HAFTANIN GETİRDİKLERİ-GÖTÜRDÜKLERİ 

20 TEMMUZ’LA GURURLANDIK.

AKINCI’NIN “BARIŞ HAREKATINA” “ASKERİ HAREKAT” DEMESİ KABUL EDİLEMEZ

Geçtiğimiz hafta Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 44.Yıldönümü’nü büyük bir coşku ile kutladık.Her yıl olduğu gibi başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen heyetler gururumuza ortak oldular.Boğaz Şehitliği’nden Özel yayın yapan FOX TV’nin Kıbrıs Manşet ve Volkan Gazeteleri’nin ön sayfalarını izleyicileri ile paylaşması bizleri onurlandırdı.Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 20 Temmuz Bayramı vesilesi ile verdiği mesaj yine tartışmalara neden oldu. Akıncı’nın ‘Barış Harekatı’ndan’  ‘Askeri Harekat’  olarak bahsetmesi kabul edilebilir değildir. Barış Harekatını sözde  “işgal ve istila” harekatı olarak gören Rum ve onlar gibi düşünenlerin kullandığı dili kullanması affedilemez.

Cumhurbaşkanı Akıncı 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda “Barış Harekatı’nı” “Askeri Harekat” olarak niteleyerek büyük bir hata yapmıştır.Harekatın askerler tarafından gerçekleştiği doğru olmasına karşın niyetin,amacın adaya barış getirmek olduğu yıllardır Türk tarafınca,harekatı bir işgal ve istila olarak niteleyen Rum propagandasına karşı özellikle vurgulanmaktadır.Harekat için yıllarca ‘Mutlu Barış Harekatı’ dendiği de unutulmamalıdır.Akıncı’nın müzaerelerin yeniden başlaması ve federal bir çözüm adına sırf Rumlara şirin görünmek adına bu tür bir dil kullanmasını doğru bulmuyorum.

 ERDOĞAN’DAN MESAJ

Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya mesaj gönderdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türk'ünün hukukuna, hürriyetine ve nihai olarak mevcudiyetine kasteden teşebbüsü tarihe gömen Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümü dolayısıyla Akıncı'yı ve tüm Kıbrıs Türk halkını kutladı.

Erdoğan, Kıbrıs meselesinin adil ve sürdürülebilir kapsamlı bir çözüme ulaştırılabilmesi için son yarım asırdır el birliğiyle çabaladıklarına dikkati çekerek, "Ancak Kıbrıs Türk halkı ve anavatan Türkiye bu doğrultuda üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmiş olsa da maalesef Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde yeni bir ortaklık kurmaya ısrarla yanaşmayan Kıbrıs Rum tarafının tutumu nedeniyle on yıllardır yürütülen müzakere süreçlerinin hiçbirinden istenilen sonuç alınamamıştır. Bunun son örneğine, geçtiğimiz yıl Kıbrıs Konferansı'nda anlaşma elde edilememesiyle şahit olduk" dedi.

Kıbrıs'ta çözüm hedefine ulaşılmasının, Doğu Akdeniz'in güvenlik, istikrar ve iş birliği sahasına dönüşmesine şüphesiz büyük katkı sağlayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:"Bu da başta adadaki iki taraf olmak üzere, ilgili tüm taraflar ve genel olarak uluslararası toplumun ve dünya barışının menfaatine olacaktır ancak tabiatıyla anavatan ve garantör Türkiye, çözüm ve uzlaşı yönündeki güçlü iradesini defaatle ispat etmiş bulunan Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru olmasına da izin vermeyecektir.

Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında olmaya devam edecek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yürüyeceği yolda desteklemeyi, gerek Kıbrıs adasında gerek Doğu Akdeniz'de barış, özgürlük ve istikrar ortamının teminatı olmayı sürdürecektir."

OKTAY "ULUSLARARASI ARENADA DA HİÇBİR OLDU BİTTİYE DE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ."

20 Temmuz vesilesi ile törenlere katılan temaslarda bulunan Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanıı Yardımcısı Fuat Oktay KKTC’den ayrılmazdan önce gazetecilere açıklamalarda bulundu.

