Başbakan’ın, Dışişleri Bakanının, bizlerin ve halkımızın sorduğu “NE DEĞİŞTİ?” sorusunu yanıtsız bırakma hakkınız yoktur…

Hükümet programında “50 yıllık federasyon görüşmelerinin çöktüğü, bundan böyle federasyon görüşülmemesi gerektiği, onun yerine iki devletli çözümün savunulduğu” yazıyor…

Yani hükümet, 2017’de Crans Montana’da iflas eden federasyon görüşmelerinin yeniden kaldığı yerden, Guterres belgesi temelinde başlamasına karşı…

CB Akıncı ise görüşmelerin çökmesinden bugüne yaptığı birçok açıklamada “Rum zihniyeti değişmeden federasyon görüşmelerine oturup aynı şeyleri konuşmanın gereksiz olduğunu” vurguladı.

Ne ki şimdi, federasyon görüşmelerinin kaldığı yerden başlaması için çırpınıyor…

Bunun üzerine Başbakan Tatar ve Dışişleri Bakanı Özersay, yaptıkları açıklamalarda Akıncı’ya şu soruyu tekrar tekrar sordular:

Rum zihniyeti değişmediğine, hala yönetimi ve zenginliği paylaşmak istemediğine ve hükümet programı iki devletli çözüm öngördüğüne göre görüşmeleri niye başlatmak istiyorsun?
DİB Özersay dünkü açıklamasında, “Görüşme tutanaklarını okudum ve Rum tarafında zihniyet değişikliği olmadığını gördüm. CB Akıncı, bunu bildiği halde, paylaşma zihniyeti gerektiren federal süreçlere yeniden angaje olmak istiyor. Oysa bu, ülkenin yararına değildir. Görüşmeleri niye başlatmak istediğini açıklamalıdır” demiştir.

AKINCI YANIT VERMELİ
Soruları soran, halk iradesinin temsil edildiği Meclis’te çoğunluğa sahip olan, yani halk iradesini temsil eden, ülkenin seçilmiş Başbakanı ve Dışişleri Bakanıdır…

Dolayısıyla Cumhurbaşkanının bu sorulara yanıt vermeme ayrıcalığı yoktur…

Vermezse, verecek yanıtı yoktur demektir…

Bence, görüşmeleri ne pahasına olursa olsun başlatmak istemesinin nedeni seçim ve oy hesaplarıdır…

Görüşmeleri başlatacak, “Çözüm oldu-oluyor, beni seçin çözeyim, dere geçerken at değiştirilmez” mesajları verecek, halka sahte umutlar satacak ve bağımsız bir devlet olarak sonsuza dek yaşamasını savunmadığı; egemenliği olmayan bir eyalete dönüştürmeyi görüştüğü KKTC’nin Cumhurbaşkanlığı makamında 5 yıl daha oturacak…

Oysa oy hesaplarıyla halkımızın ve KKTC’nin geleceğini riske atma hakkı yoktur.

Sn. Akıncı’ya soruyorum:

Anastasiadis, (1960 Anlaşmalarındaki eşit statümüzden çok geri olmasına karşın), sizin önerdiğiniz şekliyle “ tek oya dayalı siyasi eşitliği!”, yani yönetimi paylaşmayı kabul mu etmiştir?
Eşit süreli olmasa dahi, sizin önerdiğiniz şekliyle, 4 yıl Rum-2 yıl Türk şeklindeki Dönüşümlü Başkanlığı kabul mu etmiştir?
Görüşmelere 3 aylık bir takvim sınırı konmasını kabul mu etmiştir?
Hidrokarbon konusunda ortak komite kurulmasını ve konunun görüşmelerde ele alınmasını kabul mu etmiştir?
Halkımızın kırmızı çizgisi olan ve 24 Şubat 2010’da oy birliğiyle alınan Meclis kararında pazarlık konusu olmadığı belirtilen Garantörlüğün aynen devamını kabul mu etmiştir?
Rum-Yunan vatandaşlarına tanıdığınız 4 özgürlüğün, Türk vatandaşları için de geçerli olmasını kabul mu etmiştir?
Anastasiadis’in açıklamaları, bunların hiçbirini kabul etmediğini, dolayısı ile zihniyet değişimi olmadığını göstermektedir.

O halde ne değişti ki görüşmeleri hemen başlatmak istiyorsunuz?

Başbakan’ın, Dışişleri Bakanının, bizlerin ve halkımızın sorduğu “NE DEĞİŞTİ?” sorusunu yanıtsız bırakma hakkınız yoktur…

Bu demokrasinin, demokrasiye saygılı bir demokrat olmanın ve ciddi devlet adamlığının da gereğidir…

Susamazsınız!

Hükümeti ve halkı ikna edecek yanıtları bekliyoruz.