Yeni Hükümetimiz Meclisten güvenoyu alarak göreve başladı.

 

Hükümet programına baktığımızda son derece sade ve iddiasız bir program olduğunu görüyoruz.

 

Normali de bu.

 

Bu Hükümetin reform yapabilecek ne sayısal desteği, ne de sendika ağalarına kafa tutmasına cesaret verecek bir kamuoyu desteği var. Onun için UBP ve DP yapabildiklerinin en iyisini yapmaya çalışacak, en uygun zamanda da erken seçime gideceklerdir.

 

Öte yandan 27 vekile sahip bu Hükümetin, 33 vekil desteğine sahip CTP-DP Hükümetinden de, 39 vekil desteğine sahip CTP-UBP Hükümetinden de daha sağlam bir Hükümet olduğunu, bu Hükümete destek veren 27 Vekilin hepsinin kayıtsız şartsız parti liderlerinin iradelerine boyun eğeceğini, bu yüzden asla kapris yapamayacaklarını bilmemizde fayda var.

 

Peki, “Bu Hükümet reform yapamayacaksa ne yapacak?” diye bir soru gelebilir aklınıza.

 

Bu Hükümet, öncelikle Türkiye ile gerilen ilişkileri normalleştirecek ve CTP’nin yıkıp döktüğü ekonomik ve sosyal yapımızı restore etmeye çalışacaktır.

 

Mesela su konusunu derhal bitirerek evlerimizde temiz, ucuz ve kullanılabilir su için gerekli adımları atacaktır.

 

Bunu yaparken de ekonomik paket konusunda Türkiye yetkilileri ile yeniden görüşecek ve paketi revize ederek imzalayacak ve böylece ilişkileri normalleştireceklerdir.

 

Burada bütün mesele, eskisi gibi “Şükran sana Anavatan” lı dönemlere dönülmemesidir. Bildiğiniz gibi o dönemlerde Türkiye ile her türlü paketler imzalanır, yetkililere sözler verilir sonra bu sözlerin hiç birisi yerine getirilmez, bunun yerine “Şükran sana Anavatan” nutukları atılır böylece Türkiye yetkilileri ya kamuoyu baskısı ile ya da izaz ikram ile susturulur ve ikna edilirdi.

 

Böyle yapa yapa hem Devleti hem de umutları tükettik yıllar boyunca.

 

Çözülmeyen sorunları halının altına süpürerek kronikleştirdik. Günü kurtararak koltuklarımızı ve iktidarımızı muhafaza etmeyi marifet saydık.

 

Güvenliği Türkiye’ye, dış politikayı Denktaş’a, ekonomiyi ise birkaç tüccara havale ederek yıllarca Hükümetçilik oynadık.

 

Ama artık deniz bitti.

 

Türkiye “Şükran” edebiyatını yemiyor artık.

 

Rasyonel adımlar istiyor. Ya kendiniz sorunlarınıza acil çözümler üretin veya benim hazırladığım çözümleri uygulayın diyor.

 

Bu Hükümetin alternatif bir ekonomik paketi yok. Mevcut plan, uzun süren bir hazırlıktan sonra bu hale getirilmişti. Bu planı yok sayarak yeni bir plan yapmaya vakit de yok gerek de yok. Zaten geçmiş dönemde bir CTP li Bakan; “Bu plandaki konular Dünya Bankasının ve AB’nin de bizden istediği şeylerdi…” diyerek, çaresizliğimizi açıkça ortaya koymamış mıydı?

 

Netice itibari ile daha bu koalisyon söz konusu olmadığı dönemde CTP-UBP Koalisyonunun birkaç hafta içinde yıkılacağını ve yerine UBP-DP Koalisyonunun kurulacağını söylemiş ve demiştim ki; “Kurulacak bu koalisyon UBP’nin de DP’nin de son şansıdır… Bu süreçten başarısız çıkılması halinde DP baraj altında kalacak, UBP ise sondan bir önceki viraja sert bir giriş yapacaktır. Böylece sağda iki, yeni partinin önü açılacaktır…”

 

Umarım bu iki parti üzerine düşeni yapar…

 

Bekleyelim ve görelim…