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, her şartta Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacaklarını belirterek, "Uluslararası arenada da hiçbir oldubittiye de müsaade etmeyeceğiz." dedi.
Oktay, "Her halükarda ve her şartta Kıbrıs halkının yanında olduğumuzu özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajı olarak iletmiş olduk. Böyle özel bir günde KKTC’de bulunmak benim için de özel. Hem bu güzel günün ruhunu birlikte yaşıyor olmak aynı zamanda da buradaki heyecanı da yaşıyor olmak ayrı bir güzellikti." dedi.
"HER ŞARTTA KIBRIS TÜRK HALKININ HAKLARINI KORUYOR OLACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, ilk yurt dışı ziyaretini KKTC’ye yaptığını dile getirerek, "Şu mesajı sadece Kıbrıs Türk halkına değil bütün dünyaya vermek istiyoruz. Kıbrıs Türk halkı zaten bunu biliyor. Ne olursa olsun biriz, beraberiz. Her şartta Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyor olacağız. Uluslararası arenada da hiçbir oldubittiye de müsade etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Bunun sadece siyasi alanda değil ekonomik alandaki faaliyetler için de geçerli olduğuna dikkati çeken Oktay, buna bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının aranması faaliyetlerinin de dahil olduğunu söyledi.
Oktay, 1974 öncesi Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs'ta kanlı dönemin, zulüm gören dönemin sona erdiğini belirterek, "Devletini kuran Kıbrıs Türk halkı kendi kurumlarını da oluşturmaya başlamıştır. Türkiye, bütün bu süreçte Kıbrıs Türk halkı ile beraber olmuş, KKTC yönetimi ve halkı ile çalışmıştır." diye konuştu.
"TÜRKİYE İLK GÜNDEN İTİBAREN KARARLI HAREKET ETTİ"
Türkiye'nin Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşma anlamında ilk günden itibaren son derece kararlı hareket ettiğine işaret eden Oktay, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye’nin bu konuda nasıl bir duruş sergilediğini 2004’teki Annan Planı’na kadar hatırlanabilir ama ne yazık ki Rum tarafının oyunlarıyla farklı şekillerde farklı sebeplerde akamete uğramıştır. Son Kıbrıs konferansında da aynı şeyi bir kez daha yaşamış olduk. Dolayısıyla yeni sürece ilişkin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Tufan Erhürman ve Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay ile görüşmeler oldu. Hem mevcut içinde bulunduğumuz durumun durum değerlendirmesini yaptık hem de bu yeni döneme ilişkin nasıl bir iş birliği olabileceği ile alakalı da değerlendirme fırsatımız oldu. Son derece faydalıydı."

İBRAHİM KALIN'DAN KRITIK 'KIBRIS' MESAJI

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Kıbrıs Barış Harekatı'nın yıl dönümü dolayısıyla yayınladığı mesajında "Türkiye, garantör ülke olarak uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanacak, hiçbir oldu bittiye izin vermeyecek ve Kıbrıslı soydaşlarımızın yanında olacaktır." ifadelerine yer verdi. "Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde çözümsüzlüğü çözüm sayan yaklaşımları bir kenara bırakarak meselenin ciddiyetle ve samimi biçimde ele alınması için büyük çabalar sarfetmiştir. Aynı şekilde Kıbrıs Türkleri, 2004 referandumu ve takip eden süreçlerde barışçıl çözüm için çok sayıda adım atmış, birçok fedakârlıkta bulunmuştur." "Türkiye ve Kıbrıs Türk toplumunun bu içten yaklaşımına karşılık adanın asli unsuru olan Kıbrıslı Türkleri bir Kıbrıs Rum devletinde azınlık hâline getirmek isteyen kesimler olduğu açıktır" diyen Kalın, son olarak Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz bırakılmasıyla bu yaklaşımın yeniden ortaya çıktığını vurgulayarak şunları dedi: "Mevcut koşullarda uluslararası toplum, adada barış ve huzurun kalıcı şekilde tesisi için her fırsatta çözümden yana tavır koyan Kıbrıslı Türklerin yanında yer almak, çözüm önerilerini elinin tersiyle iten Rum kesimine karşı açık bir tavır almak durumundadır. Türkiye, garantör ülke olarak uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanacak, hiçbir oldu bittiye izin vermeyecek ve Kıbrıslı soydaşlarımızın yanında olacaktır."

ÖZERSAY, İNGİLTERE'DE, ANADOLU AJANSININ LONDRA OFİSİNDE AÇIKLAMALARDA BULUNDU:

“GARANTİ ANLAŞMASI OLMAZSA OLMAZ”

Londra’yı ziyaret eden ve Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerle ilgili açılımlarda bulunan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ziyaret ettiği Anadolu Ajansı bürosunda önemli açıklamalarda bulundu.
 

Özersay, Kıbrıs’ta artık yeni fikirlere ihtiyaç duyulduğunu ve kısır süreçlerden herkesin yorulduğunu belirterek, "Uluslararası toplumun Kıbrıs sorununun çözümü konusunda samimi olduğunu iddia edenler varsa bu samimiyeti test etmenin zamanıdır diye düşünüyorum." dedi.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümüne de değinen Özersay, "1974’ün öncesi Kıbrıs Türkü için karanlık günlerdir. Böyle bir harekatın yapılabilmiş olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi aslında 1960 yılında yapılmış olan Garanti Antlaşması'dır." dedi.

