Özersay’ın dün yaptığı açıklama epey manidardı…

Ankara ile ilişkiler konusunda!

Dedi ki;

“Türkiye ile ilişkide olmak demek, Türkiye’nin bütün isteklerini yapmak demek değildir…”

Ne demek istedi tam olarak anlayamadık biz…

Türkiye bizden ne istedi de yapmadık!

Bunu biraz açmak gerek ki yanlış anlamalara neden olmasın…

Sonuçta Özersay, Ankara ile ilişkileri gayet iyi olan birisi!

Şimdiye kadar bu konuda tek bir olumsuz açıklama yapmadı…

Haliyle insan acaba imzalanan protokole mi karşı çıkıyor diye kendi kendine soruyor!

O zaman şöyle sormak gerek;

O protokolün altında sadece Ankara’nın mı imzası var…

Bizimkiler imzalamadı mı?

Ya da imzaladılar da protokolün içinde hayata geçirilmeyecek maddeler mi var?

Tuhaf bir durum doğrusu!

Son yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı epey gergin geçti, bunu zaten kaleme almıştık…

Bakan Atakan, ‘istifa’ deyince, kaynak yaratıldı, bariyerlerin yapımına karar verildi!

Ya da biz kaynak yaratıldı sandık…

Hatta sevindik!

İstihdam Teşvik Fonu’nun bir kısmı bariyerler için kullanılacaktı çünkü…

Bu ülkede insanlar yollarda bariyer yok diye ölüyordu!

Ölmeye de devam edecekti…

Tabi ki olayın bir de yasal yönü var!

Bu fonun kullanılması için yasal bir takım düzenlemeler yapılması gerekecek…

Yapılır mı?

Yapılması gerek de önce sendikalar buna karşı çıktı…

İşçinin parasına göz diktiler diye açıklamalar gelmeye başladı!

Sonra da hükümet içinden tepkilere geldi sıra…

Eğer bu fon bariyer için kullanılırsa, istihdam projelerinin yarım kalacağı açıklamaları yapılıyor şimdi!

Ya ölüm ya istihdam gibi iki konu arasında sıkıştık kaldık…

Burada hiç kusura bakmasınlar ama Ankara’ya biraz sitem etme hakkımızı kullanacağız…

Aslında yerden göğe kadar haklıdırlar, imzalanan protokoller uygulanmıyor!

Ama bu sadece hükümetlerin suçudur!

Kıbrıs Türkünün değil…

Kıbrıs Türkü her ne kadar seçmen olarak, kendini layıkıyla yönetecek olan siyasileri meclise sokma gibi bir yanlış yapmışsa da Ankara’nın, oradaki yöneticiler burada yollarda bariyer yok diye ölmesi hiçbir vicdana sığmaz!

Siyasilerin hataları Kıbrıs Türk halkına ödetilmemelidir…

Siyasileri cezalandıracak diye, musluğu iyice kapatmak, çözüm değil aksine buradaki sorunların büyümesine neden olacaktır!

Ayrıca;

Eğer bu zihniyet devam ederse, ikili ilişkiler, hele de Kıbrıs Türkünün Ankara’ya bakış açısı her geçen gün daha da olumsuz görüşler olarak yeni bir sorunun başlangıcı yaşanacaktır…

“Çöp toplama merkezi yeni yılınızı kutlar…”

Bugünlerde özelikle akşamları Lefkoşa’da kapılar çalınıyor…

Sivil araçlardan inen bazı insanlar ellerindeki pusulaları ev sahiplerine uzatıyor!

Pusula da şöyle yazıyor;

“Çöp toplama merkezi yeni yılınızı en içten dileklerimizle kutlar…”

Ev sahipleri şaşkın…

Böyle durumlarda genelde para verilir!

Ama Göçmenköylü bir okurumuz kapısını çalanlara sormuş;

“Siz nerede çalışıyorsunuz diye…”

Kapıyı çalan iki kişi apar topar araçlarına binip oradan uzaklaşmışlar!

Haliyle bizi aradılar kendilerine bırakılan pusulayı gösterdiler…

Biz de LTB Başkanı Mehmet Harmancı’yı uyarma ihtiyacı hissettik!

Bu çöp toplama merkezi bizim belediyenin çalışanları mı?

