Hayatta herkes değeridir. Herkese gerekli değer verilmeli ve saygı gösterilmelidir. Bu görgü kurallarının temelidir ve uygulaması da oldukça basittir. Benim hayat felsefesi haline getirdigim gibi kendimize nasıl  davranılmasını  istiyorsak karşımızdaki  kişiye de öyle davranalım diyorum.

Herkese değer verirken kendi değerimizi ikinci üçüncü plana atmayalım. Kendi kendimize de hak ettiğimiz değeri verelim. Başkalarının bizi üzmesine, değersizleştirmeye çalışmasına izin vermeyelim. Kendinizi başkalarına ifade etmeye çalışmayın sizi anlamak isteyen anlar zaten. Kimsenin sizi sorgulamasına, hesap sormasına fırsat vermeyin.

Geçenlerde okuduğum bir yazarın makalesindeki giriş beni çok etkiledi sizlerle de paylaşıyor ”Bir adam ölmüş ve öbür dünyada yargılanmak üzere sırasını bekliyormuş.

Sıra kendisine gelip mahkeme salonuna girdiğinde, bir de ne görsün..?

Yargıç kürsüsünde bir insan oturuyor. ...                                                           

Tanık sandalyesinde ise Allah yerini almış.

Adam şaşkın, “Aman Allah’ım, bu nasıl oluyor?

Beni senin yargılayacağını sanmıştım. Oysa orada hâkim olarak bir insan oturuyor.”

Allah gülümsemiş, “Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Sonsuz sevgimle, ne yapmayı seçtiyseniz, sizi seçiminizde özgür bıraktım. Bana yargılamak değil, sevmek yakışır. Çünkü ben saf sevgiyim. Sizi kendimden yarattığım için sizi yargılamak kendimi yargılamak olur. Ayrıca benim yargılamama ne gerek var ki?

Her şeyi bilen BEN, sadece burada tanıklık ediyorum. Dünyada olduğu gibi burada da insanlar tarafından yargılanıyorsunuz. Birazdan salonu hayattayken, senin zarar verdiğin, hoşgörülü davranmadığın, yargıladığın, kalplerini kırdığın insanlar dolduracak. Onlara kendini affettirmeye çalış.

Onlar seni affederse ne ala. Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor.” demiş.

Demek ki kendi sınırlarımız kendi prensiplerimiz olmalıdır. Kimsenin bunları aşmasına veya yıkmasına müsade etmeyiniz.

Herkesi sevemeyiz fakat saygı göstermeliyiz. Kimseyi yargılayamayız çünkü herkesin değer yargıları, hayata bakış açısı farklıdır. Herkesin doğrusu, yanlışı farklıdır. Siyasi fikirlerimiz farklıdır. Yaşam tarzlarımız farklıdır. Bu farklılıkları kabul etmeliyiz. Empati yapmalı herkesi olduğu gibi kabul etmeliyiz.

Kişileri mesleklerine, görevlerine, maddi durumlarına, eğitimlerine göre değerlendirmemeliyiz. Herkesi karakteri ile ölçmeliyiz. Herşeyin gelip geçici olduğunu kalıcı olanın ise karakterimiz olduğunu unutmayalım. Göreceğimiz değerin saygının paramıza, mesleğinize, adınızın önündeki etiketimize değil kendi adımıza, karakterimize olması önemlidir.

Hayatta bizi ne mutlu ediyorsa onu yapalım . Kendi hayatımızı yasayalım. Başka insanlarin hayatlarını takip ve taklit etmeye çalışıp kendi hayatımızı  kaçırmayalım. Orjinal ve tek geldiğimiz bu dünyadan taklit olarak göç etmeyelim.

Bizi kim üzerse üssün, kim kırarsa kırsın onlara vereceğimiz tek cevap onlarla aramıza koyacağımız mesafedir,adaletli olmak ise mesafenin gereğidir ...