Hayalindeki mesleğe kavuştu.

Canlara dokundu.

Ülkesine ve insanına hizmet etmenin onurunu her fırsatta paylaşırken ‘’emek yücedir’’ dedi.

Bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçe yaşamayı ilkesi edindi.

Sermayenin değil, kendi emeğinle, kendi devletinle ayakta durmanın ulviliğini hissetti damarlarında.

Kalitesiz tıbbi malzemelerden dolayı vicdanının rahat olmadığını bile açık yüreklilikle paylaştı.

Mesleğinde zirveye ulaştı.

Yönetici oldu, yönetti.

Hekim her yerde hekimdi onun için.

Gecesi de bir gündüzü de birdi. Yer de bir gök de birdi.

Bu yüzden uçaktaki hastaya ‘’kamu hekimiyim’’ diye müdahale etmemezlik olmazdı!

Hekimdi!

Her yerde üstelik!

Özelde baktığı hasta da hastası idi.

Eline tutuşturduğu post-it ile tedavi çizelgesini belirleyip devlette tedavisini yaptırdığı da…

Biraz devlet biraz da özelde…

İkisi de emek teknesi idi neticede!

Özel sermayeye karşı idi.

Duruşu netti!

Sağlık paralı olamazdı!

Nüfus azdı, üniversite hastanesi hiç olamazdı!

Sonuna kadar direnecek, mücadele edecekti…

Sonra pandemi geldi.

Ön saflar önemli idi.

Herkesi toplayı cepheye gitti!

Cephedeki enerjisi hiç bitmedi.

Hem cephede savaştı, hem ikinci adresinde (!)

Zaman hıza akıp geçti.

Mesleğinin zirvesinde iken istemeden bıraktı.

Tercihini sermayeden yana yapmak zorunda kalsa da (!), çalışacaktı.

Birinci adresinden ayrıldı.

Yıllarca gidip geldiği, evi bildiği ikinci adresinden de…

Yeni bir adresi tercih ettiğini öğrendik medyadan.

Hastalarına ‘’sadece’’ ama ‘’sadece’’ orada dokunacaktı.

Önceleri, hekim ‘’her yerde hekim idi’’. İkinci iş değildi!

Şimdi ise sermayenin elinde… İkinci işin sözü olamaz!

Çünkü!

Devletteki emekti.

Sermayedeki ise maaşlı iş!

Hekim olmak…

Her yerde!

Bir ağaç gibi hür!

Bir orman gibi kardeşçe!

Neyse….

İletişim: 0542-8529899