Barış Harekatı olmasaydı!!!

– Barış Harekatı olmasaydı, ENOSİS gerçekleşecek, Ada Yunanistan toprağı, biz de Yunan vatandaşları olacaktık… Toplu katliamdan kurtulanlarımız, kendi devletimizde değil, Batı Trakya Türkleri gibi her türlü haktan mahrum olarak, Yunan idaresinde, üçüncü sınıf Yunan vatandaşları olarak azınlık hakları için mücadele edecekti.

– Barış Harekatı olmasaydı, kendi devletimizin yöneticilerini değil, Batı Trakya’da olduğu gibi, Yunan partilerini ve adaylarını seçip Yunan Meclisi’ne gönderecektik.

– Barış Harekatı olmasaydı, kendi üniversitelerimizde 12000 gencimizi okutmak ve Dünya’nın 40 ülkesinden 100 bin öğrenciye eğitim vermek yerine, azınlık okullarında Türkçe eğitim yapmanın, derneklerimize Türkçe isimler vermenin, kendi müftümüzü seçmenin mücadelesini verecektik.

– Barış Harekatı olmasaydı, bırakın kendi limanlarımızdan 80 ülke ile ticaret yapmayı, kendi ekonomimize sahip olmayı, “Cumhurbaşkanı, Başbakan-Bakan” olarak kabul görmeyi; evimizi tamir ettirmek, yeni ev yapmak, seyahat etmek, traktör ve biçerdöver almak için Batı Trakya Türklerinin yaptığı gibi, Yunanistan hükümetlerinden izin koparmak için aylarca yalvarıp yakaracaktık.

– Barış Harekatı olmasaydı, barışçılık, çözümcülük, tartışmaları yapmak yerine, Yunanistan Azınlıklar Dairesi’nde gasp edilen azınlık haklarımızı elde etmek için uğraşacaktık...

GAFLET İÇİNDESİNİZ
Gaflete ve nankörlüğe hiç gerek yoktur…

Bugün CTP yayın organları, CTP’li yazarlar ve bazı milletvekillerinin yaptığı gibi Barış Harekatı’na dil uzatmaya kalkanlar, “Barış Harekatı” yerine “Türk işgali, 1974 Harekatı, kavramlarını kullananlar, “gözyaşları ve acılar üzerine bayram kutluyorlar” diyenler, eğer ordumuz gelmeseydi, ENOSİS’in gerçekleşmiş olacağını ve topluca katledileceğimizi çok iyi görmelidirler.

Hiç utanıp sıkılmadan Anavatan Türkiye’ye ve ordumuza Rum ağzıyla “işgalci” diye saldırırken, 11 yıl yaşadığımız insanlık dışı kuşatmayı, ENOSİS’i ve Yunan darbesini gözlerden saklayan bu işbirlikçileri şiddetle kınıyorum

Tehlike geçmiş değildir…

Bağımsız devletimiz yok edilmek ve Rum hakimiyeti altında tek egemenliği-tek vatandaşlığı olan iki eyaletli birleşik Kıbrıs dayatılmak istenmektedir…

Böyle bir federasyonda, bağımsız KKTC Devleti tasfiye edilecektir, egemenliğimiz olmayacaktır, ENOSİS’ciler zaman içinde her şeye hakim olacaktır.

Türkiyesiz bir AB’a girilecektir, asimilasyon olacaktır.

Garantörlük korunsa bile, AB içinde fiilen işlemez hale gelecektir, Türk askeri ve Türkiye’den gelen kardeşlerimiz adadan çıkarılacaktır.

Maraş, Güzelyurt ve Karpaz dahil 50’den fazla kent ve köyümüz Rumlara verilecektir…

Sınırsız 4 özgürlükle seçme ve seçilme hakkına sahip 100 binlerce Rum içimize yerleşecektir…

Deniz ve hava sahamız, limanlarımız, ekonomimiz Rum ağırlıklı merkezi hükümetin kontrolüne girecektir…

O nedenle federasyon-çözüm adı altında böylesine bir teslimiyeti asla kabul etmeyeceğimizi, KKTC’yi sonsuza dek yaşatacağımızı haykırmalıyız…

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Annan Planı referandumu ardından, 2004’de, Barış Harekatı’nın 30. yıl dönümü törenlerde dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e hitaben söylediği “görevinizi yaptınız, dünyaya Türkiye’nin uzlaşmaz olmadığını, barış istediğini gösterdiniz, bari bundan sonra verdiğiniz sözü tutarak KKTC’yi tanıtınız, egemenliğimize sahip çıkınız, AB uğruna devletimizden ve egemenliğimizden ödün vermeyiniz” sözlerini Anavatan yetkililerine tekrarlayarak, KKTC’nin tanınması için büyük bir kampanya başlatılmasını istemeliyiz…