Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Meraklı sorular gün geçtikçe artıyor…

Şunun şurasında sadece iki gün kaldı!

Ama sabreden yok…

Genellikle dost sohbetlerinde ‘gelin bugün bari seçim ve siyaset konuşmalayım’ desek de sohbetin sonuna doğru ısrarla sorarlar;

Pazar akşamı kim seçilir diye…

Kazasız belasız bitsin, başka bir şey istemem diye yanıtlarım!

Çünkü gençekten en büyük dileğim budur…

Zira Kıbrıs Türkü ilk kez böyle bir seçim süreci yaşıyor, ya da yaşatılıyor!

Gönül isterdi ki Kıbrıs Türkü böyle bir çatışma içinde olmasıydı…

Kimsenin iradesine müdahelelerde bulunulmasaydı!

Hele de Türkiye sevdalısı olanlar ve olmayanlar diye saçma sapan görüşlerle insanlar birbirine kırdırılmasaydı…

Seçim sonuçlarına gelince;

Öyle görülüyor ki Pazar akşamı seçim sonuçları açıklanınca yarış çok az farkla bitecek…

Sonuç ne olursa olsun ertesi gün umarız Kıbrıs Türkü yine birbiriyle kucaklaşacak, kırgınlıklar ve küskünlükler unutulacak!

Bunu başarmak zorundayız çünkü…

Mustafa Akıncı ve Ersin Tatar, her ikisi de bu ülkenin insanıdır, her kim seçilirse seçilsin, iradeye saygı gösterip, sonuçları kabul edeceğiz, kendisini lider ilan edeceğiz…

Bunun ötesi yoktur!

Onun için de herkese öneririm;

Elinizi yüreğinize götürün ve yüreğinizin sesini dinleyip, kimi dilerseniz ona mührü vurun…

Belli ki bu seçimlerden en fazla yarayı Demokrat Parti alacak…

Yaşanan son gelişmelerden sonra 28 yıllık tarihi olan partiyi çok da iyi günler beklemediğini çok rahat söyleyebiliriz!

Tabi ki yaşananlar parti içi sorunu olarak görülebilir ama yapılan tartışmalara baktığımızda sorun görüldüğünden çok daha büyüktür…

Önce Serdar Denktaş’ın hiç beklenmeyen ayrılık kararı, sonra oğul Denktaş’ın tam tersi kararları, bize siyasetin de kötü yüzünü göstermiştir!

Umarız ki bu beklenmeyen gelişmeler aile saadetinin bozulmasına neden olmaz…

Umarız ki taraflar, siyaset dahil herşeyden önce sağlık ve aile birlikteliğinin önemini anlayıp tartışmaları ileri boyutlara taşımazlar!

Denktaş ailesi bu ülke insanı için önemlidir, manevi bir değeri vardır…

Sonra aslında siyaset hiçbir şey ama aile çok şeydir!

Bu arada siyasete girdiğinde insanların umut partisi olan HP’nin aldığı oy oranına göbek atanlardan değiliz…

Belki beklenen bir sonuçtu ama, üzülmedik desek yalan olur!

Kudret Özersay gerçekten de son yıllarda bu ülkenin yetiştirdiği en iyi en donanımlı siyasetçilerinden birisidir…

Ama işte gelin görün ki siyaset biraz da tecrübe gerektirir!

En küçük bir hata bile yol haritanızı alllak bullak eder, dağılma süreci başlar…

Empati yaparsan Özersay’ın ruh halini çok iyi anlayabiliriz!

Bir hayal kırıklığı yaşadığını, siyasete küsme noktasına kadar geldiğini çok rahat söyleyebiliriz…

Ama bunu yapmamalıdır!

En iyi adaylardan birisi olduğunu asla unutmamalı, ama yanlışlarını da çok iyi değerlendirip siyasete devam kararı alarak siyasete devam etmelidir…

Çünkü şimdi artık yüzleşme zamanıdır!

Biz, Özersay’ın siyasette bu ülkeye verebileceği daha çok şeyi olduğuna inanlardanız…

Partisi kendisini yeteri kadar kucaklayıp, desteğini esirgemezse, hem partilerine hem de ülkelerine en büyük iyiliği yaparlar…

Bu kadar donanımlı siyasetçi asla pes etmemeli, yaşananlardan dersini almalı ve hizmete devam etmelidir!

Dün sanırız sevgili Erhan Arıklı için biraz sert bir yazı kaleme alarak fazlasıyla kendisini eleştirdik…

Ama yazdıklarımız gerçek düşüncelerimizdi!

Arıklı ve ekibi belki de bu ülke için yeni bir vizyon yeni bir umut olabilirlerdi ancak konu Türkiye sevgisinin tartışılmasına kadar getirilince, bunu kabul edip hazmetmemiz de mümkün değildi…

Dün bizi arayan bazı partitiler de bu konuyu fazlasıyla konuşup, karşılıklı fikirlerimizi söyledik!

Şunu gördük ki aslında, konuşulup medeni bir şekilde tartışılınca insanlar ortak paydalarda pek ala buluşabiliyor…

Bundan daha güzeli olabilir mi?

YDP’ye gönül verenler de bu ülkenin evlatlarıdır başka parti sempatizanları da öyle…

Ortak paydamız ise Türkiye sevdasıdır!

Hele de adımız gibi eminiz ki bu ülkenin her bir ferdi Atatürk’ün Türkiye’sine sevdalıdır, gönülden bağlıdır…

Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları bize şunu da göstermiştir…

Hemen hiçbir partinin lideri partisinin tabanına tam olarak hükmedememiştir!

Bu parti disiplini olarak belki de ilk bakışta olumsuz olarak görülebilir ama, bize asıl demokrasi de budur…

Bir kişi çıkacak partisine hükmederek yönlendirme yapacak ve partitiler de bir koyun gibi onun ardından gidecek, bu demokrasi ile de bağdaşmaz!

Her birey hürdür, kendi fikri ve zikri vardır, ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konuda da partili de olsa kendi iradesini ortaya koyabilmelidir…

Bundan daha güzel ve doğal ne olabilir ki!