Cumhurbaşkanı Tatar, Erenköy Mücahitler Derneği heyetini kabulde yaptığı konuşmasında, Erenköy mücahitlerinin canları pahasına özveri ile yaptıkları mücadelenin önemine vurgu yaptı. 

Erenköy’de şehit düşenlere bir kez daha Allah’tan rahmet dileyen Tatar, “şu anda aramızda olmayan eski Başbakanımız İrsen Küçük sizin derneğin ilk başkanı idi onu da rahmetle anıyorum. Gerek Erenköy’de gerek sonra yaşamlarını kaybetmiş olanlara rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun” dedi.

Vakıflar İdaresi’nin katkısıyla deniz yolu ile Erenköy’e gittiklerini ve oraya bin 571 fidan diktiklerini dile getiren Tatar, bu etkinliğin çok anlamlı olduğunu ve Erenköy’ü yad ederek mesajlar verdiklerini kaydetti.

Erenköy’ün 7.5 km sahil şeridi olduğunu, doğası ve organik yapısı ile bu güzelim coğrafyada gelecekte orada faaliyetler yapılabileceğini dile getiren Tatar, Erenköy’ün vatan toprağı olduğunu vurguladı.

Toplumda “Bir Zamanlar Kıbrıs” dizisinden dolayı gereksiz ve birtakım kırıcı ifadelerde bulunulduğunu dile getiren Tatar, bunun bir belgesel değil dizi olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydetti.  

Dizinin sadece 85 milyona değil şu anda Rusça dublajı yapılarak 85 ülkeye pazarlanmakta olduğunu dile getiren Tatar, Türkiye’nin dizi yapımında dünyanın en başarıları arasında olduğunu kaydetti.

Belgeselin de yapılması gerektiğini, Erenköy belgeselinin de yapılması gerektiğini dile getiren Tatar, Erenköy hakkında kitapların da yazıldığını bunların hep kalıcı eserler olduğunu fakat bu dizi işinin bambaşka olduğunu ve milyonların dikkatini çekmek için Kıbrıslı Türklerin yaşadıklarının aktarıldığını belirtti.

Bunun bir dizi olduğunu ve ilk bölümden fevkalade yankı yarattığını söyleyen Tatar, dizinin en iyi gün ve saatte ekrana geldiğini ve ayrıca pazar günleri de öğlen saatlerinde tekrarı olduğunu ifade etti.

TRT’de dizinin sürekli fragmanlarının da ekranlara geldiğini dile getiren Tatar, Kıbrıs Türkünün yaşadığı tarihi anlatmak için muazzam bir gayret ve çalışma olduğunu, dizinin ayrıca sosyal medyada da sürekli öne çıktığını belirtti ve TRT’nin yapımını kutladı.

CENEVRE ÖNCESİ… İKİ DEVLET
Cenevre öncesine büyük mücadelelerle hazırlandıklarını ve bir seçim kazandıklarını ve irade ortaya çıktığını dile getiren Tatar, o günden bu güne tüm dünya devletlerine iki devletliliği anlattıklarını belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Anavatan ve garantör ülke, ayrıca bu bölgenin en güçlü ülkesi olduğunu dile getiren Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da daha önce söylediği gibi federasyon döneminin artık kapandığını, iki egemen devlet dendiğini artık bildiklerini ve Türkiye’nin kendilerine her türlü desteği verdiğini belirtti.

Cenevre’de Kıbrıs Türk halkının artık egemen eşitliğe dayalı, bağımsız, hür, özgür yaşam hakkına devam etmelerinde ısrarcı olduklarını söyleyeceklerini dile getiren Tatar, Cenevre’de dünya dili ile bu söylemleri aktaracaklarını belirtti.

“BİZİ KİMSE BAŞKA BİR EVLİLİĞE ZORLAYAMAZ”

Cumhurbaşkanı Tatar, “dünya dili diyorum çünkü dünyada gerçekten tüm teamüllere ve gelişmelere baktığımızda insanların, halkların kendi kaderlerini tayin etme hakları vardır. En büyük insan hakları budur. Bizi kimse başka bir evliliğe zorlayamaz. Bu saatten sonra çeşitli federasyon görüşmelerinde hep o tükenmiş ve kaçırılmış fırsatlardan sonra bizi kimse bazı ekonomik rüşvetlerle Kıbrıs Türk halkını doğru yoldan şaşırtamaz. Kimse Kıbrıs Türk halkını Anavatan Türkiye’den kopartamaz” dedi.

