Cumhurbaşkanlığında dört yıla yakın bir süre çalıştım.

Sayın Rauf Denktaş'ın son veda gününü hatırlarım.

Hepimizi ofisinin toplantı salonunda çağırmıştı.

Her zamanki rahat ve kendinden emin tavırları çok kısa bir teşekkür konuşması yapmıştı.

Konuşması bitince bir sessizlik oldu.

Ardından Rauf bey ‘e hade buyurun yeyin dedi’ ve masada duran ciğerleri işaret etti.

Yarım saat orada kaldık daha sonra arkadaşlarımla birlikte aydrıldık.

Rauf bey Kıbrıs konusuyla özdeşleşmiş bir kişiydi, uzun yıllar Cumhurbaşkanı olarak Kıbrıs konusunun geleceği ile ilgili çalışmaları olmuştu.

***

Aradan birkaç gün geçti.

Yeni Cumhurbaşkanımız geldi.

Aynı odaya yeniden çağırıldık.

Sayın Talat bizlere hitap ederken heyecanlıydı.

Bazı arkadaşlara oturacak sandalye kalmadığı için, ‘madem ki ayakta insanlar var ben de oturmayacağım’ diyerek konuşmasına başladı.

O günkü tavırları ve vücut dilinden yüksek bir motivasyon taşıdığı ortadaydı.

Cumhurbaşkanlığında yeni bir dönem başlıyordu.

Talat dönemi uluslararası ilişkiler açısından görünürde moral üstünlüğü olan bir dönem olmasına rağmen mevcudun ötesine geçmeyi başaramadığımız bir dönem oldu.

***

KKTC 3.Cumhurbaşkanı Sayın Dr.Derviş Eroğlu oldu.

Sayın Eroğlu Cumhurbaşkanlığı döneminde Kıbrıs konusunda bir tıkanıklığa neden olacak hareketlerden kaçındı.

Müzakerelerin devamından yana ve bir yol haritası çerçevesinde Kıbrıs konusuna bütünlüklü bir çözüm bulunması ile ilgili beyanatları mevcuttur.

Eroğlu müzakere masasındaki yerini almakla birlikle aynı zamanda halkla ilişkileri son derece yüksek bir profil sergiledi.

Sanırım KKTC kendisinin katılmadığı ne bir festival ne de bir Eko Gün görmedi.

***

Cumhurbaşkanlığı propaganda süreci olması gerekenden çok erken başladı.

Seçim günü yanaştıkça sloganlar, iddialar başını alıp gidiyor.

Yeni dönemde Kıbrıs Türkünü yaşadıklarının ve alışılmışların dışına çıkaracak bir proje henüz dillendirilmiş değil.

Özetle mevcut durumun devamında gözle görünür alternatif politikalar yok.

Daha çok yuvarlak laflarla ‘değişim’ , ‘dönüşüm’, ‘birlikte başaracağız’ gibi altı boş söylemlerle ağırlıklı olarak köy,kasaba,kahve ziyaretleri yemekler,kokteyllerle destekleniyor ve kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor.

Kıbrıs Türkü seçim ve vaat yorgunudur.

Süreç devam ederken altını çizmek istediğim bir şey vardır,yeni dönemde Cumhurbaşkanı mevcudun ötesine geçebilmeli.

Bizler yaşamış olduğumuz sorunları çocuklarımıza miras bırakarak doğrusunu yapmıyoruz.

O yüzden proje ve ekibe dayalı sonuç odaklı politikalara ihtiyacımız vardır.