HAFTANIN GETİRDİKLERİ GÖTÜRDÜKLERİ

BİZİ AZINLIK OLARAK GÖREN,HİÇBİRŞEYİ PAYLAŞMAK İSTEMEYEN RUMLA NE İŞİMİZ OLUR?

Bana göre emperyalist Batı Kıbrıs’ın tamamını hristiyanlaştırmak ve Türkiye’yi adadan uzaklaştırmak üzere yeni bir tezgahı devreye koymuştur.Bu tezgah geçtiğimiz hafta Lute’nin adamıza yaptığı ziyaretle başlamıştır.Amaç müzakereleri istedikleri doğrultuda başlatmak ve yine istedikleri sonucu almaktır.Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da geçtiğimiz hafta KKTC’de başta CB Akıncı olmak üzere parti liderleri ile izlenecek yeni siyaset ile ilgili istişarade bulundular.Eylül en geç Ekim ayında Lute’nin Raporu’na göre müzakerelerin başlayıp başlamayacağı belli olacaktır.

BM BARIŞ GÜCÜNE GEREK YOKTUR!

Bu arada BM Güvenlik Konseyi adamızda 1964’ten beri görev yapan BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresini altı ay daha uzatan kararı aldı.Hem KKTC hem de Türkiye Dışişleri karara tepki gösterdiler.1964-74 arasında adamızda gerçekleşen EOKA terör olaylarını sadece izlemekle yetinen BM’nin sözde barış güçlerinin,özellikle 1974’ten sonra adada bulunmasının hiçbir haklı mantığı yoktur.Sözde işgal ordusu diye şikayet ettikleri Türk Silahlı Kuvvetleri adaya barış ve huzur getirmiştir ve iddia edilenin aksine hiçbir şekilde Rumların güvenliğini tehdit etmemektedir.Adada bulunan İngiliz üsleri aslında tüm Kıbrıs halkları için daha büyük bir tehdit iken;Türk askeri varlığından rahatsız olunması anlamsızdır. Geçtiğimiz aylarda  Suriye’nin bombalanmasında İngiliz ve Amerikan silahlı kuvvetleri İngiliz üslerini kullanmıştır. Kıbrıs’ın muhtemel bir Suriye ve Rus silahlı kuvvetlerinin karşılık vermesi halinde hedef olacağı işten bile değildi.Rum Yönetimi garantör Türkiye’nin adadaki varlığına alışmalıdır.Aslında Türkiye’nin AB’ye,Güney Kıbrıs’ın da NATO’ya eş zamanlı üye olmaları halinde güvenlik konusundaki endişeler tamamen ortadan kalkabilecektir.

BM Barış Gücü’nün görev süresi yıllardır her 6 ayda bir uzatılmaktadır.Genel Sekreter’in BM Gücü’nün görev süresinin uzatılması için geçerli nedenleri sıraladığı Rapor,Güvenlik Konseyi’nden neredeyse otomatik onay alırken,onay konusu  ilk kez  sorgulanmıştır.BM’nin bütçesinin önemli bir bölümünü finanse eden ABD bir süreden beri gereksiz masrafların kısıtlanması için çalışmalar yapmakta ve BM’nin Kıbrıs’a ayırdığı bütçe de bu yönden tartışmalara neden olmuştur.Guterres BM’nin iflas’ın eşiğinde olduğunu açıklaması ileriki dönemde Kıbrıs Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması konusunda daha da uzun tartışmalara neden olabilecektir.Rum tarafı BM barış Gücü’nün adada görev yapmasını sadece güvenlik kaygısı ile değil Kıbrıs sorununun BM gündeminden,BM Güvenlik Konseyi gündeminden düşmemesi için istemektedir.BM Barış Gücü’nün adadaki varlığını sürdürmesi, adanın sözde  işgal altında olduğu Rum tezini de güçlü tutmaktadır.

TÜRKİYE-KKTC’YE KARŞI

GUTERRES, ABD, ANASTASİADİS, AKINCI TEZGAHI

Geçtiğimiz haftaki yayınlarımızda Lute’nin ziyaretini manşetlerimize taşıyarak,Türkiye ve KKTC’ye karşı kurulan tezgahı gözler önüne sermiş ve gerekli uyarıları yapmıştık.

