Hellimi paylaşamayan iki toplumun siyasi eşitlik ve Devlet yönetimini paylaşacağına dair umut beslemek körlük değil de nedir diye düşünmek gerek.

Hellimin siyasi beklentilerin bir öznesi haline getirildiğini izliyoruz.

Üstelik film tadında.

Kıbrıs’ın güneyi politik olarak yeni bir mevzi veya üstünlük kazanmanın keyfini süre dursun Kıbrıs’ın kuzeyinde işler birazcık karışık.

Annan Planı döneminde gösterilen “havuç” misali dünyanın dört bir yanına hellim satacağı hayali ile yatıp kalkanlar bir yana “kazın ayağının pek de öyle olmadığını” anlamanın arifesinde, Kıbrıs’ın kuzeyi.

Dün, Avrupa Birliğine güney Kıbrıs’ı tek taraflı alanların hiçte masum olmayan hamlesi ile bugün hellim Kıbrıs’ın güney yakasına mal edildi.

Coğrafi olarak tescil edilmesinin sonuçlarının Kuzey Kıbrıs için olumlu olmayacağı su götürmez bir gerçek.

AB’nin coğrafi tescili sonrasında Türkiye’de üretilmeye başlanan hellimin ise “hellim” olarak kabul edilmeyeceği ise hellimin namusunu korumak adına yapılmadığı da ortada.

Hellim peynir mi değil mi diye ideolojik tartışmalar üzerinden hellim peyniri diyenlere statükocu hellim peynirini ret edenlerin ise çözümcü olduğu tartışmalarının bir adım önüne gidememenin ibret verici sonuçlarından biri sadece, hellim meselesi.

Ve hellim de mesele peynir mi olduğu keçi sütü ile mi koyun sütü ile mi olması gerektiği sadece teferruattır.

Hellim meselesi egemenlik meselesidir.

Hellim deyip geçmek de değildir mesele.

Güney Kıbrıs’ın coğrafi ürün tescili ile hellim dosyasını başka bir noktaya taşıması ada üzerinden egemen kim tartışmalarında, Kıbrıslı Rumların elde ettiği yeni bir mevzidir.

Ve hellimi bile paylaşmayan Rum liderliğinden siyasi egemenliği paylaşacağını beklemek ise sadece ve sadece ütopyadır.

Cenevre’de gerçekleşecek 5+1 gayri resmi toplantının sonucunun şimdiden ilanındır aslında, hellim meselesi.

Acı da olsa bir gerçek var ki, hellim konusunda oyuna geldik.

Ve hellim meselesi ile Kıbrıslı Türkler, Rumlarca işgal edilen ve tek uluslu üniter bir Devlet haline getirilen Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde bir toplum statüsüne düşürülmek için sahneye konan yeni bir AB oyununun tam içerisinde.

Ne abartılan ne de fazla duygusal bakılan bir mesele aslında bugünün hellim tartışmaları.

Şehitlerine sırf birileri öyle istedi diye Devlet töreni yapamayan bir iradenin ise hellime sahip çıkmasını beklemek ise ölü gözünden yaş beklemekten bir farkı yok.

Hellim’de ortak zeminde buluşamayan Rum liderliğinin Cenevre’de ortak akıl’da buluşmayacağını veya Crans Montana’da olduğu gibi masadan kaçacağını şimdiden söylemek için de kahin olmaya gerek yok.

Hellim meselesi Rum liderliğinin ve AB’nin ekonomik politik bir zaferi olarak geride kalırken Kıbrıslı Türkler hellimin peynir mi değil mi tartışmalarından öteye gidememesi ise trajik komedya olmaktan öte düşündürücü.

Tüm yaşananlar bir tek şeyi göstermekte.

Bugünün hellim meselesi yarın ki 5+1 Cenevre toplantısının yegane sonucudur.