Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Türk Partisinin, Covid-19 pandemi dönemini derin bir sessizlik içerisinde takip etmesinin nedenleri kamuoyu tarafından sorgulanmaya devam ediliyor.

CTP’ye egemen olan derin ! sessizliği, kimileri fırtınadan önceki sessizlik olarak yorumlarken kimileri de ortaya konan duruşu uzlaşıcı sorumlu muhalefet anlayışının bir gereği olarak yorumladı.

Ancak CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın pandemi döneminde yeteri kadar ortada görülmemesini de özellikle partisi CTP içerisinde yadırgayan kesimlerin varlığı azımsanmayacak kadar çok.

Böylesi olağanüstü bir dönem içerisinde geri planda olmayı tercih eden Tufan Erhürman’ın, kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sol görüşlü tek rakibi olan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın gölgesinde kalmayı politik bir hamle olarak mı düşündü veya kurguladı bilinmez ancak  pandemi döneminde Mustafa Akıncı’nın ana muhalefet partisi liderinin bıraktığı boşluğu doldurduğu da bir gerçek.

CTP’deki derin sessizlik, “özel jet” skandalı olayı ile birlikte kırılmış olsa da Kıbrıs Türk kamuoyu, Tufan Erhürman’ın pandemi dönemindeki derin ! sessizliğinin şifrelerini anlama noktasında heyecanını korumakta.

CTP içerisindeki derin sessizlik hayra alamet mi bilinmez ancak ana muhalefet partisi içerisinde de gizlide gizliye hummalı çalışmaların olduğu da bir gerçek.

Ana muhalefet partisinin mutfağında bir şeylerin pişirildiğinin kokusu çıkmaya başlarken pandemi döneminde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın kaptığı ana muhalefet partisi başkanı rolünün geri alınmasında eski tüfeklerin sahaya inmeye başlaması da yaşanacak politik çatışmanın boyutunu gözler önüne sermekte.

Kıbrıs Türk siyasi yelpazesinin Ulusal Birlik Partisi ile birlikte iki ana bacağından biri olan merkez solun büyük partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin derin sessizliğini kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi büyük bir boşluk olarak yorumlayan sol görüşlü seçmenler Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya doğru evrilmekte.

Tam da bu noktada CTP liderliği ile kurmaylarına seçimler öncesi kalan kısa sürede önemli görevler düşmekte.

Türkiye karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden sol oyların motive edildiği politik oyunların seçmen nazarında artık prim yapmadığı yeni dönemi, ana muhalefet partisinin ve özellikle genel başkan Tufan Erhürman’ın iyi analiz etmesi son derece önemli.

Ucuz politik oyunlar ve danışıklı dövüş ile oy devşirilmesinin yeni dönemde beklenen oy oranını artık kazandırmayacağı tüm adayların ama özellikle de sol görüş ve partilere mensup adaylar tarafından doğru değerlendirilmesi gereken yeni bir döneme girmekte, Kuzey Kıbrıs.

Ana muhalefet partisi CTP ve Genel Başkanı Tufan Erhürman, pandemi dönemi ve sonrasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya kaptırdığı rolü geri almada ortaya koyacağı başarıya paralel olarak seçimlerden ya zafer ya da yenilgi ile çıkacağını söylemek de iddialı bir yorum olmaz.

Ve mevziyi geri kazanma noktasında ortaya konulacak mücadelenin de bilgi kirliliği, manipülasyon, politik karşıtlık üzerinden kategorileştirici siyasi çatışmalar yaratılması üzerine kurgulanmaması da ülke demokrasisi adına akıldan ve vicdandan çıkarılmaması gereken önemli noktalar.

Ve Kuzey Kıbrıs, kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ana muhalefet partisi CTP ile Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın derin ! sessizliğini sorgulamakta.

CTP içerisindeki derin sessizlik ve eylemsizlik bugün itibari ile Tufan Erhürman’ın en büyük açmazlarından biri olarak varlığını korumakta.

Ve böylesi bir eylemsizlik içerisindeki CTP’nin, pandemi öncesi dönemin aksine bugün itibarı ile seçimlere hazır olduğunu söylemek zor.