CB Akıncı’nın tek derdi yeniden seçilmek

Belli ki CB Akıncı kapandığı sarayında birilerinin kendisini makamından etmek için komplolar kurduğu yönünde korkular ve vehimler içinde yüzmektedir.
11 Temmuz 2019

Rum Yönetimi her gün silahlanmaya 2 milyon dolar harcarken, ABD ise silah ambargosunu kaldırma kararı aldı. Batmış ekonomisine karşın dişinden tırnağına silahlanıyor…

CB Akıncı’dan tepki yok…

KKTC’ye geçmek üzere Larnaka’ya gelen turistler geri gönderiliyor, KKTC’ye turist getiren otobüs ve taksilere saldırılıyor, şoför ve yolcuların hayatları tehlikeye atılıyor…

CB Akıncı’dan tepki yok…

Güney’de Türklere son birkaç yılda sadece bilinen 26 saldırı yapılıyor, Rum polisi bir tek saldırganı tutuklamıyor.

CB Akıncı’dan tepki yok…

Rum yönetimi başta AB ve BM olmak üzere, Türkiye ve KKTC aleyhine, büyük bir karalama ve suçlama kampanyası yürütüyor, dört bir yana, şikâyet mektupları gönderiyor…

CB Akıncı’dan tepki yok…

Rum yönetimi Maraş’ın KKTC yönetiminde açılması konusunda büyük yaygara koparıyor, aleyhimize kamuoyu oluşturuyor…

CB Akıncı’dan tepki yok…

Peki, ne yapıyor Akıncı?

“Biat etmem, boyun eğmem, dik dururum, arkası sıvazlanarak sahaya sürülenlere meydanı boş bırakmam vb” provokatif söylemlerle, Türkiye, hükümet ve Meclis çoğunluğu ile kendisini eleştiren kişi ve kuruluşlarla kavga ediyor…

Asli görevini yapacağına, Halkımızın ve KKTC’nin meşru hak ve çıkarlarını koruyacağına, BM’ye, AB’ye KKTC’yi savunan, Rum saldırılarını-silahlanmasını-düşmanlığını şikâyet eden mektuplar göndereceğine Türkiye’ye, Hükümete, Başbakana ve Dışişleri Bakanına laf sokuşturuyor, kurumlara saldırıyor, bir meydan savaşı başlatmaya çalışıyor.

Adeta kendi gölgesi ile hırçınlıkla kavga ediyor…

***

Oysa Asli görevi yaptığı yeminde şöyle belirtiliyor:

“Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ile özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa ve yasalara bağlılıktan ayrılmayacağıma; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

***

Bakın Anavatan Türkiye, KKTC için, Karpaz açıklarına Yavuz sondaj gemisini gönderdi diye, Rum tarafı Dünyayı ayağa kaldırdı. AB, Rusya ve ABD haksız açıklamalar yaptı.

Akıncı’nın, derhal AB’ye mektup göndererek gerçekleri anlatması, Güneydeki yabancı Büyükelçileri çağırıp bilgilendirmesi asli görevi değil miydi?

Ama sustu.

Ne ki, sıra Ticaret Odası’na gelince gürledi, yalan dolan iddialarla, vehimlerle, Oda’ya saldırdı.

Sözüm ona “Türkiye’nin telkiniyle” kendisinin konuşturulmadığını ima ederek mağdur rolüne soyundu.

Neyse ki Ticaret Odası dün susturucu bir yanıt verdi.

“Telkin” diye bir şeyin olmadığını Oda Meclisi’nin sadece toplantı konusu ile ilgili kişilerin konuşmasını kararlaştırdığını, hiçbir art niyetin bulunmadığını duyurdu.

Belli ki CB Akıncı kapandığı sarayında birilerinin kendisini makamından etmek için komplolar kurduğu yönünde korkular ve vehimler içinde yüzmektedir.

Bu vehimler sonucu, Anayasal yemininde belirtilen asli görevini yapamaz hale gelmiştir.

Oysa ne denli korkarsa korksun, Cumhurbaşkanlığı seçimine 9 ay kalmıştır…

Ve korkunun ecele faydası yoktur.