Siber zorbalık; iletişim teknolojisi araçları kullanılarak kendisini savunmaya gücü olmayan bir birey ya da gruba karşı yapılan kasıtlı, saldırgan davranışlardır. Burada kavram karmaşasına sebebiyet vermemek adına belirtmek gerekir ki; siber zorbalık, iki akran grup ya da iki akran birey arasında gerçekleşen bir suçtur. Siber taciz ise; bir yetişkinden bir çocuğa ya da yaşça kendisinden küçük olan bir bireye yönelen saldırı niteliğindeki bir suçtur. Siber zorbalık, pandemi sürecinde özellikle ofislerin, okulların dijital platformlar üzerinden yürütülmeye başlanması sebebiyle daha da yaygınlaşmaya başlamıştır. Zamanla kullanıcı sayısının artmasıyla dijital platformlarda üretilen içerik sayısının kontrolsüz bir biçimde artması gerçek ve sanal dünya ayrımını giderek ortadan kaldırmaktadır. Bu durum internet ve sosyal ağlar aracılığıyla bilinmeyen, fark edilemeyecek veya algılaması zor birçok tehdit ve tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Yapılan araştırmalara göre dünyada her beş internet kullanıcısından biri siber zorbalığa maruz kalmaktadır. Gerçek dünyada var olan cinsiyet eşitsizliği sanal dünyada da varlığını devam ettirdiğinden yine yapılan araştırmalara göre kadınların ve özellikle kız çocuklarının siber zorbalığa daha çok maruz kaldığı tespit edilmiştir. Bu suç, fiziksel bir şiddet yerine duygusal şiddet barındırmaktadır. Kişilerde çoğunlukla çok daha kalıcı hasarlar bırakabilen duygusal şiddet bireyde özgüven eksikliği, üzüntü, endişe ve intihar gibi sonuçlar doğurmaktadır. Teknolojinin gelişmiş olduğu coğrafyaların başında gelen ABD ve Kanada gibi ülkelerde de siber zorbalık ciddi boyutlara ulaşmıştır. Güvenlik ve özgürlük dengesinin sarsıldığı ve güvenlik unsurunun kontrolsüz bir ortamda şekillendiği bu platformda, özellikle anonim kullanıcı olma imkanının bulunması, bireyde karşısındaki kişiye istediği yazıyı yazabileceği veyahut istediği görseli gönderebileceği kanısını uyandırmaktadır. Bu durum da bu suçun çekincesiz bir şekilde devam etmesine sebebiyet vermiştir. Bazı kişiler tarafından bu suçun cezai bir yaptırımı olmadığı sanılıyorsa da siber zorbalık bir suçtur ve cezai yaptırımı da bulunmaktadır. Ayrıca yine yapılan araştırmalara göre; bu suç daha küçük yaş grubunda bulunan çocuklar arasında işlendiği takdirde ciddi hasarlara neden olmaktadır. Mağdur çocuğun, maruz kaldığı bu siber zorbalığı kendi yakın akranına anlattığı, ancak birçoğunun ebeveyni ile bu durumu paylaşamadığı tespit edilmiştir. Bu noktada yapılması gereken; siber zorbalığa maruz kalan çocuğun bu zorbalığı akranından önce ailesine bildirmesini sağlamaktır. Bu durumun sağlanması için ise ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Ebeveynlerin, siber zorbalığın ne olduğunu, bu durumla karşılaşıldığı takdirde ne yapılması gerektiğini çocuklarına anlatmaları ve çocuk böyle bir zorbalığı kendilerine anlattığı takdirde sert tepkiler vermemeleri ve çocuklarına karşı çözüm odaklı davranmaları gerekmektedir. Şiddete karşı en önemli silah olan eğitim, bu noktada hayati önem taşımaktadır. Yüz yüze ilişkilerde geçerli olan etik kurallarının sanal ortamda da devam etmesini sağlayacak, etik internet kullanımı ile ilgili bilgiler sunacak seminerler düzenlenmelidir. Okul ve okul öncesi eğitim yuvalarında ise bilişim kulüpleri aktif rol üstlenmeli, çocuğun dikkatini çekecek afişler, panolar düzenlenerek bu konuya dikkat çekilmelidir. Şiddetin her türlüsünün son bulduğu, insanların sevgi, huzur ve saygı içerisinde yaşadığı bir toplum olabilmek temennisiyle…