Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Genç arkadaş bir otel çalışanı...

Önceki gün ayaküstü sohbet ettik!

Yüzünden düşen bin parça...

Aynı soruyu soruyor;

Abi ne olacak bizim durumumuz diye!

Eşi çalıştığı iş yerinden durdurulmuş, kendi de 3 aydır yarım gün çalışıp yarım maaş alıyor...

Geçen sene içinde kirada oturacaklarına ev almayı tercih etmişler birlikte onun banka borcunu ödüyorlarmış!

Pandemi hemen herkesi olduğu gibi onları da fena vurmuş...

Eşi evde oturuyor kendi ayın 15 günü çalışıyor!

Aybaşı eline geçen para toplam 2 bin 400 Türk Lirası...

Bankaya kredi borcu ise aylık 3 bin 750 Türk Lirası!

12 sene de bu borcu ödemek zorunda hem de her ayın belirlenen tarihinde...

Bankada görevli kadın günün her sabayı arıyormuş;

3 aylık borcunuz var ne zaman ödeyeceksiniz diye...

Çünkü çalışana verilen talimat öyle!

Tabi ki ona da kızamıyoruz ama aylık 2 Bin 400 Türk Lirası maaşla 3 Bin 750 Türk Liralık banka borcu nasıl ödenir ki...

Hadi abi söyle lütfen diyor, ben bu işin içinden nasıl çıkacağım diye!

Tabi ki söyleyecek tekbir kelime bile bulamıyoruz...

Çünkü bu dönem herkesin haklı olduğu bir dönem!

İşin içinden nasıl çıkılacak, buna kim çözüm bulacak, mahkemeler, hacizler başlayınca nasıl bir sosyal patlama yaşanacak, tahmin etmek bile istemiyoruz...

...

Kredi kartlarındaki durum da çok farklı değil...

Bir çok vatandaş değil artık asgari ödeme tutarlarını kuruş ödeyemiyor!

Burada popülist bir hata yapıldı çünkü...

Yüklenin kredi kartlarına dediler ay sonu geldi mi yüzde birini ödeyin!

Cazip bir karardı ama bu aslında kötülükten başka bir işe yaramadı...

Hemen herkes kredi kartlarına yüklendi, ihtiyaçlarını böyle karşıladı ama günün sonunda gelirler azalıp da kart faizleri yüklenince birçoğunun ödeme gücü kalmadı!

Sahi bu borçlar nasıl ödenecek?

Hükümet edenler bu işin sonunu düşündü mü hiç!

Polis memurları mazbata kağıtlarını eve ve iş yerlerine getirip de kelepçeyi taktıktan sonra cezaevinin yolunu tutunca insanların hali ne olacak hiç düşündünüz mü?

...

Hükümete önerimizdir...

Sosyal patlamaların eşiğindeyiz!

Zaten ekonomistler de asıl yıkımın Kasım ayından itibaren yaşanacağı uyarısında bulunuyorlar...

Bunlar basit uyarılar değildir, tamamen hesap kitap işidir!

Tamam şu anda birinci işimiz sağlık olsa da ardından gelen artçı depremler sağlık değil ekonomik yıkımlar olacaktır...

Parası bol olan azınlık kesimi ile her alacaklarını vereceklerini bilen devlet çalışanlarını bir kenara koyuyoruz!

Ama özel sektör hatta dar gelirli emekli kesimini çok ama çok zor günler bekliyor...

Bu nedenle ki devleti yönetenler hadi bizi boşverin bu işin uzmanlarının uyarılarına kulak vermeli, ekonomi konusunda uzman kişilerden oluşan komiteler oluşturmalı ve büyük artçı depremler ve tabi ki sosyal patlamalar yaşanmadan halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmelidir!

Yönetenler ve yönetilenler olarak bunun altında ezilmeyelim diye...

...

Kim bu doktorlar!

Elimize bazı belgeler ulaşmaya başladı...

Bazı devlet hekimlerinin hastalarını bazı özel hastanelere sevk edip orada yine aynı hastaları ameliyat ettikleri konusunda!

Yani birçoğu ikinci işe devam ediyor, yasalara rağmen...

Devletin üzerinden cebini doldurarak!

Lütfen bir yere not ediniz...

Kısa bir süre sonra belgeleriyle bu işleri nasıl beceriyorlar hepsini deşifre edeceğiz!

20 Zatürre hasta iddiası...

Vakaların saklandığı yönünde bazı ihbarlar yapılıyor...

Bakanlığın açıkladığı verilerin sansüre uğradığı konusunda!

Bunların bir çoğu bakanlık içinden geliyor bize...

20 kadar hastanın korona nedeniyle zatürre hastası olduğunu ama bunların açıklanmadığı ifade ediliyor!

Umarız böyle bir şey yoktur...

