Ülke sorunlarını yazdık yazdık yazdık baktık ki değişen bir şey yok, hoş bizim yazıp söylememiz ile de değişmez ki. Haftanın en azından 3 günü kendimizi ülke sorunlarından ve siyasetten uzak tutmak adına bizlere ayrılan bambaşka bir köşedeyiz. "Gölgelerin Arasında" kimi zaman gölgede, kimi zaman aydınlıkta kalan yanlarımızı ve hayatımızın içinde bizleri mutlu eden, üzen, ders veren hayata ve insana dair olayları paylaşacağız.

BEDDUA

Kimilerine göre çok büyük günah, kimilerine göre korkunç ve ürkütücü, kimilerine göre ise bir rahatlama yoludur. BEDDUAYA İNANIR MISINIZ???

Ülke sorunlarını yazdık yazdık yazdık baktık ki değişen bir şey yok, hoş bizim yazıp söylememiz ile de değişmez ki. Haftanın en azından 3 günü kendimizi ülke sorunlarından ve siyasetten uzak tutmak adına bizlere ayrılan bambaşka bir köşedeyiz. "Gölgelerin Arasında" kimi zaman gölgede, kimi zaman aydınlıkta kalan yanlarımızı ve hayatımızın içinde bizleri mutlu eden, üzen, ders veren hayata ve insana dair olayları paylaşacağız.

BEDDUA

Kimilerine göre çok büyük günah, kimilerine göre korkunç ve ürkütücü, kimilerine göre ise bir rahatlama yoludur.

Hepimizin hayatlarında korkunç ve ürkütücü olmasına rağmen, bizlere veya bizlerin beddua ettiği bir diğer adı ile "Aht" ettiği birileri olmuştur.

Peki insan neden bu kadar korkunç bir şeyi yapar veya yapmak ister ki?...

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" hepimiz bunun ne anlama geldiğini biliyoruz, fakat bazen öyle bir noktaya getiriliriz ki fedakarlık, hoşgörü ve saygının karşılığında bir hiçe bunları sunduğunuzu, dahası yalanlar içinde yoğrulduğunuzu, daha da ötesi onca yılın , ayın boşa ve değmeyecek biri veya birileri ile geçtiğini anladığınız an, elinizden gelen sadece BEDDUA etmek olur.

İyi bir şey olmadığını bile bile ellerimizi açıp" Bana yaşatıklarını yaşasın" demeniz o an ki can yanmanızla yaşadığınız his ile ettiğiniz Beddua ağzınızdan, kalbinizden, zihninizden çıkıyor ve geri dönüşü asla olmuyor. Tabi ki kişiden kişiye değişiyor olabilir bu durum.

Zinhar Beddua etmenin bir anlamı olmadığına inanmadığını savunanlar da elbete ki vardır. Fakat inan ki bu ürkütücü ve korkunç işlev ne yazık ki bazen adaletin tecelli ettiği kadar geç kalmıyor tecellisinde .

Fedakarlık, sevgi, saygı, hoşgörü verebildiğiniz kadar veriyorsunuz. Bir yalan yumağının içinde kayboluyorsunuz fakat o zamanlarda bunu göremiyorsunuz. " Daha ne yapabilirim " diyorsunuz olmayanı oldurmak, yoktan var etmek çabanız içinde bir bakıyorsunuz ki , karşınızdaki insan size nokta kadar değer verememiş.

Kimi zaman sizi görev olarak görüyor, kimi zaman kaçıp geleceği ve kendini iyi hissedeceği bir sığınak, kimi zaman ise sadece olsanız da olur olmasanız da olur hissini sizlere yaşatan, değersiz hissettiren bir kişi.

Evet sadece bir kişi O. O kadar fazlası yok inanın. Onu gözünüzde büyütmüş olan sizsiniz, aslını görmekten kaçan sizsiniz. Oysa o size kendini sizin ona yaptıklarınıza karşılık soğuk ,renksiz ve kendi siyah dünyasının maskeleri ardında bunu çoğu kez göstermiştir. Görmek istemeyen sizdiniz. Ta ki o yüzleşme anına kadar bunu göremek istemeyen sizdiniz.

Evlilikler, ilişkiler, arkadaşlıklar, aile bağları, aklınıza gelebilecek ikli ve çoklu tüm ilişkilerde tarfalar her zaman kendilerini belli ederler. Fakat görmekten kaçtığınız sürece , gerçeği elinizin tersi ile ittiğiniz sürece üzülen, değersiz kılınan hep sizler olacaksınız.

Olmadık işler başına geliyor. Deve üstünde yılan sokmuş derler ya o misal, hiç olması mümkün olmayan olaylar ile karşılaşırlar fakat durup düşünmek akıllarına dahi gelmez. "Ben nerede, kime ne hata yaptım"?...

Gelin siz BEDDUA'dan vazgeçin. "O kaza başıma nasıl geldi"?... "Ben bunu neden yaşıyorum"?... "Ölsem bunu yaşayacağım aklıma gelmezdi" diyip diyip dursunlar. Size demir ile vurana siz pamuk uzatın. Haklı bir can acınız varsa er yada geç bunun ödülünü alırsınız.

Hak ettiğinden fazla değer vermeyin kimseye. Gün gelir kendi kendiniz toprak edersiniz. Herkesi ait olduğu yerde bırakın ve geriye değil önünüze bakarak devam ediniz.

Karanlık günleriniz de olacak, yerlere de düşeceksiniz yaralarınız da açılacak. Fakat o yaralar kabuk da bağlayacak ve tünelin sonuda siz bekleyen her zaman bir ışık olacak. Siz gerçekten yalansız , çıkarsız insan gibi insanlara bıkmadan usuanmadan "SENİ SEVİYORUM" Seni çok seviyorum diyin.

En önemlisi de kendinize günde iki kez bunu söyleyin...

"BEN DEĞERLİYİM"

KARAKUŞ