TEZGAH BOZULMALI, GARANTÖRLÜĞE SAHİP ÇIKILMALI, GUTERRES BELGESİ ÇERÇEVESİNDE FEDERASYON GÖRÜŞMELERİNİN KALDIĞI YERDEN BAŞLAMASI TUZAĞI ÇÖKERTİLMELİ, İKİ EŞİT-EGEMEN DEVLET TEMELİNDE BİR ANLAŞMA İLKESİ YENİ MİLLİ POLİTİKA OLMALI

3 saat gibi oldukça uzun sayılacak bir süre devam eden Lute-Anastasiadis görüşmesinden sonra Rum Haber Ajansı tarafından verilen haberde, Anastasiadis’in “İYİ BİR HAZIRLIKTAN SONRA BM GENEL SEKRETERİNİN ÇERÇEVESİ ESASINDA MÜZAKERELERE BAŞLAMAYA HAZIR OLDUĞUNU LUTE’YE SÖYLEDİĞİ “ belirtildi. Bu çerçevede Lute Newyork’a giderek, Guterres ve ABD yetkililerine bilgi verecek ve Türk tarafı yeni bir politika belirlemeden önce perde gerisinden Türkiye’ye baskı yapılarak, Akıncı’ya baskı yapılmamasını, müzakerelerin başlamasına destek verilmesi istenecek.

Tezgaha göre geçtiğimiz hafta  gerçekleşen Akıncı-Çavuşoğlu zirvesi öncesinde Akıncı’nın eli güçlendirilmiştir. Bu çerçevede Akıncı’nın Çavuşoğlu’na “Rum tarafı Guterres belgesini kabul ettiğine ve Guterres ile ABD, görüşmeleri başlatma çağrısı yapacağına göre görüşmelerden kaçan taraf olmayalım, masaya oturmaktan başka çare yok, yeni politika belirlemek, federasyondan vazgeçmek, yeni bir zemin ortaya koymak gereksiz”! diyerek müzakerelerin canlı  tutulmasını sağlamıştır.

Lute’nin kurulan senaryoya güç katmak ve Anastasiadis’in istediği “ciddi hazırlığı “ yapmak amacıyla Ankara , Atina, Londra ve AB desteği için Brüksel’e de ziyaretler yapacağı, Garantörlüğün iptali konusunda Türkiye’den önceden güvence almaya çalışacağı, sonra yeniden adaya gelip Akıncı ve Anastasiadis ile son bir görüşme yapacağı, ardından Newyork’a gidip Eylül ayı başında Guterres’e rapor sunup görüşmeleri başlatma çağrısı yapmasını isteyeceği, Guterres’in de Akıncı ve Anastasiadis’i Newyork’a davet ederek Garantörlüğün iptalini öngören kendi belgesi çerçevesinde görüşmeleri başlatacağı öngörülüyor.

Sözkonusu emperyalist tezgah konusunda ise gerekli uyarımızı ve izlenmesi gereken yol konusunda da görüşümüzü aktarmıştık.Türkiye ve KKTC ‘nin  komployu bozacak bir kararlılık göstermesi yaşamsal önem arz etmektedir… Buna göre görüşmelerin kaldığı yerden devam edemeyeceği, Garantörlüğün asla pazarlık konusu olmadığı, federasyon zemininde sonuç alınamayacağı ve Müzakerelerin ancak iki eşit-egemen devlet temelinde ve insanlıkdışı ambargolarla izolasyonların kaldırılması şartı ile başlayabileceği konusunda çok kararlı bir tutum sergilemesi, Akıncı ve CTP ile TDP’nin buna karşı çıkması halinde Hükümetin bozulması, yerine yeni milli politikayı savunan bir hükümet kurulması ve Meclis’in de Akıncı’yı görüşmecilikten azledip yeni milli politikayı içeren bir karar alması gerekmektedir.

ÇAVUŞOĞLU’NUN SÖYLEDİKLERİ

Geçtiğimiz hafta başı adamıza gelen Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu CB Akıncı ve Meclis’te temsil edilen siyasi parti başkan veya temsilcileri ile Kıbrıs konusunda ileriki dönemde izlenecek yolun belirlenmesi amacıyla görüşme yapmıştır.Görüşme sonunda CB Akıncı ile ortak basın  toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu önemli açıklamalarda bulunmuştur.

