AKINCI’NIN ANAYASA İHLALLERİ VE CTP-AKEL-TDP İLE FEDERASYON İTTİFAKI

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun KKTC ziyaretinde iki devlete dayalı çözüm önerisine karşı ‘ben federasyon’dan başka bir şey savunmam’ söylemi ve hemen arkasından Guterres Çerçevesi’nin stratejik bir anlaşma olarak kabul edilmesi önerisi,Akıncı’nın Türkiye ve davasına bağlı mukavemetçi Kıbrıs Türkleri ile çatışmayı göze aldığını göstermektedir.

Akıncı Türkiye’ye rağmen ve Türkiye’yi karşısına alarak Kıbrıs’ta siyaset yapılamayacağını halbuki en iyi bilenlerdendir.Akıncı ‘tamamen Kıbrıslı’ bir ittifakla Kıbrıs sorununun çözülemeyeceği gerçeğini ise kavrayamamıştır.CTP-TDP ve AKEL ile zımnen kurulan federasyon cephesine adeta liderlik etmektedir.

Söz konusu partilerin liderleri ve bu partilere mensup milletvekillerin son dönemde birbiri ardına ve birbirini destekleyen/tamamlayan açıklamaları rastlantısal değildir ve “federasyon cephesinin” kurulduğunun kanıtıdır.AKEL’in Kıbrıs sorununun çözümünde tarihsel olarak Enosis’i destekleyen ve Annan Planı’na karşı gelen tutumu göz önüne alındığında böyle bir ittifakın,cephenin kime hizmet ettiği de anlaşılacaktır.

CTP’Lİ ÇAĞLAR VE TDP BAŞKANI ÖZYİĞİT’İN FEDERASYON SAPLANTISI

Eski CTP Milletvekili Mehmet Çağlar dostumuzun, sözünü ettiğim ittifakın bir sözcüsüymüş gibi ortaya çıkması ve ibretlik açıklamalarda bulunması muhakkak tartışılmalıdır. Çağlar, Guterres Belgesinin garantörlüğü dışlayan ve ‘teslimiyet’ belgesi olmadığını savunmaktadır.

Çağlar, Guterres çerçevesini ‘garantörlük karşıtı’ ya da ‘teslimiyet belgesi’ olarak tanımlayan bireylerin tamamen çözüm karşıtı olan, Guterres’i de Annan gibi ‘Şeytanlaştırmaya’ çalışan zihniyette bireyler olduğunu vurgulamıştır. KKTC’nin tanınsın-tanınmasın ayrı bir devlet olduğunu da kaydeden Çağlar, TC ile gerek müzakereler, gerekse de diğer konularda ilişkilerin birlikte götürüldüğünü belirtirken, “Ancak bizim onaylayacağımız bir planın önce TC Meclisi’ne sunulup orada onay görmesi gibi bir durum söz konusu değildir” dedi. Bazı insanların zihniyetini anlayamadığını ifade etti.. Mehmet Çağlar, açıklamasında “Bunlar ne yapmaya çalışıyor? ‘KKTC tamamen Türkiye’ye bağımlıdır, Türkiye’nin alt yönetimidir ve Türkiye’nin dediği çözümü onaylamak, masaya götürmek durumundadır’ demeye mi çalışıyorlar? Benim bunları aklım almıyor” diye de veryansın etti.Çağlar’ın birçok CTP’li arkadaş gibi Kıbrıs sorununun çözümüne sadece ideolojik gözlük ve bilinen saplantılarından kurtulamamış şekilde baktıkları ortadadır.Ada gerçeklerine gözlerini kapamadan, ideolojik saplantıların zincirlerinden kurtularak soruna daha gerçekçi bir gözle bakabilmelerini çok istiyorum; birlik ve beraberliğimiz açısından bunu sağlamamız gerekmektedir.Çağlar Guterres’in garantiler ile ilgili düşüncelerini tekrar ve defalarca okumalıdır.

Annan Planı referandumuna bilinen nedenlerden dolayı karşı çıkan AKEL ile  federal bir çözüm modeline destek veren CTP’nin, sözünü ettiğim ittifakta buluşmaları kendileri adına trajik bir durumdur.

