Her ne kadar adına KKTC denilse de, sosyolojik açıdan baktığımızda, ortak bir ‘’ülke’’ kavramında hemfikir olunmayan bir topluma sahip olduğumuz kesin.

Ancak, beğensek de beğenmesek de, Cumhuriyet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, Daireler gibi kurumlara sahibiz.

Yani, izole de olsa, işleyen bir ‘’devlet’’ mekanizmamız var.

Bize düşen görev, adanın kuzey yarısında yaşayanlar olarak, yeni bir yönetim sistemine evrilene kadar, mevcut sistemi en verimli bir şekilde işler halde tutmak olmalıdır.

Sistemi verimli halde tutmanın gereği, ülkenin koşullarına ve toplumun psikososyal yapısına göre yenilenebilmektir.

Ülkemizde, günümüz gerçeklerine farklı bir açıdan bakacak olursak:

Çocuklarımız ve gençlerimiz parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor.

Ülkemizde öğrenime, çalışmaya gelen diğer ülkelerin vatandaşları, artan yoğunlukta yerleşik düzene geçmeye başlıyorlar.

Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı geçenlerde açıkladı işte; terk edilen bebek sayısı artıyor.

Boşanmalar artıyor.

Miras davaları aldı başını gidiyor.

Özetle, toplumun çekirdeği olan aile yapımız, her geçen gün derin yaralar almaya devam ediyor.

Peki devler bu işin neresinde?

Var gibi ama yok.

Varsa da, dezorganize!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, gençlerimizi geleceğe yönelik hazırlama, ailelerimizi koruma ve geliştirme projeleri yok. Bu konuda tamamen sportif takılıyor!


Başbakanlığa bağlı Gençlik Dairesi’ne bakalım. Sitesi bile ‘’test’’ aşamasında! Tek faaliyeti kamplar. Fotoğraftaki gibi, bir yere bakıyor ama nereye baktığı belli değil!

Gördüğünüz üzere, AİLE kavramı, devletin lügatına bile girememiş değerli okurlar.

Sağlıklı toplumun temeli olan ailenin, devletin organizasyon şemasında yerini daha somut bir şekilde yer almasının vakti çoktan gelmiştir. Hatta geç bile kalındı!

Gençlerimizi ve aileleri kucaklayacak bir sistemi kurmak, şimdiki ve bundan sonraki tüm hükümetlerin öncelikli kutsal görevlerinden olmalıdır.

Dolayısıyla,

Ya, Gençlik Dairesi revize edilerek, Başbakanlık Aile ve Gençlik Dairesi haline getirilmeli,

Ya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yeni hali ile Çalışma, Sosyal Güvenlik ve Aile Bakanlığı’na dönüştürülmeli,

Ya da Başbakanlık bünyesinde ayrı bir Aile Dairesi kurulmalıdır.

(Bu vesile ile, devletin diğer kurumlarında da revizyon gerekiyorsa, ivedilikle bunlar da ele alınmalıdır.

Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda var.

Başbakanlık altında, sadece komisyon olarak görünen, Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’nun da konumu, ivedilikle ele alınması gerekenlerin başında gelmektedir. Belki de bu AİLE vesilesi ile kendisine bir yer bulabilir diye düşünüyorum.)

Hükümetlerin icraatları, birtakım bir temellere dayandırılır.

Bu temel, toplumun aile yapısı olursa, icraatlar hedeflerine ulaşır.

Aile kavramını devletin organizasyon şemasına katmayan ülkelerin, anomalili bir topluma ve hastalıklı toplum psikolojisine sahip olma riskleri yüksektir.

Ailelerin dejenere olduğu toplumlarda, ‘’izole’’ de olsa, devlet ‘’devlet’’ değildir!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899