Çok uzun zamandır bu konuya taktık…

Aslında takıntı değil bu!

Acil bir gereklilik…

Bizim en önemli haber kaynaklarımızın başında okuyucu geliyor!

Telefonlarımız 7/24 açık olduğu için de sağ olsunlar bizi takip edenlerin şikayetlerini dinleyip bu sayfaya aktarıyoruz!

Yılan hikayesine dönen bir konu bu!

Devlet hastaneleri ve oradan alınan hizmetler…

Kimse orada beleşe şifa aramıyor!

Vergisini ödüyor, sigortasını yatırıyor doğal olarak da devletten hizmet bekliyor!

Bu da anasının ak sütü gibi helal…

Dünyanın hemen her ülkesinde var…

Türkiye’de de var!

Belki de olmayan tek ülkeyiz…

Hani hep deriz ya devlet olduk ama bazı konuları unuttuk diye!

İşte onlardan bir tanesi…

Büyük eksikliğimiz!

Sosyal devletlerin olmaza olmazı…

Hastanın haklarının yasalarla belirlenmesi!

Uygulamaya sokulması…

Yılların kanayan yarasıdır Hasta Hakları Yasası’nın bir türlü hayata geçirilmemesi!

Oysa adı üstünde, bu yasa geçerse ve uygulamaya girerse hastanın hakları daha çağdaş normlarda, daha bilimsel olarak ele alınacak…

Daha iyi sağlık hizmeti alacak!

Sağlık hizmetlerinde torpil kalkacak, adam kayırma kalkacak herkes eşit olacak…

Demek ki birileri bunu istemiyor!

İstemiyorsa da bunun vardır elbet mantıklı bir açıklaması…

Uzunca bir süredir yine şikayetler gelmeye başladı…

Hekim-hasta ilişkilerinde!

Öncelikle şunu belirtmekte yarar görüyoruz ki, diploması aldığı zaman ettiği yemine bağlı kalan ve kalmaya devam edecek olanları bir yana koyuyoruz…

Ama yemini filan unutanlar da yok değil!

Onlar yaptıkları kutsal mesleğin kutsallığında filan değiller…

Olaya tamamen ticari bakanlar bunlar!

Tabi ki hekimler bize göre belki de standartların çok üstünde maddi kazanç sağlamaları gerek ama…

Bunu yaparken de bu işin kutsallığını unutmamak kaydıyla!

Eğer sen devlette tedavi gören bir hastayı özele sevk etmek için çaba harcarsan ve bundan komisyon alırsan işin ne etik yanı kalır ne de ahlaki tarafı…

Kutsallık filan hak getire!

Bu konuda bazı devlet hekimlerinin isimleri de var elimizde, bağlantılı oldukları özel sağlık kurumları da…

Onları ileriki tarihlerde, zamanı geldiğinde muhakkak araştırıp soruşturduktan sonra kamuoyunun gündemine getireceğiz!

Ama burada asıl konumuz hastalar…

Onların hakları!

Verilmeyen hakları…

Devletin hekimleri tarafından eşit muamele görmemeleri!

Devlet hastanelerinde yeteri kadar sağlıklı hizmet alamamaları…

Kaderlerinin bazı hekim simsarların iki dudağı arasında kalmaları!

Bunu için önemlidir, hem de çok iyi hazırlanan Hasta Hakları Yasası’nın bir an önce hayata geçirilmesi…

Hani geçerlerde de kutladık ya devletin kuruluşunu!

Sonsuza kadar da yaşatacağız yemini ettik…

Devletin yaşaması için önce insanının sağlıklı ortamlarda yaşaması bunu için de hizmet alması gerek!

Onun için de hasta hakları önemli…

Hasta Hakları Yasası’nın uygulamaya girmesi de hayati!

Peki, yılan hikayesine dönen bu yasa niye hala uygulamada değil?

Çünkü bu konuda da statüko var arada takoz olmuş…

Hastanın hakları verilirse ve adam gibi bir sağlık sistemi kurulursa, birilerinin etik dışı haklarının da önüne geçilecek!

Foyaları ortaya çıkacak…

Komisyonculuk, simsarlık, bir takım pazarlıklar yapılamayacak!

Yasa geçerse hastalar haklarını gerekirse mahkemelerde çok daha rahat ellerinde bir takım bilgi ve belgelerle arayacak…

Yanlış iş yapanlardan hesap sorulabilecek!

Yasa geçtiği takdirde hekim sadece hekimlik yapabilecek…

Ticaret tarih olacak!

Devletten özele hasta kaçırmalar ve bundan rant elde etmeler de…

4’lü koalisyon hükümeti bu konuya fazla kafayı takmadı…

Şimdi UBP-HP hükümeti var artık!

Hadi HP’yi bir yana bırakalım, ilgili bakanlık UBP’nin uhdesinde…

Hani onlar biz sorunları biliyoruz çözeriz demişlerdi ya!

Buyursunlar o zaman…

UBP’yi iktidar yapan seçmen hasta hakları yasası istiyor!

Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?

Altı da üstü de bir yasa…

Ama hepimizi ilgilendiren bir yasa bu!

Hasta Hakları Yasası’nın da artık gündeme getirilip bir an önce hayata kazandırılması için beklemenin bir manası yoktur…

Daha iyi yönetim, adil ve eşit bir toplum yaratmak için hükümet olmuşlardır!

Ortada hasta haklarının yasalaşmaması için de çeteleşen bir statüko takımı vardır…

Bunları aradan çıkarıp, hastanın çağdaş ortamlarda sağlık hizmet alması ve haklarını her alanda aramaları için hazırlanan bu yasanın ivediliği söz konusudur!