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi ile Dr. Fazıl Küçük Vakfı işbirliğindeki “KKTC’de İdeal Yönetim Sistemi Tartışması: Uluslararası Katılımlı Başkanlık Sistemi ve Parlamenter Sistem Çalıştayı”’nda söz alan TDP Başkanı Cemal Özyiğit’in konuşmasında “ İstesek de istemesek de uluslararası hukuka göre burada bir alt rejim vardır. Bize düşen görev kendi ayakları üzerinde duran sivil demokratik rejimi konuşmak değil midir? Anayasanın geçici 10. Maddesinin kaldırılması, bir vesayet rejiminin sonlandırılması ile bir rejim tartışması yapmamız gerekiyor” diye her zamanki bilinen Türkiye karşıtı vurgulamada bulunması ve Çağlar gibi ‘alt yönetim’ konusunu  gündeme getirmesi yukarıda bahsettiğim ittifakın varlığı iddiamı güçlendirmektedir.Buna bir de Akıncı’nın “Beni Kıbrıslı Türklerin çıkarı ilgilendirir” lafını eklediğinizde ortaya hakikaten vahim bir durum çıkmaktadır. Akıncı’nın lafının “Türkiye’nin çıkarları beni ilgilendirmez” anlamında söylediği açıktır.Türkiye’siz ve Türkiye’ye rağmen,Türkiye’yi karşısına alarak yol almak mümkün müdür?Akıncı’nın yetkisini aşarak,Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçilmesinin önünü açacak önerisine karar verecek mercii Türkiye Cumhuriyeti değil midir?Garantörlük meselesi garantör ülkeler tarafından görüşülüp karara bağlanacak diyen kendisi değil midir?Bu nedenle zamanından önce harita vererek 5’li Konferans’ın toplanmasını sağlamamış mıdır?İttifak’ın ana hedefi Garantörlüğü kaldırmaktır ve Türkiye bu nedenle de yıpratılmakta,çözüm istemeyen tarafmış algısı yaratılmaktadır.AKEL’in açılımlarını anlayabilirim ne ki CTP-TDP ve Akıncı’nın bu yönde adım atmalarını Kıbrıs Türkü affetmeyecektir.

AKINCI’NIN YALPALAMALARI ve ANAYASA İHLALLERİ DEVAM EDİYOR.

Bugün manşetimizle dikkatinize getirdiğimiz üzere Cumhurbaşkanı Akıncı,Akıncılar köyünde katıldığı panayırda vatandaşların gözlerinin içine baka baka sözlerinin çarpıtıldığını iddia etmiş ve Guterres çerçevesinde ‘sıfır asker, sıfır garanti’ konusunun olmadığını iddia ederek,adeta kelimelerle oynayarak ve demagoji yaparak halkımızdan gerçekleri saklamaya devam etmiştir.Guterres’in rapor, açıklama ve çerçeve belgesinde ‘Türkiye’nin müdahale hakkı ve garanti antlaşmalarının sonlandırmasına yönelik açık,hiçbir tereddüde yer vermeyen vurgusu varken Akıncı’nın bu gerçeği gizleyen tavrı gerçekten hiç hoş değildir.Hele hele dün yayınladığımız üzere Akıncı’nın 24 Şubat 2010 tarihinde Meclisi’mizin ‘Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine sahip çıkan ve hiçbir şart ve şekilde değiştirlmesine izin vermeyen’ kararına rağmen Guterres çerçevesini önermesi Anayasal bir suçtur ve gerçek demokrasilerde Yüce Divan’da yargılamayı gerektirir. KKTC demokrasisi ile gurur duymaktadır.Yüce Meclismizin bu konuyu gündeme getirmesi ve Akıncı’nın kafasına göre, kişisel misyonuna göre karar alması önlenmelidir. Akıncı’nın KKTC Cumhuriyet Meclisince müzakereleri yürütmek üzere hiçbir tarihte yetkilendirilmediği, görev ve hedefinin çerçevesinin de çizilmediği diğer bir gerçektir.Gazeteniz Volkan bu yöndeki yasa dışılığı yakında belgeleri ile siz değerli okurlarımızla paylaşmaya devam edecektir.

SEÇİM SATHINDAKİ TÜRKİYE AKINCI TİYATROSUNU SESSİZCE İZLİYOR

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu geçtiğimiz Pazar günü CNN Türk'te canlı yayınlanan Hafta Sonu programında Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'in konuğu oldu.1 saat süren programda birçok önemli konuya değinildi,Çavuşoğlu samimi açıklamalarda ve uyarılarda bulundu.Program Sunucusu deneyimli gazeteci Çelik,Çavuşoğlu’na Kıbrıs bağlamında son gelişmeler hususunda soru sormazken, çeşitli açılımlarda bulunan Çavuşoğlu’nun da Kıbrıs konusuna değinmemekte özen gösterdiği görüldü. Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami geçtiğimiz hafta Kıbrıs konusunda açıklamalarda bulunmuş,garantiler konusunun Türkiye için önemini vurgulamış ancak özellikle Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Guterres açılımına değinilmemişti.Türkiye’nin Akıncı’yı izlerken polemiğe girmemeye çalıştığı gözlemlenmektedir.Seçim sonrası olacakları ise hep birlikte göreceğiz.