Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik toplumlararası görüşmelerin başladığı 1968 yılından bugüne 53 yıl geride kaldı.

Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik derin görüş ayrılıkları ise Kıbrıs Türk sağı ve solu arasında yaşanmaya devam ediyor.

Kıbrıs Türk solu, ideolojik bir körlük ile Rum liderliğinin Kıbrıs Cumhuriyetini işgal etmesini ve çözümsüzlük çözümdür politikasını ısrarlar sürdürerek görüşme sürecini çoğu kez tıkanmasına neden olduğunu nedendir bilinmez görmezden gelme geleneğini sürdürmekte.

Nedendir bilinmez ama Rum liderliğini her defasında toplumsal vicdanda aklama çabasının gölgesinden kurtulamayarak Kıbrıs Türk sağı ile anavatan Türkiye’yi suçlamaktan ve çözüm önünde tek engel göstermekten hiç geri durmadı, Kıbrıs Türk solu.

Kıbrıs Türk solu, Kıbrıslı Rumların uzlaşmazlığını kabul etmemekte neden ısrar ediyor anlamak mümkün değil.

Bugüne kadar ilerleme sağlanan ve imza altına alınan belgelerde çözüm karşıtı olarak hedef gösterdikleri Kıbrıs Türk sağının liderlerinden Rauf Raif Denktaş ile Derviş Eroğlu’nun imzaları olduğunu unutarak Annan Planı, Crans-Montana süreci ve Berlin görüşmelerinde masadan kaçarak “federasyon tezini” tarihin çöplüğüne atanın Kıbrıs Rum tarafı olduğunu kabul etmekten kaçmaya devam ediyor, Kıbrıs Türk solu ve kanaat önderleri.

Gayri resmi 5+1 Cenevre görüşmeleri öncesinde yine Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tutumunu saklama stratejisi ile umut tüccarlığına soyunmaktan da geri durmuyor, Kıbrıs Türk solu.

Kıbrıs Türk solu artık sorgulamak ve realite ile buluşmak zorunda.

Neden 50 yıldır çözüme ulaşılamadığının cevabını ideolojik körlük, politik önyargılar ve ezberlerin gölgesinden kurtularak bulmak zorunda, Kıbrıs Türk solu.

Kıbrıs Rum tarafının 53 yıldır süren uzlaşmazlığını kabul etmenin Kıbrıs sorununun sürdürülebilir bir çözüme kavuşmasında engel değil teşvik edici olduğunu kabul etme cesaretini göstermek zorunda, Kıbrıs Türk solu.

Ve Kıbrıs Türk solu çok önemli bir şeye daha cesaret etmek zorunda.

Güçlü Devlet olgusuna destek olma ve KKTC’ye sahip çıkma cesaretini artık ortaya koymak zorunda Kıbrıs Türk solu.

KKTC’ye sahip çıkmanın ve güçlü Devlet olgusuna destek verilmesinin sürdürülebilir ve kalıcı olası bir çözümün hem anahtarı hem de teminatı olduğunu kabul etme cesaretini ortaya koyan yeni bir Kıbrıs Türk solunun, Rum liderliğinin “çözümsüzlük çözümdür” siyasetinde ve uzlaşmaz tutumunda kırılma noktasını başlatacak yegane olgu olacağı aşikar.

Kıbrıs Türk solu, Kıbrıs sorununun çözümünde “federasyon” dışı çözüm modellerini de tartışmak ve içselleştirmek zorunda.

Kıbrıs Türk solu ve belli bir kesim, gayri resmi 5+1 Cenevre görüşmelerine “yeni şeyler söylemek için gitmekten” neden korktuğu tüm yönleri ile tartışılmalı.

Cenevre görüşmeleri, Kıbrıs Rum tarafının daha öncekilerde olduğu gibi “eşit siyasi egemenliği” kabul etmeyeceğini ve “federasyon” çözüm modelini üniter bir Rum devleti olarak gördüklerinin yeniden teyit edecekleri bir zeminden öteye gitmeyeceği ise şimdiden belli.

Kıbrıs Türk sağı ve solu arasındaki derin görüş ayrılıkları devam ettiği ve Kıbrıs Türk solunun duyguların gölgesinde realite ile barışması geciktiği sürece Kıbrıslı Rumların “çözümsüzlük çözümdür siyasetleri” ve uzlaşmaz tutumlarının süreceği de aşikar.

Kıbrıs Türk toplumu, “Cenevre ve sonrasındaki süreçte ne bekliyoruz” sorusunun cevabında ortak akıl temelinde buluşmak zorunda.

Gayri resmi 5+1 Cenevre görüşmelerinde ne “şapkadan tavşan çıkacak” ne de sürpriz olacak.