Kıbrıs Türk halkının bu kadar sıkıntılardan geçerek bu günlere geldiğini ve devletini kurduğunu dile getiren Tatar, göz göre göre yapılanın belli olduğunu söyleyerek, “bizi Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama yapmak isteyenlere karşı bu direncimiz en doğal hakkımızdır. Bize yakışandır” şeklinde konuştu.

“NİFAK TOHUMLARI…”

Toplumsal huzurun da önemine dikkat çeken Tatar, iki akşam önce bir kendini bilmez tarafından Dr. Fazıl Küçük’e yapılan hakaretlerin ise asla kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Olayı, nifak tohumları sokmak amacıyla abartarak manşetlere çekmenin de hiç kimseye yakışmadığını ve kendisinin de en başta bu olaya tepki koyduğunu söyleyen Tatar, yaşanan bu olaya derhal tepkisini koyduktan sonra bugün sabah saatlerinde Dr. Fazıl Küçük’ün anıtını ziyaret ettiğini daha sonra da gazetesi Halkın Sesi’ne ziyaret gerçekleştirerek, orada oğlu ile kucaklaştıklarını belirtti.
  
Hem polis Genel Müdürlüğüne hem de Başsavcılığa bu konuda adım atılması gerektiğini söylediklerini dile getiren Tatar, buradaki hakaretin hem Dr. Fazıl Küçük’e hem de Kıbrıs Türk halkına yapılmış bir hakaret olduğunu ve bunun asla kabul edilemeyeceğini, herkesin haddini bilmesi gerektiğini vurguladı.

“BİR ANLAŞMA OLAMAYACAKSA DA KKTC YOLUNA DEVAM EDECEK”

Bazı seçilmişlerin maalesef Kıbrıs’ta illa bir anlaşmanın olması gerektiğini söylediklerini, “illa bir anlaşma” denildiğinde zaten zayıf düşüldüğünü dile getiren Tatar, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmanın Türkiye ile birlikte Kıbrıs Türk halkının selameti, varlığı ve huzuru için olabileceğini; ancak eğer bir anlaşma olamayacaksa da KKTC’nin yoluna devam edeceğini kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin, KKTC devletinin çatısı altında dünyanın çeşitli yerlerinde de kabul gördüğünün bilindiğini söyleyen Tatar, bunların da mücadelenin bir başarısı olduğunu ve bu başarıların daha fazla yaygınlaştırılarak tanınma noktasında yapılacak çalışmaların da önemli olduğunu ifade etti ve bu konularda da umutlu olunması gerektiğini belirtti.

Tatar, “biz bildiğimiz gibi milli şuurla, maneviyatla tarihimizi ve geçmişimizi bilmek ve iyi değerlendirdikten sonra ancak müzakere masasında bir imza atabiliriz. O imzanın sorumluluğu çok büyüktür” dedi.

YILMAZ

Erenköy Mücahitler Derneği Asbaşkanı Ahmet Yıldırım da, konuşmasında, Erenköy’de verilen mücadeleyi anlatarak, ülkenin varoluşunda verdikleri hizmetleri aktardı.

Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve Erenköy’e çıkarak gelecek nesillere vatan yaratmak için verdikleri mücadelede ölümden döndüklerini dile getiren Yıldırım, Erenköy mücadelesini Çanakkale’de verilen mücadeleye benzetti.

Türkiye’nin adaya gelmesi ile hür ve demokratik bir ortamda yaşadıklarını dile getiren Yıldırım, geçmiş günleri yaşamayan bazı kesimlerin Türkiye’ye saldırmasından da üzüntü duyduklarını kaydetti.

Erenköy mücahidi olarak Erenköy mücadelesi belgeselinin yapılması için daha önce müracaat ettiklerini fakat bütçe olmadığından bu belgeselin yapılamadığını söyleyen Yıldırım, gösterime giren “Bir Zamanlar Kıbrıs” dizinin eleştirilmesinden üzüntü duyduklarını belirtti.

Erenköy Mücahitler Derneği heyetine İnsan Hakları Derneği Başkanı Hasan Yılmaz Işık da eşlik etti.