BU FAŞİSTLERLE ORTAKLIK KURACAK OLANIN VAY AKLINA!

Yıllardır,hemen hemen her gün faşist,ırkçı Rum yönetiminin ibretlik ve ders alınmasını gerektiren eylem ve söylemlerini siz değerli okurlarımızla belgeleriyle paylaşmakta ve Rumlarla ortak bir geleceğimiz olamayacağı konusunda uyarılarımızı yapmaktayız.Rum tarafının biz Kıbrıs Türklerini eşit siyasi ortak olarak kabul etmeleri mümkün değildir.Rum bizleri kendi azınlığı olarak görmekte ve bu doğrultuda çözüm bulmak için de yollar aramaktadır.Ruma göre Kıbrıs Türkünün adada hiçbir hakkı-hukuku yoktur.Utanmasalar ve ellerinde olsa nefes almamızı yasaklayacak kadar gözleri dönmüştür.Bugünkü manşet haberimizde Faşist Rum idaresinin, AGİT’in, Kıbrıs’ın iki tarafından gazetecilere barış dili oluşturmak için hazırlattığı tavsiye niteliğindeki sözlük konusunda,kendi edebiyatçılarını ölüm ve tecavüz ile tehdide varan ve ‘terörist devlet’ olduklarını belgeleriyle okuyacaksınız…

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı Rum Yönetiminin özellikle son dönemdeki düşmanca tavır ve çıkışlarını eminim izlemektedir. Faşist Elam teröristlerinin hergün Türkleri ,hatta kendi içlerindeki siyasi parti ve yöneticilerini,sivil toplum örgütlerini tehdit etmelerini Akıncı’nın görmemesi,bilmemesi mümkün değildir. Müstakbel Rum ortaklarının bu denli gözü dönmüş Türk düşmanlıkları karşısında zerre kadar etkilenmeyerek hala daha federal bir çözüm için gayret göstermesi sağlıklı bir aklın,doğru düşünen bir beynin ürünü olamaz.

2015 yılında göreve gelen Akıncı,Anastasiadis ile üzerinde mutabık kaldığı birçok Güven Yaratıcı Önlemin yerine getirilmemiş olmasını,müzakerelerde Anastasiadis’in küstah,saygısız ve çözüme odaklı olmayan ,kendi lafıyla maksimalist ,uzlaşmaz tavrını gördükten sonra hala daha neyin peşindedir? Rumun gözü Türk düşmanlığı ile dönmüşken,bizi ancak azınlığı olarak gördüğünü açıkça söyledikten,haklarımızı iadeye yaklaşmadığını anladıktan sonra federasyon federasyon diye yanıp kavrulmanın alemi nedir?Akıncı kişisel egolarını tatmin edecek diye Kıbrıs Türkünü uçuruma götüremez;Kıbrıs Türkü buna müsaade etmeyecek,dur diyecektir.

Bizzat Akıncı, Güven Yaratıcı Önlemler’den(GYÖ)olan mobil telefonların her iki bölgede kullanımı ve elektrik şebekelerinin kalıcı olarak bağlanmasının Rum tarafının olumsuz yaklaşımları nedeniyle gerçekleşemediğini açıklamıştır. GYÖ’ler konusunda anlaşamayanlar adil ve kapsamlı bir çözümde nasıl anlaşabilecektir?Nitekim Crans Montana’da çöken müzakereler, iki tarafın da anlaşma konusunda başarısız olduğunu göstermedi mi?

En son Kıbrıs Türkünün intiharı olan,Akıncı’nın  Guterres çerçevesi önerisine karşı Rum tarafının takındığı olumsuz tavırdan dahi ders alamayan iflas etmiş zihniyetle gidilecek yol yoktur.Rum Guterres Çerçevesi’nin kendisine sağlayacağı avantajları bile az bulmakta ve dahasını istemektedir.Artık inanın sözün bittiği yerdeyiz.

Rum tarafının Kıbrıs Türklerine tahammülsüzlüğü kendilerini adanın tek sahibi olarak görme hastalığından kaynaklanmaktadır.

Rum Yönetiminin Kıbrıs Türküne adada yaşam hakkı tanımayan ve basit bir konuda dahi bahaneler yaratarak Kıbrıs Türklerini akılları sıra cezalandırmaya yönelik icraatlarına geçtiğimiz günlerde KKTC Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Kudret Özersay da sosyal medyadaki hesabından tepki göstermişti.Özersay şöyle yazmıştı:

Rum tarafında son dönemin modası Kıbrıs Türk ekonomisine zarar verecek bir şey yapacaklarında ya da ekonomimize yarayabilecek bir şeye engel olacaklarında “standartlardan dem vurmak”! Bu bahanenin arkasına saklanmak! Şimdilerde bizde satılan akaryakıtın kendi standartlarının altında olduğunu “keşfederek” sınırda akaryakıt avcılığına başlamışlar. Kıbrıslı Türkler kendi arabalarıyla depoyu doldurup güneye geçip orada dolaştıklarında kullandıkları akaryakıt standartların üzerinde mi oluyor? Bizdeki akaryakıt, güneydeki standartların altına, fiyatı ucuzlayınca mı düşüyor?

