mustafa Akıncı’ya inat, “federasyon tek yol” demek ile çözümün olmayacağını da bugün daha iyi anlıyor, Kıbrıs Türk toplumu.

“Dün dündür, bugün bugündür” klişesinin gölgesinden çıkma cesaretini ortaya koyarak “federasyon ya da çözüm, ama nasıl” sorusunun cevabını vermek zorunda, Mustafa Akıncı.

“Garantörlüğün devam etmemesine” ve barışın teminatı olan “Türk askerinin adadan ayrılmasına” çözüm istenci ile Kıbrıs Türkü’nün onay verdiği algısını yaratma oyunundan da vazgeçmeli, Mustafa Akıncı.

Bugün, tıpkı dün olduğu gibi, Kıbrıs Türkünün çoğunluğunun da yeni bir anlaşmanın olmasını istediği yorumu yanlış olmasa da, Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri tarafından bilerek eksik bırakılmakta veya değerlendirilmekte.

Kıbrıs Türkünün büyük çoğunluğunun sürdürülebilir yeni bir ortaklık ile Kıbrıs meselesinin çözümünü istemesi ile Mustafa Akıncı’nın çözüme yüklediği anlamlar arasında “dağlar kadar fark” olduğu da su götürmez bir gerçek.

Ve Mustafa Akıncı tarafından da böylesi bir gerçekliğin farkında olunduğu da aşikar.

Peki, Mustafa Akıncı’nın “tek yol federasyon” ısrarının içerisinde en basit ifadesi ile garantörlük ve eşit siyasi egemenlik var mı?

Varsa, nerede konumlandırılmakta?

Kıbrıs Türkü, Mustafa Akıncı’nın “gerekirse yolumuza KKTC ile devam ederiz” açıklamasında samimi olduğuna inansaydı eğer, Mustafa Akıncı bugün yeniden Cumhurbaşkanı idi.

Dün “herkesin Cumhurbaşkanı olmak” istemeyerek böylesi bir gerçekliği görmezden gelen Mustafa Akıncı’nın bugün de ayni çizgide yoluna devam etmeye çalıştığı ortada.

Dün olduğu gibi bugün de, Kıbrıs Türk toplumunun büyük çoğunluğu ile Mustafa Akıncı’nın çözümden anladığı, çok farklı şeyler.

Dün kendisini seçenlere bugün düşman gözü ile bakan Mustafa Akıncı’nın, bugün Kıbrıs Türküne hem açıklama hem de diyet borcu var.