Trafik terörüne 3 kurban daha verildi.

Tüm siyasiler sosyal medyada başsağlığı yayınlama yarışına girdiler.

Acılar üzerinden siyasi rant elde etmeden bıkmadan utanmadan, geleneği yine bozmadılar.

Yaklaşık 1 sene önce yağmur sularına kapılıp hayatlarının baharında ölüme giden 4 gencimiz arkasından yapılanlar gibi.

Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte Devlet erkanı, başsağlığı dilemekten, sosyal medyada süslü laflar ile taziyeler yayınlamaktan, sahte üzülmeler ile cenazelere katılmaktan vazgeçmiyor.

Başsağlığı mesajları ölenleri geri getirmiyor.

Tüm bunlar denetimsizlikten kayıp giden hayatları kurtarmıyor.

Ölümlü kazalara davetiye çıkaran yolları denetim altına alma, altyapıyı ve yollarımızı asgari standartlara kavuşturmak için kimse çalışmıyor.

Süslü taziyeler, yapmacık üzüntüler ve bahaneler rafa kaldırılıyor, ta ki bir sonraki ölümlü kazaya kadar.

Kaç hayat daha yok olacak, kaç aile daha dağılacak?

Lefkoşa-Girne yolunda yıllardır bariyer yok.

Anayol içerisinde sel sularına kapılıp hayatlarına kaybeden 4 genç ile ilgili çıkarılan bir ders yok.

Kaza ile ilgili soruşturma raporu bugün oldu , ortada yok.

Kim ve neden açıklanmasını engelliyor?

Kaza sonrası bahaneler ile dolu açıklamalar ardından yeterli önlemler üzerinden yaklaşık 1 sene geçmesine rağmen hala yok.

Kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor ki yetkililerini gerekli önlemleri almak için harekete geçmesi için?

Devlet ne için var?

Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı Tolga Atakan, son yaşanan ve 3 kişinin hayatını kaybettiği kaza sonrası meclis kürsüsünden önemli bir itirafta bulundu :

“Yol güvenliğinin standartlara uygun olmadığının bilincindeyiz".

Ve konuşmasının devamında :

“Trafik güvenliği için ayrılan bütçenin yetersiz. Ülkenin her bölgesinde ne sorun var hepsini biliyoruz, plan projeler hazır ancak bunların düzeltilmesi için ciddi bir maddi kaynağa ihtiyaç var.”

Yılların birikmiş sorunlarını ve ihmallerini sadece Tolga Atakan’a yüklemek haksızlık olacaktır ama “bahane”ler de yitip giden hayatları geri getirmiyor Sayın Bakan.

Devletin görevi, bahane üretmek olmamalı, ihmallerden dolayı kararan hayatlara yenilerinin eklenmemesi için çözüm ve projeler ortaya koymak olmalıdır.

Ama ihmal ve denetimsizlikten insanımız hayatını kaybediyor.

Polis  Müdürlüğü en azından ana yollara neden sürekli trafik devriyesi koymuyor?

Trafik haftasında 3-4 süslü pankart dışında neden kimse yolların güvenliğinden bahsetmiyor?

Bu kadar küçük yüzölçümüne sahip ülkemizde yol güvenliğini sağlamak zor olmasa gerek.

Birazcık sorumluluk ve niyet ile vizyon meselesi ile bir yerden başlamak gerek.

Yol standartlarının yeterli olmadığının bilincinde olmak bir şey kazandırmıyor.

“Laf ile peynir gemisi yürümüyor” işte.

Ve trafikte hayatlar kararmaya devam ediyor.

Kelle koltukta bir yaşam , insanımıza neden reva görülüyor.

Kıbrıs Türkünün kaderi bu olmamalıdır.