Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türk mücadele yıllarının toplum liderlerinden biri olmasının ötesinde Türk tarihinin kahramanlarından biri.

Unutmamak ve unutturmamak, Kıbrıs Türkünün tarihsel sorumluluğu ve toplumsal ödevi.

Ve unutulmamalı, Dr. Fazıl Küçük’ün “Düşünüyorum ki benden hizmet bekleyen bir vatan, bir Türklük vardır. Bunun vazifelerin en kutsalı olduğunu anlayarak işe koyuldum” sözleri.

Çünkü tarihe mal olmuş bu sözler, her bir Kıbrıslı Türk için bir ülküdür.

Tıpkı, “Kıbrıs Türk’ü hür ve bağımsız yaşayacaktır” sözlerinin olduğu gibi.

Kıbrıs Türk’ü Dr. Fazıl Küçük’e karşı yapılan hadsiz açıklamaların ardından manevi ve milli değerlerine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koyarak Dr. Fazıl Küçük’ün manevi mirasının “dokunulmaz” olduğu noktasında ortak akılda buluşmayı başardı.

“Bir musibet bin nasihatten iyidir” özdeyişinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha yaşayarak hatırladı, Kıbrıs Türk’ü.

Kıbrıs Türk’ü manevi değerlerin önemini hatırlarken milli değerleri savunmak için illa bir saldırının olması gerekmediğini de bugün daha iyi anlıyor.

Kıbrıs Türk solunun bazı kesimleri tarafından Dr. Fazıl Küçük’ü  “Ankara karşıtlığı” üzerinden kurgulanan sol siyasete alet etme çabaları ise düşündürücü olduğu kadar tehlikeli de.

Eski Cumhurbaşkanlarından Mustafa Akıncı ile koskocaman Dr. Fazıl Küçük’ü özdeşleştirmek tek kelime ile “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”ndan başka bir şey değil.

Böylesi çevrelere ise en güzel cevap Dr. Fazıl Küçük’ün  “Düşünüyorum ki benden hizmet bekleyen bir vatan, bir Türklük vardır. Bunun vazifelerin en kutsalı olduğunu anlayarak işe koyuldum” sözlerinden bir başkası değil.

Dr. Fazıl Küçük’ün Türklük ve Kıbrıslı Türklerin vatan toprağı üzerinde “hür ve bağımsız yaşaması” adına ortaya koyduğu mücadelenin hatırlanması için “bir musibetin” ortaya çıkmasını beklemek ise en büyük ayıp.

Dr. Fazıl Küçük’lere, Rauf Raif Denktaş’lara, Dr. Burhan Nalbantoğullarına ve diğerlerine sahip çıkmak ve ortaya koydukları mücadeleleri bir ülkü olarak benimsetmek görevi ise eğitim sisteminin “dokunulmazı” olmalı.

Kıbrıs Türk’ünün Erenköy Destanının “dokunulmaz” olduğu gibi.

Anavatan Türkiye ile birlikte ortaya konan var oluş mücadelesinin “dokunulmaz” olduğu gibi.

Dr. Fazıl Küçük ve diğer tüm toplum liderlerini yeniden okumak ve daha iyi anlamak zorunda, Kıbrıs Türk toplumu.

Kıbrıs Türk toplumu,Dr. Fazıl Küçük ve diğer tüm toplum liderlerinin maneviyatlarını “dokunulmaz” kılmak zorunda.

Ve yaşananlar bir kez daha eğitim müfredatımız ve sistemimizin partiler üstü bir Devlet politikası noktasına taşınması gerekliliğini ortaya koymakta.

Milli ve manevi değerlere sahip çıkan, milliyetçiliği faşizm olarak görmeyen kuşakları yetiştirmek, tarihe karşı bir sorumluluk ve Dr. Fazıl Küçük ile tüm mücadele arkadaşlarının maneviyatı karşısında ise toplumsal bir ödev olmalı.

Çünkü Kıbrıs Türk’ü geçmişin unutularak yeni bir gelecek kurulamayacağını hatırlamak ve yeniden kavramak zorunda.