Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Geçenlerde bir meslektaşımız yazmıştı…

Yıllar önce Beyaz Ev’e davet edilmiş bir etkinliğe katılmış!

Doğrudur, bir zamanlar asker ile medya arasında iletişim vardı…

Son 10 yıldır bu iletişim tamamen koptu!

Her hangi bir gazeteciye sorun…

Askerin basın subayını tanıyor musunuz diye?

Tek bir kişi bile bulamayacaksınız…

Aynı şey bizim için de geçerli!

Geçmişte gelirler kendilerini tanıtırlar, karşılıklı ziyaretler gerçekleştirilir ve giderken de veda etmeye gelirlerdi…

Ancak bu ilişkiler çok eskilerde kaldı!

Geliyorlar, ne yapıyorlar bilmiyoruz, sonra da görev süresi bitince sessiz sedasız gidiyorlar…

Bazı basın kuruluşları ya da mensupları ile iletişim kuruyorlar mı bilmiyoruz!

Ama çoğunluğun kendilerinden haberi bile yok…

Hem manidar hem de garip bir durumdur bu!

Zira kurumlar arasında iletişim yoksa ardından hem kopukluklar hem yanlış anlaşılmalar ve tabi ki pürüzler de beraberinde gelir…

Sonra da ayıklayın birincin taşlarını!

Hem ülkeye görev için gelen komutanlar hem de basın örgütleri bu konuyu gündemlerine almalıdırlar…

Bir şekilde asker ile basın arasında iletişim kurulmalıdır!

Buraya göreve gelen asker yabancı ya da düşman askeri değil…

Bizim askerimizdir!

Görevleri de tamamen güvenliktir…

Kıbrıs Türkü yıllardan beridir de Mücahit ve Mehmetçiğin varlığı nedeniyle bu ülkede huzur ve güven içinde yaşar!

Geçmişte neler olmuş bilmiyoruz ama belli ki asker bir şekilde araya hayli mesafe koymuş…

Küsmüş olabilir mi?

Öyle bir lüksleri yok!

Olamaz da…

Zaten bu ülkenin ezici birçoğu, kalıcı bir çözüm bulununcaya kadar askerin ve garantörlüğün varlığından yanadır, bunu da kimse değiştiremez!

Asker bizim askerimizdir, onun bunun değil…

Ne askerin bu ülkeye ve basınına küsme şansı vardır ne Kıbrıs Türkünün askere küsme ve istememe şansı!

Asker, basın ve kamuoyu iletişimi hiç gecikilmeden sağlanmalıdır…

Bu ülkeyi yönetenlerin de görevidir!

Dünyanın gözü Rusya-Ukrayna savaşında…

Orada askerler ve siviller ölüyor biz bunları ekranlardan izliyoruz!

Aslında bu bir savaş değil…

Tamamen orantısız güç kavgasıdır yaşanan!

BM, AB, NATO ve ABD ancak kınıyor ve yaptırımdan bahsediyor…

Bir halt edecekleri yok aslında!

Ukrayna tek kelime ile kaderiyle baş başa bırakıldı…

Halka silah dağıtılıyor!

Hatta kendi evlerinde molotof kokteyl yapıp sokaklara dökülmesi isteniyor…

Ölelim ama şerefimiz ile ölelim diyorlar aslında!

Çoluk çocuk demeden hem de…

Söz dönüp dolaşıp bizde asker ve garantörlük konusuna geliyor!

Acı, gözyaşı ve kan orada…

Güvenli bir yaşam ise burada!

Bazı sahip olunanları kaybetmeden onun değerini bilmenin önemi çıkıyor ortaya…

Tabi ki çatlak sesler çıkacaktır burada da!

Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi…

Ezici çoğunluktur bizim için önemli!

Asker de bizimdir Türkiye’de…

Ne kadar çok iletişim o kadar çok iyi ve yaralı ilişkiler!

Bu süreçte başka da alternatifimiz yoktur, olmayacaktır da…