“Akıncı haritası”nın daha kötüsü ! olamaz diye düşünüldüğü bugünlerde, Rum ikinci futbol liginde şampiyon olan Girne Futbol Kulübünün futbolcuları  “ondan” da beterini, Kıbrıs Türk toplumuna meydan okurcasına ortaya koydu.

Rum futbolcuların formalarında yer alan “harita”, spora bile siyaseti karıştırdıklarının ve Kıbrıslı Türklere “düşmanca” bakışlarının kanıtlarından biri sadece.

Crans-Montana’da “çözüme kavuşan” Kıbrıs sorununu bitirmemek için imza atmaktan kaçan Rum liderliği, “sağır sultanı” oynamayı sürdürüyor.

“Skandal ve düşmanca” olan “haritayı” ve “zihniyeti” kınayan yok.

Rum liderliği ve Nikos Anastasiadis gibi diğer Rum siyasi partiler ve Rum Futbol Federasyonu da “harita” ile ilgili bırakın kınamayı tek bir sözcük dahi ortaya koymadığı gibi federasyonun resmi internet sitesinin “galeri” kısmında skandal harita ve resimleri paylaşması aslında çok şey anlatmakta.

 “Suskunluk” ise böylesi bir zihniyete onay verilmesinden başka bir şey değil.

Ve, Kıbrıs’ın her iki yakasında da “suskunluk” farklı şekil ve amaçlar ile nefes almaya devam ediyor.

Güney’e egemen olan “suskunluk” onay ve destek olarak yoluna devam ederken, esas vahim ve düşündürücü olan ise, “Rum faşizmin tüm güneyin ruhu ve karakteri” olduğunu kabul etmemek için benzer diğer olaylarda olduğu gibi Kıbrıs Türk solunun “suskunluk sarmalının” esiri olmasından başka bir şey değil.

Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, CTP genel başkanı Tufan Erhürman ve parti milletvekilleri ile TDP genel başkanı Cemal Özyiğit ile milletvekilleri ve sol sendikaların, “Rum zihniyetinin” kınamasını bir tarafa bırakın, “çıt yok”.

Dün, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonunun KOP’a ( fiiliyatta Rum Futbol Federasyonu) katılmasına “çözüm ve federasyon” adına destek veren ve karşı çıkanları da “statükocu” diye hedef haline getiren Mustafa Akıncı, Tufan Erhürman, Cemal Özyiğit ve sendikaların,KOP’un resmi internet sayfasında da                                                    ( https://cfa.com.cy/En/gallery/1919 ) yer alan görüntüler karşısında bugün sağır sultanı oynamalarının ise şaşılacak bir yanı yok.

“Rum zihniyeti”ni görmezden gelerek “suskunluk sarmalı”nın esaretinde “federasyon” naralarını sürdürmek ise ne kadar gerçekçi ve inandırıcı olduğu, artık tüm yönleri ile tartışılmalı.

Kıbrıs Türk kamuoyunun baskısı ile en fazla yapacakları da “ Kıbrıs’ın her iki tarafındaki faşist zihniyet ile mücadelemiz sürecek” benzeri açıklamalar olacağı da şimdiden belli.

Rumların, düşmanca duruşlarını ve benzer yaklaşımlarını sorgulayan ve kınayan herkesi de, “çözüm karşıtı” ilan etmekten de artık vazgeçmeli, Kıbrıs Türk solu.

Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri, Rum zihniyetinin hiç değişmediğini ve kolay kolay da değişmeyeceğini artık kabul etmek zorunda.

Gerçeği kabul etmenin ise Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs sorununun çözülmesine dair istençlerini azaltmayacağını nedense görmüyor veya görmek istemiyor, Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri.

Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderlerinin de artık rüyadan kalkma zamanı geldi.

Çözüm parametleri ve çözüm modeli” elbette tartışılacaktır.

Ancak, Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri, Kıbrıs Türklerine anlatmak zorunda.

Ve, bilindik sloganlar ve ezberleri bir tarafa bırakarak “umut tüccarlığından” da vazgeçmek zorunda, Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri.

Ve, açıklamak zorunda Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri, “böylesi bir zihniyet” devam ettikçe “olası ve sürdürülebilir adil bir çözüm” nasıl olacak?

Açıklayın artık ey efendiler.

Açıklayın da, Kıbrıs Türk toplumu da anlasın.