Lute’nin görevlendirmesinin, BM Genel Sekreteri Guterres’in tarafların ve garantör ülkelerin ne düşündüğünü görmek istemesinin bir göstergesi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, aslında Genel Sekreter’in, İsviçre’de garantör ülkelerin katılımıyla yer alan Kıbrıs’la ilgili zirvede “tabloyu çok net bir şekilde“ gördüğüne inandığını söyledi.

ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN SEBEBİ…
Müzakerelerin bir çözümle sonuçlanmamasının nedeni ile ilgili olarak da Çavuşoğlu, “Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türkünü bir azınlık olarak görmeye devam ediyor, eşit bir ortak olarak görmek istemiyor ve hiçbirşeyi Kıbrıs Türkü ile paylaşmak istemiyor. Çözümsüzlüğün sebebi budur” dedi.

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının her zaman adil ve kalıcı bir çözümden yana olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bu tavrın 2004’te halkların onayına sunulan çözüm planı döneminde ve Crans Montana’da (İsviçre’de) de görüldüğünü vurguladı. Çavuşoğlu, buna rağmen Kıbrıs Türk halkına adil davranılmadığını ve ambargonun devam etmekte olduğunun altını çizdi.

Çavuşoğlu, “Rum tarafı adanın tek sahibi gibi davranmaktan vazgeçmeli. Özellikle hidrokarbon araştırmaları yada sondajlarında bu tavrı net bir şekilde görüyoruz. Bundan sonraki süreçte bizim tavrımızın, hidrokarbon sondajları konusunda farklı olacağını zaten tüm dünya kamuoyu ile paylaştık. Özellikle Kıbrıs Türk halkının buradaki hakkını kimseye yedirmeyiz” dedi.
Güvenlik konusuna da değinen Çavuşoğlu, “Adada iki halkın, özellikle Kıbrıslı Türklerin huzur içerisinde yaşamasını sağlamamız lazım. Çavuşoğlu, “Türkiye Kıbrıs meselesine diyalog ve diplomasiye dayalı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği inancını muhafaza etmektedir. Adadaki her iki tarafın da siyasi eşit olduğu gerçeği asla değişmez ve değişmeyecektir” dedi.
Türkiye’nin garantör ülke olarak hangi adımları atacağını, müzakereler başlamadan neler yapılması gerektiğini görüşmeye başladığını kaydeden Çavuşoğlu, “Önümüzdeki süreçte neler yapacağımız konusunda biraz daha netleşecektir” ifadesini kullandı.

Türk tarafının önümüzdeki süreçte emperyalist batı tarafından hazırlanan ve devreye sokulan şer planını bozmaması halinde , Kıbrıs Türklerinin yok olmakla yüzyüze kalacağı bir sürecin önlenmesi mümkün olamayacaktır.

KATİLLERİ YARGILAYIN

Dünyanın gördüğü en barbar katliamlardan biri olan ve 3 aylık bebeklerden 90 yaşındaki dedelere kadar yüzlerce Türkün katledildiği Atlılar, Muratağa, Sandallar soykırımının katillerini açıkladığımız 14 Ağustos 2009 tarihli manşet haberimiz Rum tarafını göstermelik de olsa soruşturma yapmak zorunda bıraktı. Politis gazetesi Rum başsavcılığının gazetemizin adını açıkladığı 15 katilin ifadesini aldığını duyurdu.

 

Gazeteniz Volkan  Eokacı katillerin yargılanmaları konusundaki hassasiyetini son dönemde yaptığı yayınlarla göstermiştir.

 

SORUYORUZ : KKTC CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETİ BU KATİLLERİN RUM YÖNETİMİNCE TUTUKLANMASI İÇİN NİYE GİRİŞİM YAPMADI, NİYE GİRİŞİM YAPILMIYOR? BU KONU NİYE GÖRÜŞME MASASINA GETİRİLMİYOR? RUM YÖNETİMİ ALEYHİNE LAHEY ADALET DİVANI VE AİHM’DE NİYE DAVA AÇILMIYOR?