Gelin diğer “standart” bahanelerini de hatırlayalım:

1-Kuzeyden mozaikler güneye satılıp bir okulda kullanılmaya kalkıldığında önce “Türk mozaiklerini okula döşeyemezsiniz” tepkisi gelmiş, ardındansa “mozaikler standartların altında olduğu için olmaz, yoksa Türk tarafından geldiği için değil” denilmişti.

2-Güneyden kuzeye turistler Kıbrıslı Rumların otobüsleri tarafından taşınırken, Kıbrıslı Türklerin otobüsleriyle yolcuları güneye götürmelerine izin vermediklerinde de bizim taraftaki otobüslerin “standartların altında” olduğunu ileri sürerek “yoksa derdimiz size ekonomik getirisini önlemek değil” denilmişti ve hala da deniliyor.

3-Kuzeye bizim otellerimize turist olarak Larnaka’dan gelmek isteyen bazı üçüncü ülke vatandaşlarına izin vermeyerek, hatta havalimanından geri göndererek yapmaya çalıştıkları yıldırmayı ve vermeye çalıştıkları ekonomik zararı yabancı diplomatlar ve BM nezdinde gündeme taşıdığımızda “gelen kişilerden bazılarını aslında turist olmadıklarını tespit ettik de o nedenle geri gönderdik” diyorlar. Ülkemize Larnaka havalimanı üzerinden gelecek turistlerin de ADETA “standartların altında” olduğu gibi bir bahanenin arkasına saklanıyorlar.

İster güneydeki belirli bazı kesimlerin ekonomik çıkarlarına halel gelmesin düşüncesiyle olsun (inşaat malzemesi sektörü, taşıma sektörü, turizm sektörü), isterse doğrudan Kıbrıs Türk ekonomisine zarar verme düşüncesiyle olsun, yukarıda belirttiğim örnekler ve benzeri davranışlar Kıbrıs’ta asıl olması gerekenin, yani ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve karşılıklı bağımlılıkla güvenin tesis edilmesi ihtiyacının TAM TERSİ adımlardır ve iki taraf arasındaki ilişkiye zarar verir.

Kıbrıs Türk tarafı olarak bizi de bu veya başka konularda tedbir almaya iter, mecbur bırakır.

Biz manşet haberimize dönelim.

TÜRK VE RUM BASININDA KULLANILAN BAZI TERİMLERİN YUMUŞATILMASI AMACIYLA AGİT TARAFINDAN HAZIRLATILAN SÖZLÜĞE KATKIDA BULUNAN RUM EDEBİYATÇILAR ÖLDÜRÜLMEK VE TECAVÜZ EDİLMEKLE TEHDİT EDİLİYOR. KKTC HÜKÜMETİ ÖLDÜRÜLMEK VE TECAVÜZ EDİLMEKLE TEHDİT EDİLEN RUMLARI KUZEYE DAVET EDEREK GÜVENLİKLERİNİ SAĞLAMALI

Bir kelimeye bile tahammül edemeyip kendi vatandaşını tehdit edenlerle nasıl federal birleşik Kıbrıs kurulacak?

 Güneyde “işgal ordusu”yerine “Türk ordusu” demenin cezası? öldürülmek ve tecavüz..

İŞTE FAŞİST RUM ZİHNİYETİ!

Güneyde, İki toplum arasında anlayış ve saygı oluşmasına katkıda bulunmak amacıyla Resmi söylemden farklı bir söylem geliştirmeye çalışan kişiler büyük bir tahammülsüzlük ve hoşgörü eksikliği ile karşılaştı. Öldürülmek ve tecavüz edilmekle tehdit edildiler.

Çözümden, barıştan, demokrasiden, ve diyalogdan söz eden Anastasiadis, komünist AKEL ve diğer Rum partileri, tehdit edilen Rum edebiyatçılara sahip çıkmadı, Rum polisi ise koruma vermeyerek onları eli kanlı faşistlerin insafına terk etti. Rum Edebiyatçılar bunun üzerine AGİT’e başvurarak can güvenliklerinin sağlanmasını istedi.

Her fırsatta kuzeyde işgal olduğunu, güvenli bir ortam ve can güvenliği bulunmadığını iddia eden Rum Yönetiminin, kendi vatandaşlarının can güvenliğini sağlamazken, Türk halkının güvenliğini sağlayacağını iddia ederek garanti anlaşmasına karşı çıkması ne denli gülünç duruma düştüklerini ve ne denli tutarsız olduklarını kanıtlıyor.

Bu arada KKTC ‘de Rumları kardeş gören sözde solcu, çözümcü ve federasyoncu parti, örgüt, gazeteci ve  yazarların güneyde öldürülmek ve tecavüz edilmekle tehdit edilen kişilere sahip çıkmadıkları ve tehditleri  protesto etmedikleri dikkati çekti.

Rum ırkçılığının ve faşizminin diğer detaylarını manşet haberimizde okuyabilirsiniz.Son sözüm şu olacaktır; BU FAŞİSTLERLE ORTAKLIK KURACAK OLANIN VAY AKLINA!