Umarız artık ölümlü bir vakaya rastlamayız!

Umarız bizi kimse kandırmıyordur...

Zira tüylerimiz ürperiyor!

Bilgileri kim sızdırıyor!

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi önceki gün bir takım kararlar alıp bunu Sağlık Bakanlığı’na iletti...

Tabi ki bunlar onların görüşüydü ama bunun internet gazetelerinde yayınlanmasından sonra medyaya karşı bazı suçlamalar yapıldı, halkın yanlış bilgilendirildiği iddia edildi!

Öncelikle hemen şunu belirtelim;

Bu haber güzel bir gazetecilik örneğiydi, tebrik ederiz...

Belli ki komiteden birileri alınan kararları daha resmileşmeden basındaki yakınlarına sızdırıyor!

Asıl onları bulun deriz...

Medya şamar oğlanı değildir!

Çocukları rahat bırakın...

Defalarca uyardık uyarmaya devam edeceğiz...

Cumhurbaşkanı adaylarını sırf göstermelik çocuklarla aynı karede olup bunların habermiş gibi servis edilmesi eğer bu ülkede varsa çocuk haklarına karşı işlene bir suç teşkil etmektedir!

Bari onları siyasete alet etmeyin...

Bilesiniz ki hiçbir kimse sırf onlar ile resim çektirip bunu seçim malzemesi yaptığınız için size tek bir oy bile vermeyecektir!

Lütfen resimler değil fikirler yarışsın...

MESAJ KUTUSU

Sayın Özdemir BEROVA, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Girne’de oluşturduğunuz komitelerdeki bazı arkadaşlar kırgın oldukları için çok sağlıklı çalışamayacakları yönünde konuşmalar yapıyor. Şimdiden bu tür sorunları çözesiniz ki yumurta kapıya gelince sürprizlerle karşı karşıya gelmeyesiniz!

...

Sayın Ersin TATAR, Bakanlar Kurulu’nu dün aldığı yeni kararlar bazı kesimler tarafından eleştirilse de genelde memnuniyetle karşılandı. Bu arada bulaşın devlet dairelerine de ulaşmasından sonra çalışanların yarı zamanlı olarak çalıştırılmasının iyi bir önlem olacağı yönünde mesajlar geliyor, haberiniz olsun istedik...

...

Sayın Ali ÇAYGÜR, başkanı olduğunuz Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin başkan olarak bazı bilgilerin dışarıya sızdırılması konusunda eleştiriler yapılmaya başlandı. Bir araştırın bakalım içinizden hangisi alınan bir takım kararlara ters icraatlar yapıyor...

...

Sayın Ahmet BENLİ, fiber optik projesi konusunda pes etmeyin aksine eskisinden çok daha büyük bir mücadeleye başlayacağınız söyleniyor. Acaba diyoruz hani şu kameraların takılmasına tepki göstermiştiniz, protokolün iptal nedeni bu olabilir mi dersiniz!

...

Sayın Ercan TURHAN, yaşanan bu süreçte sizin gibi hemen herkes devlet memuru olamadığı için resmen isyan bayrağı açmış durumda. Haklı bir istem ama ne yazık ki hele de seçim öncesi devlete arka kapıdan girmek için insanların bazı özellikleri olması gerekiyor, inşallah bir daha dünyaya gelince artık...

...

Sayın Aydın SOYER, son aylarda nedense birileri hep sizin üzerine gitmeye başladı ya merak konusu olmuş, bu suçlamaların gerekçeleri nelerdir, kimin nasırına bastınız da bu kadar topun ucuna koydular sizi! Bazı iddialara da yanıt vermek gerekir değil mi!

...

Sayın Ayşegül BAYBARS, Merkezi Cezaevi’nde pozitif vaka iddiası olan gardiyan konusunda hassasiyet gösterip hem araştırma hem de açıklama yaptığınız için teşekkür ederiz. Yapılan eleştirilere devletin üst makamlarından anında yanıt gelince en azından kamuoyu da doğru bilgilendirilmiş olur...

...

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, bazı avukatların sanal bet suçundan yargılandığı halde teminatla serbest kalması ve görevlerine halen devam etmesi hukuk çevrelerinde tartışma konusu olmuş. Bu konuda yasaların nasıl yorumlandığı merak ediliyor, haberiniz olsun istedik...

...

Sayın Hüseyin Kadir ÇETE, alkol bağımlısı bir kadının suç anında yakalanıp ehliyetinin yeniden eline verilmesi konusunda bazı tartışmalar yaşandığı yönünde konuşmalar yapılmaya başlandı. Acaba diyoruz birileri araya girdi de torpil mekanizması mı işledi!

...

Sayın Savaş CELEP, çok muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin...Son anlarında yanında bulunmanız büyük bir şans oldu değil mi?