MERAKLI KÖŞE?

Böyle kriz masası mı olurmuş?

Çok şükür bu olayı ucuz atlattık…

Gece olmasının bunda payı büyüktü!

Ya yüzlerce turist patlama anında deniz kenarında olsaydı…

Düşünmek bile istemiyoruz!

Adına yine kriz masası dediler…

Biz kriz masası filan göremedik!

Madem kriz masası vardı patlamalar devam ederken o kadar çok siyasinin orada ne işi vardı?

Sonra kriz masası kuruldu mu, bir sözcü belirlenir ve tüm açıklamalar tek ağızdan çıkar…

Maşallah bizim siyasiler açıklama yapmak ve boy göstermek için birbiriyle yarıştılar!

Burada tam manasıyla iyi yapan sadece otel yönetimi vardı, gerisi hikaye…

Yangın mı patlama mı?

Kafamıza takılan başka bir soru…

Çünkü vatandaşın bu konuda kafası hayli karışık!

Korulukta yangın çıkmış cephaneye sıçramış…

Bizim aklımız yatmıyor bu işe!

Yangın çıkınca orada görevli 75 asker ne yapıyordu?

Şükürler olsun onlara da bir şey olmadı ama, eğer askerde bir ihmal varsa ve bu patlamayı yangına mal ediyorsak, şimdi olmasa da bunun acısını ileride çok çekeriz biz…

Borcu var mı yok mu?

Sendika diyor ki YDÜ’nün kuruma elektrik borcu var…

Bakan diyor ki borcu yok!

Artık saçma bir tartışmaya döndü bu iş…

Böyle bir belirsizlik dünyada ne görülmüş ne duyulmuştur!

Borcu var mı yok mu belli bile değil…

Gayet basit bir hesap kitap işidir bu!

Bunu da yapıp kamuoyuna açıklamak devletin işidir…

Zira dev bir eğitim kurumunun bu nedenle yıpratılmasına hiçbir gönül razı olmaz!

MESAJ KUTUSU

Sayın HasanTAÇOY, yeni yasa nedeniyle haklarda ciddi bir budama olacağı için Kıb-Tek de çok sayıda çalışan emekliliğe hazırlanıyor. Yani emekli ikramiyesi eğer 150 Bin TL kadar düşecekse emekli olmasınlar da ne yapsınlar değil mi? Bu arada şu YDÜ tartışmasını da artık sonlandırın deriz!

Sayın Tolga ATAKAN, Girne’den bir taşıma işletmesi iznini iptal ettiğiniz için fena halde köpürüyor. Onlara göre büyük haksızlık yapıldı ve başka işletmelere kıyak geçildi. Umarız böyle bir şey doğru değildir! Detaylı bir açıklama lütfen!

Sayın Gürcan ERDOĞAN, çok kısa bir süre sonra yeniden Kıb-Tek’in başına getirileceğiniz konuşulmaya başlandı. Hatta bu konuda hazırlık bile yaptığınız söyleniyor. Peki böyle bir atama şimdiki bakan değişmeden mümkün mü acaba? Kafalar hayli karışık anlayacağınız!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, merakla beklenen DAÜ raporu nedense bir türlü sonuçlanmadı. Sizin şu müfettişlere bir talimat verin de yılan hikayesine dönmeden sonuçlandırsınlar. Artık altında Profların imzası olan raporu nasıl değerlendireceklerse, o da başka bir mesele tabi…

Sayın Fikri ATAOĞLU, DP Genel Başkanlığı için şu anda tek aday gibi görülüyorsunuz. Ülke çapında nabız yokladıktan sonra hafta içi adaylığınızı bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuracağınız konuşuluyor, hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Sunat ATUN, UBP-HP hükümetinin 120’inci günü dolduktan sonra hazırladığınız raporları açıklayacağınız ve özellikle de Kıb-Tek konusunda önemli bilgiler paylaşacağınızı duyduk. Parti içi muhalefet başlıyor desenize…

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, K.T. Belediyeler Birliği’ne alınan gazeteler konusunda ayrımcılık yaptığınız konusunda şikayetler gelmeye başladı haberiniz olsun! Yani bu kadar da mı bütçeniz yok yoksa sıcak bakmadığınız basın organları mı var acaba!

Sayın Yiğitcan HEKİMOĞLU, herkes ve özellikle de devlet erkanı sizin başarılarınızla gurur duyuyor, sırtınızı sıvazlıyor ama nedense konu sponsorluğa ve devlet katkısına gelince dut yemiş bülbül kesiliyor değil mi? Ne diyelim kader utansın artık!

Sayın Derviş GEZER, sizin şu meşhur rüşvet yiyen bakan konusu hala tartışılmaya devan ede dursun nedense kimin olduğu konusunda bütün sorular bize geliyor. Biraz olsun ip ucu veresiniz ki millet yanlış değerlendirme yapmasın bize de bu konuda soru yöneltmesin!

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, adli yıl açılışı etkinliğini yapmayarak gayet yerinde bir mesaj verdiniz ama acaba diyoruz bu devleti yönetenler ya da yönettiğini sananlar bundan kendilerine pay çıkardılar mı? Eğer çıkarsalardı bu günleri yaşar mıydık?

Sayın Bülent EVRE, Profluk için artık gün saymaya başladığınızı duyduk, hayırlı ve uğurlu olsun. Bu arada görev yaptığınız okulu da değiştirmişsiniz, ara sıra böyle değişimler iyidir değil mi? Başarılar dileriz…