DOĞRULUK MU? CESARET Mİ?

Bilidiğimiz üzere ülkemiz zor bir süreçten geçmekte . Bu süreçin ülke insanına, en büyük yansımasınından bir tanesi ve en önemlisi ekonomik faktörler. TL 'in bir günde %15 değer kaybetmesi , akaryakıt ve tüpe ardarda gelen zamlar ülke içerisinde , artan fahiş fiyatlar. Ekonomik sıkıntıların halk üzerinde yaşadığı ve yaratığı tahribatlar ve halkını fakirleştirmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Peki bu zihniyeti ne kadar tanıyoruz?

Hazır mısınız?? Başlayalım....

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti'inin kurucu parti niteliğine sahip Ulusal Birlik Partinin son 10 yıldaki karnesine bakmamız yeterli olacaktır. Bu karneyi incelenmek gerekirse yakın tarihine bakmamız da sanırım yeterli olacaktır. Bundan 1 yıl önce partisinin mensubu olan Sayın Ersin Tatar cumhurbaşkanı makamına oturtultarak hemen akabinde hükümet, gücünü eline alan Ulusal Birlik Partisi (Başbakan). Bu kadar güçlü iken ülke nasıl bir kaos ortamına, dönüştürüldü hepimiz şahidiz. Süre gelen hep bu idi aslında ama son zamanlarda, artık ülke tamamen kaderine terk edilmiş durumda. Hükümet edenlerin daha önemli işleri , söz konusu olunca koltuk kapmaca oyununun büyüsüne kapılınca, kendi içlerinde çelme takmaca oluşunca ülke başı boş kaldı.. DOĞRULUK mu? CESARET mi? Bu oyunu hepimiz biliriz ve oynamışızdır. Peki ya sizler??? DOĞRULUK mu ? CESARET mi? Sayın hükümet edenler...

Kurultay bahane edilerek Ulusal Birlik Partisi genel başkanı olacak kişi aynı zamanda, bu ülkenin başbakanı olacağını idda eden zihniyet, nasıl oluyor da bu kadar büyük söylemler ile bu kadar hayal kırıklığı yaratabiliyor. Yeri geldi milliyetçilik söylemleri ile, yeri geldi Türkiye üzerinden siyaset yaparak, yeri geldi ülkeyi kutuplaştırarak ülke yönetiminde söz sahibi olmayı başardı. Ülkede depremsiz, fırtınasız gün olmuyor.

Şimdi ise UBP' li Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın ülkede hiç bir sorun yokmuş gibi Türkiye'de şehir şehir dolaşması , ülkede her şey yolundaymış gibi kurultaydaki adaylarının çatışması, ülke sarsılmamış halkın güveni yıkılmamış gibi sözüm ona ergenlerin , kadınların, erkeklerin herkesin ellerinde dolaşan, hem aileleri hemde halkı derinden etkileyen , videoları görmezden gelip buna sessiz kalınması kabul edilebilir bir durum değildir.

Kazan kazan takdiği ile politika yürütenler , önceliğini ekonomiye vermeyip ihtiras üzerinden güç kazanmak isteyenler halkını, sorunlarına eğilmeyip genel başkanlık koltuğuna, oturmak isteyenler yada her fırsatta , her zayıf düştüklerinde Anavatanın ardına sığınıp güç depolamak isteyenler şunu bilmeli ki her başlangıcın bir sonu vardır. Annem hep şunu söyler ilk düğme çok önemli !!! Başından hata yaparsın ama aç kalınca, susuz kalınca , karanlıkta kalınca, eğitimsiz kalınca, sağlıksız kalınca hatayı sürdürmek değil tekrarlamamak lazım.

Kendi ayakları üzerinde duran , ekonomik özğürilü olan , sağlıkta eğitimde el açmayan destek almak, yerine destek veren küçük bir çocuk olmaktan çıkıp artık yetişkin olarak kendi kendini yönetebilecek bir ülke neden olamıyoruz? Neden et tırnaktan ayrılmaz yerine anavatan- yavru vatan yerine , sizler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryti olarak kendi ülkemizi en iyi duruma getirmek, halkını düşünen sosyal ekonomik ve kültürel bakımından ipleri kendi elinde olan bir ülke için çalışmıyorsunuz?

Bir sabah uyanıyoruz ben tek başıma iktidar olacağım. Ertesi sabah telefonlarda zevk-i sefa videolar. Bir sonraki sabah kurultayda bende varım diyenler. En acısı şu ki ardımda Anavatan var, halk zaten süre gelen sisteme uymak zorunda diyen devlet-i Aliyye. Biz bu ülkenin diğer adıyız diyen zihinler ile yönetim yaptığını varsayan yok edicilere boyun eğip biat etmek.. Bize de yazık !!! Bile bile lades... Her şey o ilk düğmeye bağlıydı...

Endişem şu ki bir gün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti'nin "Portokal Atışalım" ve "Dillirga" diye hatırlanarak anılmasıdır....

KARAKUŞ