Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Polis bültenlerinde birkaç kelimelik küçük bir haber…

Ani ve gayri tabii ölüm!

Hemen yanında da parantez içinde bir not;

İntihar!

Soğuk ve tek bir kelime ama çok şey ifade ediyor…

Bir can bu hayata veda ediyor!

Ardında birçok sırlar ve sorular bırakarak…

İşin garibi kimsenin umurunda bile değil insanların hayatlarına kıyması!

Kim bilir ne derdi vardı Allah rahmet eylesin deyip geçiyoruz birçoğumuz…

Hele de tanındık bir yüz değilse daha da umursuz oluyoruz!

Haliyle aklımıza bir takım sorular geliyor bu tür haberlerin ardından…

Bizde birileri var mı bunları ciddiye alan?

Örneğin devletin tepesindekilere bir soralım cevap versinler…

Şimdiye kadar bu ülkede kaç kişi canına kıymıştır?

Bu tür dramlar devlet tarafından izlenip, grafik tutuluyor mu?

Sosyal devletiz ya, olması gereken de bu değil mi?

Vatandaş olsun ya da olmasın, bu ülkede yaşayan insanların tümü de devletin sorumluluğu altındadır…

Tabi ki gerçekten sosyal devletlerde!

İnsanların canlarına kıyması dışında ardında bıraktıkları da önemli…

Eş ve çocuklarının gelecekleri?

İçinde bulundukları hem maddi hem de manevi halleri…

Lütfen dikkatli bir şekilde arşivleri tarayınız…

Geçmiş yıllarda tek tük olan vakalar hele de son birkaç yıl içinde ciddi bir artış gösterdi!

Yine dikkat ediniz ki pandemi döneminde rakamlar ürkütücü boyutlara ulaştı…

Hemen her bir hafta polis bültenlerine oradan da medyaya yansıyan birkaç kelimelik, detaysız intihar haberleri!

Bundan birkaç yıl önce Mesarya köylerinden birinde yaşayan bir polis memuru da beylik tabancası ile canına kıymış ve geride kalan ailesi bizi arayarak bazı açıklamalarda bulunacaklarını söylemişlerdi…

Hiç itiraz etmeden gittik evlerine taziyeye gelen insanlarla oturup ailenin acısını paylaştık!

Ama biz asıl ailenin açıklamasını bekliyorduk…

Saatlerde evlerinin bahçesinde oturduk açıklamayı bekledik!

Sonra aile fertlerinden birisi yanımıza gelerek açıklamadan vazgeçtiklerini söyledi…

Kızmadık çünkü böyle bir açıklamayı zaten bekliyorduk!

Ama intihar sebebini de gitmeden öğrenmiştik…

Tahmin de edebileceğiniz gibi kumar ve ardından gelen borçlar, tehditler ve sorunları ailenin sırtına yükleyerek dünyadan kendi isteğiyle göçmek!

Olay unutuldu gitti…

Devletin bir polis memuru yitip gitti ama devlet de devlet olma gereğini yerine getirmedi!

Zaten ne zaman yerine getirmişti ki…

Önceki gün gazetelerde bir haber…

22 Bin mazbata dosyası beklemede!

Kuzu gibi raflarda bekliyor yani…

Her bir dosyayı açsanız borçlar ve harçlar!

Bu ülke insanı mazbatalara alışık ama bu kadarına da değil…

Davalar resmen tavan yaptı, borcunu ne şekilde olursa olsan ödeyemeyenler elbette bunun bir bedelini ödeyecek!

Ödeşemezse de cezaevine gönderilecekler…

Düşünsenize bir kere tek bir tanesi bile borcunu ödeyemezse 22 bin kişi mahkum olacak!

Bütün hepsinin içeri girmesi için de 50’ye yakın cezaevi gerekli…

Durum gerçekten de göründüğünden çok daha fazla ciddi!

Eskiden yüzlerle ifade edilen mazbatalar şimdi binlerle ifade ediliyor…

Hani bizimkiler hep der ya pandemi dönemini çok iyi yönettik!

İyi yönetim buysa bir de iyi olmayanı düşünün maazallah…

Kimse şunun bile farkında değil;

Borcunu ödeyemeyip mazbata suçlu olan ve elleri kelepçeli cezaevine gönderilenlerin ruh halini bir düşünsenize…

Düşünmesi bile tüylerimizi ürpertmeye yetiyor!