Başkanın bundan haberi var mı?

Yoksa birileri yine uyanıklık yapıp, yeni yıl bahanesiyle vatandaşın cebine mi göz dikti!

Atakan politikayı bırakıyor mu?

Hafta sonu bize en fazla yöneltilen soruydu bu…

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ın her an hem bakanlık hem de vekillik görevinden istifa etme ihtimali olduğu ve bu konuda görüşümüze başvurmak istediklerini söylediler arayanlar!

Aslında bizim de sürekli aklımızdan geçen bir konu bu…

Hele de son Bakanlar Kurulu’nda alınan bariyer için kaynak yaratma kararı iptal olur ve sorunun çözülmesi kaos haline dönerse, Atakan’ı tanıdığımız kadarıyla böyle bir karar verip, kendi işinin yolunu tutabilir!

Yapmalı mı peki?

Bize göre yapmamalıdır…

Tabi ki bunu dışarıdan gazel okuyarak söylüyoruz, zira insan empati yapınca da Tolga Atakan’a hak veriyor!

Zaten kendini kabinede yalnız hissettiğini yine kendi söylemişti…

Dün aradık kendini ancak telefona bakmadı!

Daha da kuşkulandık…

Anlayacağınız her an her şey olabilir bir durumdur bu!,

MESAJ KUTUSU

Sayın Hasan TAÇOY, hafta sonu Güzelyurt bölgesinin UBP’li kurmayları ile bölgeyi gezip, Ersin Tatar’ın ilk turda Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacağını, sizin de genel başkan adayı olacağınızı söyleyen konuşmalar yapmışsınız. Önce başkanı kazandırmak gerek değil mi?

Sayın Tufan ERHÜRMAN, sadece bir belediye başkanınızın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde size oy vermeyeceğini biliyor muydunuz? Haklı nedenleri de var ama eminiz ki biraz damardan girerseniz hem ondan hem de onun bölgesinden oyları epey artırabilirsiniz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, vatandaş Girne’de çöken binanın soruşturmasının akıbeti konusunda özellikle de size yoğun bir mesaj bombardımanına tutuyor. Sorumluların bulunması konusunda söz vermiştiniz, hatırlatalım dedik!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, geçen bakanlık döneminde devlet öğretmenlerinin ikinci iş konusunda bir hayli ataktınız ama nedense bu kez hiç o konulara girmiyorsunuz gibi geldi bize! Çabuk pes ettiniz desenize!

Sayın Ali PİLLİ, devlet hekimleri artık parmaklarının ardına saklanmadan devletten istifa edeceklerini aleni bir şekilde açıklamaya başladılar. Eğer hekim kadrosunu tamamlayamazsanız 2020 yılı söylediğinizin aksine beklendiğinden çok daha kötü geçecek gibi görülüyor…

Sayın Hasan HASTÜRER, Kıbrıs’taki istifa depreminden sonra önemli bir makama getirileceğiniz yönünde konuşmalar ve tahminler yapılmaya başlandığını biliyor muydunuz? Yılların hayali gerçek oluyor desenize, hayırlara vesile olsun…

Sayın Mehmet HARMANCI, “çöp toplama merkezi’ adı altında bazıları Lefkoşa’da evlerin kapısını çalarak yeni yıl harçlığı talep etmeye başladı. Bir soruşturun bakalım bunlar kimmiş, ortada bir kötü niyet olmasın!

Sayın Şemsi KAZIM, yılların siyasetçi ve iş insanı olarak anılarınızı kitap haline getirmek için yoğun bir çalışma içinde olduğunuzu duyduk. Çok da iyi yapıyorsunuz zira bazı anların tarihte unutulup gitmemesi için önemli bir mesele.

Sayın Ahmet VARIŞ, madem ki sağlık hizmetleri 6 ay gibi kısa bir süre sonra durma noktasına gelecek, peki siz sendika olarak bu konuda üzerinize düşeni yapıyor musunuz? Mesela acil eylem planı gibi bir proje var mı gündemde!

Sayın Tözün TUNALI, DP MYK üyeliğine de girdikten sonra bütün toplantıların renkli geçeceği konuşulmaya başlandı. Bu arada parti içinde yuvaya dönmenize sevinenlerin yanı sıra tepki koyanlar da yok değil, haberiniz olsun istedik!