Böylesine bir hukuki zeminin eksikliği halinde Türkiye'nin ya bu harekatı yapamayacağını ya da yaptığında uluslararası toplumdan alacağı tepkinin çok daha farklı olacağını vurgulayan Özersay, "O nedenle, bundan sonrasına ilişkin olarak da Kıbrıs Türkü açısından Garanti Antlaşması bir biçimde bir garanti sistemi, olmazsa olmazdır. Bu onun göstergesidir. 1974'ün kendisinden bahsederken sanki Kıbrıs'ta hiçbir şey yokken Türkiye böyle bir müdahale yapmış gibi davranılması doğru değildir. Onun çok kısa süre öncesinde Kıbrıs'ta bir darbe olmuştur, üstelik bir başka ülkenin, Yunanistan'ın Kıbrıs'ta yaptırdığı bir darbe vardır." şeklinde konuştu.

ANASTİ YAVUZ HIRSIZ

BM BARIŞ GÜCÜ'NÜN GÖREV  SÜRESİNİN UZATILMASI KONUSUNDA BM GÜVENLİK KONSEYİ ÜYELERİNE GÖNDERİLEN VE KKTC DEVLETİNİN GÖRÜŞLERİNİ İÇEREN MEKTUP RUM TARAFINI RAHATSIZ ETTİ. KKTC VE TÜRKİYE BM BARIŞ GÜCÜ'NÜN RUM TARAFININ TEZLERİNİ DESTEKLER DURUMUNDAN ÇIKARILMASINI İSTERKEN RUM TARAFI BUNDAN RAHATSIZ. ZİHNİYETİMİZİ DEĞİŞTİRELİMMİŞ…

İZLEDİĞİ IRKÇI, HAKİMİYETÇİ, HEGEMONYACI, YAYILMACI VE TÜRK DÜŞMANI POLİTİKALARI TERK ETMESİ VE ASIL ZİHNİYET DEĞİŞTİRMESİ GEREKEN TARAF OLAN RUM TARAFI VE LİDERİ ANASTASİADİS, YAVUZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ BASTIRIR MİSALİ, TÜRK TARAFINA ZİHNİYET DEĞİŞTİRME ÇAĞRISI YAPTI.

CB AKINC'NIN, DAHA SEÇİLDİĞİ İLK GÜNDEN  ‘GARANTÖRLÜK TABU DEĞİLDİR' ŞEKLİNDE AÇIKLAMA YAPARAK KIRMIZI ÇİZGİMİZ OLAN GARANTÖRLÜĞÜ PAZARLIK KONUSU YAPMASI ANASTASİADİS’İN MAKSİMALİST TALEPLERİNİ KÖRÜKLEDİ.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Ada’daki fiili durumu “kabul edilemez” diye niteledi ve bunun sürmesinden Türkiye’yi ve Kıbrıslı Türkleri sorumlu tuttu.

Anastasiadis; “sürdürülebilir, işlevsel, ilkelere ve Avrupa müktesebatına layık bir çözüm için Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin zihniyetlerini değiştirmelerini dilerim” ifadesini kullandı.

 

Anastasiadis, “Süregelen kabul edilemez fiili durumun sorumlusu, Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin siyasi irade eksikliğidir ....Kıbrıs Rum tarafı müzakerelerde, Omorfo'yu (Güzelyurt) ve Dönüşümlü Başkanlığı değil,  Garantiler konusunu görüşecektir" dedi

Anımsanacağı gibi Anastasiadis, birkaç gün önce yaptığı başka bir açıklamada da Garanti anlaşmasının iptalini içermeyecek bir müzakere süreci ile bir çözümü kabul etmelerinin söz konusu olmadığını söylemişti.

Rum tarafının yağ gibi üste çıkarak Garanti anlaşmasının iptali için Türk tarafını zihniyet değişikliğine çağırması, müzakerelerdeki amacının kalıcı bir çözüm elde etmek değil, 1963'den beri değişmez siyasetleri olan Garanti anlaşmasının iptalini sağlamak olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

Siyasi gözlemciler Rum tarafına yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali yağ gibi üste çıkma fırsatı verenin CB Akıncı'nın, daha seçildiği ilk günden " garantörlük tabu değildir' şeklinde açıklama yaparak kırmızı çizgimiz olan garantörlüğü pazarlık konusu yapması ve Cenevre'deki görüşmelerde de garantörlüğün 10-12 yıl içinde iptalini öngören,en son garantörlüğün iptalini öngören Guterres Çerçevesini destekleyen öneriler sunması olduğunu belirtirken, bu kıskaçtan kurtulmanın yolunun Meclis kararlarına saygı duyarak garantörlüğün müzakere konusu olmadığını ilan etmek olduğunu vurguladılar.