Dün bir okurumuz uyardı;

Özel sektörde çalışanların araçlarının evrak eksikliği nedeniyle polis tarafından para cezası kesilmemesi çağrısında bulundu…

Haklı yönleri vardı çünkü bu dönemde salgından en çok özel sektör çalışanları olumsuz etkilendi!

Bu arada yollarda polis denetimlere epey arttı cayır cayır ceza kesiyorlar…

İnsanlar artık topluca bizi kamu çalışanlarından ayırın diye feryat ediyor!

Aylarca para alamayan ya da sadece o da üç ay ayda bin 500 TL ile yaşamak zorunda bırakılan insanlar nasıl devlete yükümlülüklerini yerine getirsinler ki?

En azından bir süre diyorlar…

Devlet özel sektör çalışanlarına sahip çıkmadı, bari bir dönem de olsa polislere yollara sürüp ceza da yazmasın diye talepte bulunuyorlar!

O kadar çok haklı yönleri var ki…

MESAJ KUTUSU

Sayın Olgun AMCAOĞLU, eski polis genel müdürlerinden Atilla Sav’ın lise diplomasının sahte olduğu yönündeki iddialardan sonra şimdi bakanlıktan bu konuda detaylı bir açıklama bekleniyor. Bu konuda sorumluluk da sizin üzerinizde!

Sayın Cafer GÜRCAFER, bazı meslektaşlarınız birlik yönetimi olarak haklarını yeteri kadar koruyamadığınızı ifade eden mesajlar göndermeye başladılar. Soruyorlar, eğer artık ihaleler Ankara’da açılmaya başlandıysa bunda sizin hiç mi suçunuz yok diye!

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, parti genel sekreteri olarak hala genel sekreter yardımcılarını belirleyememiş olmanız yoğun eleştirilere maruz kalmaya başladı. Özellikle de söz verilen partililer artık ağırlığınızı koymanız gerektiği görüşünde birleşiyorlar…

Sayın İsmail ARTER, 20 Temmuz kutlamalarına gelecek olan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Maraş ziyaretiyle ilgili çalışmaları yoğunlaştırırken bu konuda maddi olarak yalnız kaldığınız ve destek sözü verenlerin ortalıklarda görülmediği konuşuluyor. Sorumlular umarız gerekli mesajları alırlar artık…

Sayın Deren OYGAR, G. Mağusa Devlet Hastanesi her türlü olanaksızlıklara rağmen büyük bir savaş verirken buraya ilgisiz kalmanız insanları hayrete düşürüyor. Acaba bu konuda önemli bir sorumluluğunuz olduğunu unuttunuz mu dersiniz!

Sayın Hasan ESENDAĞLI, yargıya ve özellikle de isim verilerek size yapılan suçlamalara detaylı bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Bilirsiniz bizde sessiz kalmak bir anlamda da iddiaları kabul etmek anlamındadır.

Sayın Redif NUREL, genel seçim için işleri şimdiden sıkı tuttuğunuz ve çok özel ve profesyonel bir ekiple çalışmaları yoğunlaştırdığınız gözleniyormuş. Bakalım seçmenler sizin gibi yürekli bir iş insanının meclise girmesi için yeterli desteği verecekler mi?

Sayın Aydın AKKURT, Denktaş ailesinden önemli bir isim rahmetli Raif Denktaş’ın trafik kazasıyla gerçekleşen ölümüyle ilgili çok şey bildiğinizi açıkladı. Derin konulara girmeyi düşünüyor musunuz yoksa şimdilik ortalık buna müsait değil mi?

Sayın Özel KADIOĞLU, Göçmenköy’de yeni bir teşkilatlanma çalışmaları başladıktan sonra siz de karşı bir atak başlattığınız ve tetikte beklediğiniz konuşuluyor. Bakalım devlerin savaşından kim zafer ile çıkacak!

Sayın Biray HAMZAOĞULLARI, son zamanlarda yaşanan bir takım çelişkiler nedeniyle siyaseti bir türlü anlamadığınızı içeren paylaşımlar yaptığınız gözleniyor. Hele de geçmişte umut verenlerin şimdi fiyasko icraatları insanı çileden çıkarıyor değil mi?

Sayın Ali CANSU, medyayı da yakından ilgilendiren bazı gelişmeler nedeniyle birlik olarak sessiz kalmanız üyelerin tepkisine neden olmaya başladı. Önümüzdeki günlerde istifa furyasının başlayacağı iddia ediliyor şimdiden önlem almakta yarar var…