Hükümet, hiçbir şey olmamış gibi ayinlere izin vermeyi sürdürmesi halinde, doğacak her türlü sorunun baş sorumlusu olacaktır…

Ayinler “işgale” karşı mücadeleymiş! İzin verilmemeli.

Akdoğan’daki okulumuzdan bayrağımızın ve Liderimiz Denktaş’ın fotoğrafının çalınması, Atatürk fotoğrafına zarar verilmesi, 16 yaşındaki bir çocuğun kendi aklına göre yaptığı iş değildir…

Bu, organize bir eylemdir…

Okullarda Türk düşmanlığı ile beyni yıkanan Rum çocuklarını kullanan faşist Rum örgütleri, göz yuman Rum yetkilileri ve Türk düşmanı eğitim müfredatını değiştirmeyen Rum yönetimi bu provokatif eylemden sorumludur…

Bu, bireysel bir eylem değildir…

Eylemden önce, çete elemanları 2 kez keşif yapmıştır…

Bayrak, çalındıktan sonra, ayine katılanlar arasında birkaç kez el değiştirmiş, sonunda bir Rum kadın koynuna saklayarak Güney’e geçirmiştir…

Sosyal medyada Rumların paylaşımlarını izleyen Rumca bilen Akdoğan’lı bir arkadaşımın verdiği bilgiye göre, bu yazışmalarda, bayrağımızı çalan faşist gurubun daha sonra Derinya’da geçmişte bayrağımızı indirmek isterken vurulan Solomu adlı Rum’un mezarına gittiği, sözüm ona “Solomu’nun ruhunu rahatlatmak için” bayrağımızı yaktıkları övünerek açıklanmıştır…

Bunlar, Rum yönetiminin iddiasının aksine saldırının bireysel değil, organize olduğunu, münferit değil, planlı ve siyasi olduğunu kanıtlamaktadır…

Rum yönetiminin gencin ailesine, Akıncı’ya hitaben aceleyle bir özür mektubu yazdırtarak, KKTC’deki işbirlikçilerinden temin ettikleri bir bayrağı iade etmesi, bu faşist saldırının üzerini örtme ve Halkımızın hükümete yaptığı “AYİNLER YASAKLANSIN” baskısını etkisizleştirme çabasıdır…

Köylerimizde, cemaati olmayan kiliselerde otobüsler dolusu gelerek ayin yapmaları, onlar için “işgale karşı mücadele ruhunu ve geri dönüş arzusunu diri tutan, genç nesillerini Türk düşmanlığı ile bileyen” çok önemli stratejik bir saldırıdır…

AKEL İFŞA ETTİ
Bunu ben değil, sözde en barışçı parti olduğunu iddia eden AKEL söylüyor…

Nitekim, AKEL adına konuşan Yorgos Kukumas şöyle demiştir:

“Bu çocuğa şunu izah etmek gerekir: İşgalle, işgalin sembolüyle ve ülkemizin bölünmesinin sembolü olan Rauf Denktaş’la problemi olması, bunlardan rahatsız olması çok doğrudur. İşgal bölgelerinde olduğumuzda bu semboller hepimizi rahatsız ediyor. Ancak sembolleri büyütmek ile taksimi, taksimcileri ve onların emellerini mazi yapacak bir politika etrafında birleşmemiz farklıdır… Ayin için giden Lisililerle (Akdoğan) dolu 17 otobüs, işgalin altını oymanın en iyi yoludur”

Eee, hani ya bu ayinler, bu provokasyonlar siyasi değildi, sadece ibadet amaçlıydı?

YASAKLANMALI
Bayrağımızın organize bir şekilde çalınarak yakılması, AKEL ve diğer Rum partilerinin açıklamaları, her hafta bir köyümüzde düzenledikleri provokatif siyasi ayinlerin, gerçekte iyi planlanmış bir psikolojik harekat ve devletimize, Anavatana, ordumuza, egemenliğimize, yönelik organize saldırılar olduğunu kanıtlamıştır…

O nedenle hükümet GAFLETE son vererek, köylerimizin göbeğinde, cemaatleri olmayan kiliselerde yapılan ayinlere artık izin vermemelidir…

Ayinler, bizim Hala Sultan’da yaptığımız gibi, kutsal günlerinde, yani yılda 2 kez sadece Apostolos Andreas Manastırı’nda yapılmalıdır. Hükümetin, köylerimizde, Gazimağusa’da, Güzelyurt’ta, Akdoğan’da, İskele’de, Dikmen’de vb… Ayin izni vererek halkımızı huzursuz etmeye hakkı yoktur.

Ayinler için Güney’de kilise mi yoktur? KKTC’de ne arıyorlar?

Hükümet, hiçbir şey olmamış gibi ayinlere izin vermeyi sürdürmesi halinde, doğacak her türlü sorunun baş sorumlusu olacaktır…

Gaflete gerek yok, kendinize gelin!..